19.Bölüm

8 1 0
                                    

"Seni uyardığım halde, benim torunuma gelip bir de her şeyi anlattın mı!? Sana şans verdim! Git hayatını bizden uzakta yaşa dedim sana! Ölmek mi istiyorsun sen lan!?" Annem gülmüştü.

"Sen beni tuzağa düşürdün! Hadi ama şimdi baş başayız, Almila odada duymuyor. Sen bana tuzak kurup beni ailemden ayırdın. O adamı sen tuttun, ben onu aldatmadım bunu en iyi sen biliyorsun! Kızımı bırakmazsam onu babasından da ayıracağını sen söyledin bana!" Dediğinde dedem gülmüştü bu defa.

"Yani, yaptım. Ne olmuş!? Sen benim oğluma layık değilsin, fakir biri gelip bizim ailemizden biri olamaz. Doktor olmuşsun, e noldu? Zengin değilsin, ben tırnaklarımla kazıyarak çıktığım o zenginliğe senin beleşe gelip yerleşmene göz yummam!" Dediğinde iğrenerek baktım dedeme. Alperen de yanımızdaydı ve bunu duyunca yumruğunu sıkmıştı. Yanımda olması güç veriyordu ve annemler de gelmesinin sorun olmayacağını söyleyince yanımda olmak istemişti.

"Oğluma layık olmadığın için yaptım, pişman da değilim. Sensiz torunum da çok mutluydu! Her şeyi berbat ettin! Ama oğlum sana inanmayacak. Almila hala genç, onu inandırsan da oğlum asla inanmayacak sana." Dediği kısımda öfkeyle ona bakan babamın gözlerinden yaşlar akmamak için direniyordu.

"Öyle bir inanacaklar ki, hatta şu an Al-ah!" Bu kısımda tokat atmıştı. Sonra benim sesim ve ses kaydı kapanmıştı. Babam kalkıp Alperen'in odasına girip kapıyı çarptığında dedem artık bir şey demesine gerek olmadığının bilincindeydi.

"Madem her şey orataya çıktı," diyerek Alperen'in karşısında durup ona baktığında hemen araya girmiştim. Boyum ondan kısa olduğu için hala göz gözelerdi.

"Seni de uyarıyorum. Torunumla bir gelecek düşünme. Bir bakarsın yok olmuşsun. Yakın zamanda da ondan uzak durmaya başlasan iyi edersin." Dediği sırada sinirle yumruklarını sıkan Alperen'e dönmüştüm.

"Takma onu. Hiçbir şey yapamaz, tamam mı? Boşver ve asla dinleme onu." Dediğimde beni kendine çekip sarıldığında yine aynı pozisyondaydık. Annem bizi yalnız bırakmak için babamın yanına giderken dedem hala bize bakıyordu.

"Beni dinlememekte ısrarcısın demek." Dediğinde Alperen'den uzaklaşıp dedeme dönmeden konuşmuştum. Bunu yapmazsam buradan gitmeyecekti.

"İstediğin kadar uğraş. Ayrıca o beni sevmese de ben onu seviyorum." Dediğimde Alperen'e bakmıştı dedem aniden öfkeyle. Bunu birden, daha ben kendime itiraf etmemişken böyle söylemek utanmama sebep olmuştu.

"Bana inadına böyle diyorsun. Bu çulsuzun neyinden hoşlanıyorsun ki!?" Diye çıkıştığında histerik bir gülüşle Alperen'e dönüp kızmaması umuduyla ayak ucumda yükselip dudaklarımızı birleştirmiştim.

"Bunu ödeyeceksin çocuk!" Sadece dokunduruyordum, öpüşmüyorduk. Ama bir süre sonra kapı çarptığında dedemin gittiğini anlayıp gözlerimi açmıştım. Odanın kapısından gelen öksürük sesiyle hemen Alperen'den uzaklaşmış, annemle babama bakmıştım. Alperen donup kalmıştı. Kesin kızmıştı işte! Böyle bir şey için onu ondan izin almadan öpmüştüm.

"Ş-şey, gitti." Dediğimde annem gülümseyerek bakıyordu. Onlara yaklaştım şaşkınlıkla. "Barıştınız mı?" Dediğimde babam da gülümsemişti. Beni onayladığında babama kocaman sarılmıştım.

Sonra da anneme sarıldıktan sonra onlar gitmeye karar vermişti. Annemin evine gidecekti babam. Birkaç gün orada kalırdı ama sonra ne olacak diye merak da etmiyor değildim.

Onlar gittikten sonra Alperen'in boğaz temizleme sesiyle ona bakmıştım utançla. O da mı utanmıştı? Hiçbir şey demiyordu. Ben demeliydim belki de. Ama ne diyecektim ki? Hoşlandığımı da söylemiştim.

"Almila, o beni sevmese de ben seviyorum derken ne demek istedin? Arkadaşça bir sevgi değil bu değil mi?" Dediğinde utançtan ve heyecandan yerin dibine girmek üzere olsam da dürüst olmak istedim. Baştan bilse daha iyi olurdu. Ama istemezse ona arkadaş gözüyle bakmaya devam ederdim ki.

"Evet, haklısın. Seni seviyorum. Arkadaş olarak da seviyorum ama artık sana olan hislerim biraz daha farklı. Senden hoşlanıyorum." Dedikten sonra tepkisini beklemeden odama kaçmıştım. Bu niye bu kadar utanç verici bir şeydi?

Sokak KedisiWhere stories live. Discover now