1.Bölüm

23 4 6
                                    

Yağmurdan sırılsıklam olmuştum. Sabah hava gayet güzeldi. Okuldan çıktıktan sonra biraz arkadaşlarla takılmak istemiştim bu yüzden de saatin bu kadar geç olduğunu fark etmemiştim. İlkbaharda olmamıza rağmen havalar bir açıyor bir kapanıyordu.

Kafeden çıkıp eve gidene kadar sırılsıklam olacaktım. Otobüs de gelmiyordu, taksi de. Babam memlekete taşınmıştı ben üniversiteye geçtiğimde. Bu yüzden ben de yalnız yaşıyordum. Neyse ki zengindik yoksa ben tek başıma hiçbir şey yapamazdım.

Tek yaşıyordum. Bu yüzden eskiden babamla yaşadığım evden taşınıp kendim için yeterli olacak daha küçük bir eve yerleşmiştim. Hem okuluma da yakındı. Tek katlıydı bir kere, bahçesi vardı. Küçüktü ama bu bana yetiyordu. Arada orada kitap okuyordum. Bahçenin etrafı duvarlarla kaplıydı.

Eve yürüyerek gidemeyecek kadar yorgundum şu an. Bir an önce otobüs ya da taksi geçmek zorundaydı. Yanımdan geçen kişiyle jetonum geç düşmüştü.

Saçı uzundu ve örgülüydü. Üzerinde sanki tarihi bir dizi çekiminden kaçmış gibi kıyafetler vardı. Bir de kılıç vardı belinde takılı. Kılıcı vardı, sahteydi muhtemelen ve dizi setinden çıkmıştı.

"Çekil be şuradan! Korkunç görünüyorsun!" Diye çocuğu ittiren kaba adama kaşlarımı çattım. Genç duruyordu ve yorgun görünüyordu.

"Ne yapıyorsunuz!? Kötü durumda olduğunu görmüyor musunuz!?" Diyerek onu itip ağaca çarpan adama kaşlarımı çatarak çıkıştığımda adam üzerime gelip beni de ittirse de siyah kuşağım vardı benim, güçlüydüm ben!

Geçmişte yaşıyor gibi görünen çocuk bir sokak kedisi kadar ürkek bakıyordu. Kolumu tutup beni çektiğinde adamdan nazikçe özür dilemişti. Adam gitse de arkasından öfkeyle bakıyordum. Pislik herif! Gücü kendinden güçsüzlere yetiyordu tabii ki!

"Kendine gelesin!" Diye bana sesini yükselten çocuğa döndüm. Herhalde donakaldım falan sanıyordu ama sadece giden adama bakıyordum öylece.

"İyi misin? Sırtını sert çarptın. Bu durakta oturacak yer de yok ki, gel şöyle." Diyerek kaldırımın kenarına oturmasını sağladıktan sonra yanına oturmuştum.

"İyiyim, sandığından güçlüyüm ben. Bey oğlunun güçsüz olduğu nerede görülmüş?" Dediğinde kaşlarımı çatarak yüzümü buruşturmuştum. Ney oğlu? Bey oğlu derken şu köy ağalarından falan mı bahsediyordu?

"Neyse, evin nerde? Kötü görünüyorsun, yardım edebilirim sana." Dediğimde bana dönüp şüpheyle bakmıştı yüzüme. Hemen ellerimi kaldırıp şüphesini gidermeye çalışmıştım.

"Merak etme kötü biri değilim. Sadece yardım etmek istiyorum." Dediğimde çocuk bakışlarını yere indirmişti.

"Evim yok, çok geçmişte kaldı." Dediğinde sarhoş falan diye düşünmeye başlamıştım. Sonra fark ettiğim detayla bu adamı her gün okuldan çıktıktan sonra buralarda gördüğümü hatırlamıştım.

Nasıl yeni farkına varıyordum ki? Böyle biri nasıl dikkatimi daha önce çekmemişti? Yaklaşık bir aydır sokaklarda mıydı?

"Ne zamandır buradasın?" Dedim sorulacak çok soru olmasına rağmen bunu sorarken. O da düşünüp cevaplamıştı beni.

"Epey zamandır. İnanmayacaksın belki lakin geçmişte yaşardım. Bir an da hızlanan zamanla burada buldum kendimi. İstanbul derler buraya, anlamam. Neredeyim bilmem lakin bana geçmişten gelmiş olduğumu söyleyen bir çocuk görmüş idim. Geçmiş bitti lakin benim o andan bu ana ömrüm durmuş gibi." Diye hızlıca anlattığında çok masum görünmüştü. Fantastik olaylara inanırdım. Hatta bir gün fantastik bir şey yaşasam ne yapardım diye düşünürdüm. Onun olayını araştırmak isterdim.

Otobüsüm gelince bir çocuğa bir de yaklaşan otobüse baktım. Eve gitmeliydim, muhtemelen bir sonraki otobüs yarım saatten geç gelirdi.

Çocuğu kolundan tuttuğum gibi otobüsün durmasını bekledim. Konuşması, kılığı ve masumluğu her şeyi açıklıyordu. Hırsız falan çıkarsa da evde çalınacak pek bir şeyim olmadığı için sorun yoktu.

Evet, onu eve götürüyordum. Evet yaklaşık on dakika önce tanıdığım çocuğu eve götürüyordum ama ona yardım edersem küçükken sokaklarda ölen arkadaşımın içi rahat edecekmiş gibi hissettiriyordu. Sanki o benim ölen arkadaşımmış gibi davranacaktım, o da isterse.

Sokak KedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin