12.Bölüm

9 3 0
                                    

Sınav haftam bitmişti. Eve geldiğimde bahçede babamın ve Alperen'in mangal pişirdiklerini görmüştüm. Alperen içeriden üçer tane tabak çatal falan getirince arabayı park edip indim.

Arabadan indiğimi gören babam bana gülüp yanına çağırmış ve daha önce pişirdiği etlerden  birinden parça koparıp bana uzattığında dudaklarımı aralayıp tavuğu yemiştim. Babam bu işte mükemmeldi.

"Babam benim yine her zamanki gibi mükemmel olmuş. Hemen ellerimi yıkayayım, eşyalarımı bırakıp geliyorum." Dediğimde babam dumanı yellediği şeyi beni göndermek için bana salladığında ona öpücük atıp içeriye girmiştim. Alperen peşimden geldiğinde odaya girmiştim.

"Geleyim mi?" Dediğinde onaylamıştım. Çantamı çalışma masamın sandalyesine asarken üzerindeki deri ceketimi çıkarıyordum.

"Baban gidecekmiş yarın akşama doğru. Birileri aradı, telefondakilere bir şeyi de bensiz yapın dedi ve uçak bileti ayarlattı." Dediğinde yüzüm düşmüştü. Kısa kalmıştı. Muhtemelen memlekete yerleştirdiği şirketinde sorunlar çıkmış olmalıydı.

"Yaa, keşke biraz daha kalsaydı. Onu özlüyorum." Dediğimde Alperen yanıma oturmuş ve ellerimi tutmuştu gülümseyerek.

"Babanın yerini tutamam ama canın sıkılmasın diye ben varım. Üzülme, yine gelir. Haberin olsun diye söyledim. Söylediğimi bilmiyor." Dediğinde teşekkür ettiğimde ellerimi bırakıp babamın yanına gideceğini söylemişti.

Üzerimdeki deri kombinimle rahat edemeyeceğimi bildiğimden onları çıkarıp geniş kot pantolon ve beyaz geniş bir tişört giymiştim. Ayağıma düz spor ayakkabı giymiştim.

Saçlarımı dağınık topuz yapıp telefonumu cebime koyduktan sonra odadan çıkmıştım. Ellerimi yıkayıp mutfaktaki bahçe kapısından bahçeye çıkmıştım. Kapıyı aç kapa kullanmaktansa zaten açık olan bahçe kapısını kullanıyorduk.

"Evet, yardım lazım mı? Ne yapayım? Ama içecek yok. Gidip kola falan alayım ben." Dediğimde babam kendi kendime sorup cevapladığı görünce gülüp Alperen'le gitmemi söylemişti. Market yakındı zaten ama onun yüzündeki hevesi görünce kabul etmiştim.

İçeri girip cüzdanımı aldığımda Alperen kalkmış ve yanıma gelmişti. Markete yürürken ona yarından sonra iki hafta tatilim olacağını söylemiştim.

"O süreçte bol bol gezeceğiz. Merak etme sana mümkün olduğu kadar bütün İstanbul'u gezdireceğim. Hem sonra ben okuldayken evde sıkılmazsın bir yerlere gidersin öğrendikçe." Dediğimde gülüp yürürken bana dönmüştü.

"Teşekkür ederim, gerçekten sanırım melek falansın." Dediğinde iltifatı karşısında utanıp önüme döndüğümde markete varmıştık.

Gazlı içecekler almıştık. Bir de kutu dondurma aldıktan sonra aklıma gelen reglimden dolayı ped de alıp ödemeyi yapmıştım. Hazır gelmişken alsam fena olmazdı.

Eve geldiğimizde yemeye başlamıştık. Babam gideceğini söyleyince sorunun ne olduğunu sormuştum.

"Şirket meseleleri işte kızım. Ama araşırız yine sık sık. Çok gelemem ama işlerin yoğunluğu azalınca gelirim belki yine. Yaza denk gelir o da, bu defa belki siz gelirsiniz. Köy havası iyi gelir. Ordu'yu gezersiniz." Dediğinde babamı onaylamıştım. Alperen orayla ilgili şeyler soruyor, babam anlatıyordu.

Onun heyecanını görünce bütün ülkeyi gezdirmek istiyordum ama işte okulum bitene kadar zordu bu. Gerçi seneye son sınıftım, mezun olunca özgür olacaktık.

En büyük hayalim özgürce dünya turu falan yapmak olduğu için bu hayalimi gerçekleştirecektim. Ama yalnız değil, babamla yapmak isterdim ama onun işleri yoğundu hep. Alperen artık benimleydi ve onunla tüm ülkeyi gezmek istiyordum.

Bir karavan alırdık belki, çok güzel olurdu. Tatil yapacak bir yerler bulurduk, oraya karavanla yerleşir bir süre kalırdık. Umarım yaparız diye düşünerek aldığım tavuğu ısırdım gülümseyerek. Araba sürmeyi de öğretecektim Alperen'e.

"Gideriz değil mi Almila?" Diyen Alperen'e dönüp onayladım onu. Köye gitmekten bahsediyordu. Bu yaz tatilde ne yapacağım da belli olmuştu. Eğlenceli yemeğin sonunda babam bileti erkene alındığı için toparlanıp bu gece gitmek zorunda kalmıştı.

Sokak KedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin