6.Bölüm

10 3 0
                                    

Sabah erkenden kalktığımda Alperen uyuyordu. Hızlıca ona kahvaltı hazırlayıp bir de Osmanlıca yazdığım bir not bırakmıştım. Osmanlıca dahil bütün dilleri öğreniyordum. Tarihimizin yazı şekliydi sonuçta. Çok dil öğrenmiştim ama Çince gibi zor dillere henüz başlamamıştım.

Yazdığım nota göz gezdirdim. Okula gideceğimi, acıkırsa kahvaltıdan sonra atıştıracak şeylerin olduğu yeri göstermiştim. En fazla bahçeye çıkmasını tembihleyip hazırlanmış ve evden çıkmıştım.

Henüz hiçbir şey bilmiyordu. Ne olur ne olmaz diye yemek sipariş kartlarını ve yetecek bir miktar parayı da bırakmıştım sehpaya. Notta her şeyi anlatmıştım, neyi nasıl yapacağını falan.

Bir de dün akşam babamın numarasını da onun telefonuna kaydedip babama da onunkini vermiştim. Konuşurlar belki diye. İyi anlaşmışlardı sonuçta.

Okula gittiğimde arkadaşlarım yanıma gelmişti. Onlarla takılmıştım gün boyu. İki gündür nerede olduğumu sorup durmuşlardı. Ben de onlara babamın yanından memleketten çocukluk arkadaşımın geldiğini söylemiştim. Babam dışında kimsenin gerçeği bilmemesi daha iyi olurdu.

"Çıkışta size gelelim o zaman. Tanışalım şu çocukla, senin arkadaşın bizim arkadaşımız, değil mi ya?" Diyen Selen'e yapmacık bir şekilde güldüm. Arkadaşlarımla o kadar samimi değildik. Sıradan liseden kalma arkadaşlarım oldukları için birlikte takılıyorduk. Yani samimi olduğum tek arkadaşım Alperen'di.

"Rahatsız ederseniz gidersiniz. Çocuk gergin, şehirde yaşamamış, şivesi farklı. Eğer ufak bir dalga sezersem hepinizi kovarım." Dediğimde Onur alayla sırıtıp kolunu omzuma atmıştı. Sinir olduğumu belli etmemeye çalışıyordum.

"Bakarız canım ona. Ayrıca bizi yeni gelen bir velet için mi kovacaksın? Lise arkadaşlarıyız biz." Dediğinde gözlerimi devirmemek için zor tuttum kendimi.

"Onunla da çocukluk arkadaşıyız. Hangi tarafı seçeceğim ortada gibi sanki hım? Hem o bizden büyük. 25 yaşında." Dediğimde sahte bir şekilde gülüp kolunu omzumdan çekmesini sağlamıştım. Daha sonra müsaade isteyip yanlarından ayrılmıştım. Derslikten uzaklaştığıma emin olduktan sonra Alperen'i aramıştım. İlk çalıştan sonra hemen açmıştı.

"Ne yapıyordun? Sıkılmıyorsun değil mi?" Dediğimde birkaç hışırtı gelmişti. Sonra derin bir nefes alıp cevaplamıştı beni.

"Sıkılmış idim, lakin sonra dizi izledim öğrettiğin şekilde. İmdi de sen aradın, geçti sıkılmam. Yazdığını da okudum, dediklerini yaptım. Lakin yemek almadım, istemedim." Dediğinde gülümsedim genişçe. Bir süre konuştuktan sonra ders saatimin yaklaştığını fark edip çıkışta arkadaşlarımı getireceğimi ve onlara onu nasıl tanıttığımı söyledim.

"Yalnız sen gelsen daha iyi olurdu lakin, tamam ben belli etmem hiçbir şeyi." Demişti. Sonra vedalaşıp kapatmıştık telefonu.

"Gülümseyerek ekrana baktığına göre senin için cidden değerli biri." Dediğinde yanıma doğru gelen Onur'a döndüm telefonu cebime koyarken. Onu başımla onaylayıp birlikte sınıfa ilerledik. Güzel sanatlar 3.sınıf okuyordum ve onlarla ortak derslerimiz vardı. Bu yüzden birlikte gitmiştik.

***

Dersten sonra arabamla biraz daha dolaşmak isteselerde evde sıkılan Alperen aklımda olduğu için başka zaman demiştim. Yolda Alperen'in acıktığını düşündüğüm için yiyecek bir şeyler almıştım.

"Sen bu çocuktan hoşlanıyor musun Almila?" Diyen Bora'ya karşı dikiz aynasından kaşlarımı çattım. Yanındaki Onur ona çatık kaşlarıyla bakınca gözlerimi devirdim.

Sessiz sessiz süsüyle ilgilenen Mine de aralarında en sevdiğimdi. Tek derdi güzelliğiydi, ayrıca erkeklerden nefret ediyordu. Umarım Alperen'e karşı kibar olurdu.

"Saçmalama, çocuğun yanında da böyle şeyler söylemeyin sakın!" Dediğimde susmuşlardı sonunda. Eve geldiğimizde arabayı bahçeye sokup dış kapıyı da kapattım.

Anahtarımla açmak yerine zile bastım, belki müsait değildir diye düşündüğüm içindi. Kapı Alperen tarafından şüpheyle açıldığında beni görünce gülümseyip hızlıca açmıştı kapıyı. Gülümsememe engel olamamıştım çünkü tavrı çok tatlıydı.

Onları görünce dudaklarını birbirine bastırmıştı. İlk elini uzatan Onur olmuştu. "Onur ben, Almila'nın liseden arkadaşlarıyız." Dediğinde Alperen elini tutup selamlaşmıştı.

"Alperen ben de, çocukluk arkadaşıyız." Dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Peşinden Selen selamlaşmıştı. Ondan Sonra Bora selamlaşmıştı. Mine sadece merhaba diyerek içeriye girmişti. Gerçekten erkeklere alerjisi vardı sanırım.

Onlar içeriye girince aldığım yemekleri masaya koyarak oturmuştuk. Önce yemek yerken tanışmakla meşgul olmuştuk. Sonra masayı toparlamıştım, Alperen peşimden ayrılmıyor, az fazla uzaklaşacak olsam tişörtümün eteğinden tutuyordu hemen. Çok tatlı olduğunu söylemiş miydim?

Sokak KedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin