13.Bölüm

11 3 0
                                    

Kahvaltımızı yapmamıştık. Dışarıda yaparız diye kalktığım gibi duşa girip hazırlanmıştım. Hava çok güzeldi bu yüzden de cıvıl cıvıl olan havaya uygun giyinmek istiyordum.

Saçlarımı taradıktan sonra kıvırcık yaparak serbest bırakmıştım. Üzerime mavi bir şort ve mavi kısa kollu crop gömlek giymiştim. Bu kıyafet takım şeklindeydi ve sevimli duruyordu.

Ayağıma beyaz spor giymiştim. Topuklu sevmiyordum, gerekmedikçe giymiyordum. Arkadaşlarım bu yüzden kadınsı olmadığımı söylüyordu, mini etek ve topuklu ayakkabı giymediğim için. Her neyse.

Beyaz çantama cüzdan, telefon, güneş kremi, lipbalm, gözlük ve parfüm gibi gerekli şeyleri koyduktan sonra gömleğin üstten bir iki düğmesini açıp adımın yazdığı gümüş bir kolye takıp ona uygun hafif bir küpe takmıştım.

Yüzüklerimi de taktıktan sonra aynada kendimi süzüp kontrol ettikten sonra odadan çıkmıştım. Alperen de salonda oturuyordu. Çoktan hazırlanmıştı ve çok yakışıklı duruyordu.

Ona açık renkler giymesini söylemiştim, sıcaktan dolayı da hafif şeyler. Beyaz sıfır kol tişört ve siyah pantolon giymişti. Tişörtün üzerine kısa kol beyaz bir tişört giymişti. Ayakkabısı da siyahtı. Gayet tarzdı. Geçen hediye olarak aldığım kol saati kolundaydı. Saçları olduğu gibi kıvırcık kıvırcıktı.

Beni görünce gülümseyerek kalkmış ve telefonuyla cüzdanını ceplerine koymuştu. Evi kontrol edip kapıyı kilitleyip arabaya binmiştim. Alperen de yan tarafa binince arabayı çalıştırmıştım.

Camı açan Alperen'e onun için aldığım ve vermeyi unuttuğum gözlüğü vermiştim. Torpidoda kalmıştı. Şaşırsa da alıp benim gibi başının üzerine yerleştirmişti.

"Bugün İstanbul'da mı gezeceğiz?" Dediğinde sesindeki heyecanına karşı gülümsemiştim. "Çok güzel, deniz kenarında bir yerde kahvaltı yaptıktan sonra gezmeye başlayacağız tabii." Dediğimde oturuşunu sağlamlaştırıp gülümseyerek camdan etrafı izlemeye başlamıştı.

Deniz kenarı kafelerden en boş olanına girdiğimizde kahvaltı için güzel şeyler sipariş etmiştim. Kahvaltımızı yaparken bol bol konuşmuştuk neler yapacağımız hakkında.

Vapura binecektik bugün. Yarın başka bir şey, diğer gün başka bir şey. İki haftalık tatil bir aya uzamıştı zaten ve bu bir ay İstanbul tatilimiz için yeterliydi. Yetmese de finallerden sonra yaz tatiliydi ve köye geç giderdik olurdu.

Arada okulu da asabilirdim. Sorun değildi yani, hiç acele etmeden, hayatımızı yaşamak istiyordum. Kahvaltıda denize sırtımızı dönerek bir fotoğraf çekmiştim. Hem babama atacaktım hem de hatıra işte.

Babam gideli üç gün olmuştu. Fotoğrafı babama gönderip telefonu çantama koyup kahvaltımızı bitirmiştik. Kahvaltıdan sonra hesabı ödeyip çıkmıştık. Sahile, vapura binmek için sıraya girmiştik. Çok kalabalıktı, her zamanki gibi, klasik İstanbul.

Sonunda arabayla vapura girdiğimizde hemen köşeye girmiştim. Park ettiğimde Alperen'in de inmesini bekleyip kilitlemiştim arabayı. Üst kısma çıktığımızda Alperen çok şaşkın bakıyordu.

Bir süre ilerlediğimizde insanların arasında yönünü bulmak için çırpındığını görüp gülümsemiş ve aralardan sıvışarak yanına gidip elini tutmuştum.

"Gel buraya, elimi bırakma kalabalıkta tamam mı?" Dediğimde beni görünce rahatlayan bakışlarında az önce korku vardı. Kaybolduğunu falan zannetmişti sanırım ve çok tatlıydı. Evet bunu çok söylüyordum ama gerçekten tatlıydı yani.

Vapurun kenarına geçip aldığımız simitleri yemeye başlamıştık. Arada bir martılara atıyorduk. Alperen kocaman açtığı gözleriyle etrafı izliyordu hevesle.

"Hadi, ineceğiz şimdi." Karşıya yaklaşana kadar denizin keyfini çıkarmıştık. Vapurun inmek üzere olduğunu görünce onu yine elinden tutarak merdivenlere yönelmiştim. Vapur durduğunda çoktan arabadaydık.

Arabayı vapurdan indirip Mısır Çarşısı'na yakın bir park yerine arabayı bırakıp yürüyerek gitmeye başlamıştık. Arabadan iner inmez elimi tutmuştu. Kalabalık çoktu ama güneş de çoktu. Bu yüzden önce ilk bulduğumuz yerden şapka almıştık.

"Önce bir gelsene." Diyerek köşe bir yere geçip cüzdanıyla telefonunu alıp çantama koymuştum.

"Çalabilirler, burada güvende." Çantamı da düşmeyecek şekilde boynumdan geçirip önümde tutmuştum. Burada çok hırsızlık oluyordu ve cebinden rahat çalarlardı. Tecrübeliydim de birazcık.

Sokak KedisiWhere stories live. Discover now