&5&

13K 674 48
                                    

*Düzenlendi*

Alexandra Hathaway


Bu sabah Ashley'nin bağırmalarıyla uyandım. Gözlerim açılmamak için benimle büyük bir savaş içerisindeydiler ve savaşı onlar kazandılar. Gözlerimi açmaya çalışmayı bırakıp tekrar kafamı yastığa gömdüm. Tam Ashley benimle uğraşmayı bıraktı diyordum ki erken konuştuğumu anladım. Kafamdan aşağı dökülen buz dolu suyla sıçrayarak kalktım. Ashley karşımda gülüyordu.

"Ash!" Diye cırladım kelimenin tam anlamıyla "Son duanı et kızım öldün sen." dedim ve yataktan kalktım. Ashley kaçmaya başladı bende peşinden yastığımla birlikte koşuyordum. Sonunda onu yakaladım. Yastıkla artık ne gelirse vuruyordum. O ise bu halime kahkahalarla gülüyor. Ona vurmayı bırakarak kendimi Ash'in yatağına attım. Ben de gülmeye başladım. Ashley zor da olsa kahkahalarını durdurdu ve

"Hadi ilk günden geç kalma giyin." dedi. Onu dinleyip kalktım ve giyinmeye başladım. Üstüme yazılı beyaz ve krem karışımı kolsuz tişört giydim. Dolabımdan kısa şortumu aldım ve onu da üzerime geçirerek tişörtümün eteklerini şortun içine sokarak salaş bir görüntü verdim. Ayağıma yazlık kahverengiden kızıla çalan bilekte biten rugan botlarımı giydim. Saçlarımın uçlarına maşayla su dalgası şekli verdim. Gözüme ufak bir makyaj yaptıktan sonra çilekli rujumu sürüp çantamı aldım ve odadan çıkan Ash'in yanına gidip,

"Beklesene Ash! Atlı mı koşturuyor ?" diye sitem ettim. Ashley bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Derse geç girip müdürün tüm dırdırını çekmek istemiyorsan yürü" dedi ve adımlarını hızlandırdı. Sınıfa girdiğimizde hoca girmişti. Sınıftan önce Ash girdiği için hoca ona kızmaya başladı.

" Neden geç geldin ben sana kaç kere şu sınıfa geç gelme dedim?" dedi. Tüm sınıf dönmüş hocayı ve Ashley'i izliyordu. Hoca Ashley'e kızmaya devam ederken arkadan ben çıktım.

"Hocam bir sorun mu var?" Hoca beni görünce sustu ve

"Hayır efendim. Lütfen siz ve arkadaşınız yerinize geçin." Dedi ve boş olan ikili sırayı gösterdi. Ashley'le beraber sıraya yürümeye başladık. Ashley önde ben arkasında gidiyorduk. Aklıma gelen şeyle durdum. Ben bunlara bana efendim demeyin demedim mi? Arkamı döndüm ve hocaya bakarak konuşmaya başladım.

" Hocam lütfen bana efendim gibi saygı sözcükleri kullanmayın." dedim hoca kafasını tamam der gibi salladı ve dersine geri döndü. Cidden hangi dersi işliyoruz biz? Çantamdan ders programını çıkardım ve dersin ne olduğuna baktım. Elemetleri kullanma mı? İlk defa böyle bir ders duyuyorum. 'Neyse dinleyeyim bari' diye düşündüm ve dersi dinlemeye başladım. Herkes sırayla elementinin ne olduğunu söylüyordu. Ashley hem ateş hem de hava elementini yönetebiliyormuş. Sıra bana gelince ayağa kalktım ve

"Hocam ben bütün elementleri yönetebilirim. Ruh elementi de dahil." dedim ve yerime oturdum. Bunu söyleyince sınıftaki herkesten uğultular yükseldi.

"Ruh mu? Bizden daha özel olduğunu biliyordum ama bunu beklememiştim"

"Vay canına ruh elementi uzun zamandır bu elementi kullanan birini gören olmadı "

" Bu o kehanetteki kız o hem kraliçe hem de bizi kurtaracak olan kişi. "
Bir dakika o kız kehanet mi dedi? Ne kehaneti? Bir de kehanet çıktı başımıza. Düşüncelerimi bölen şey öğretmenin oldu.
"Bayan Hathaway! Size sesleniyorum. Bize elementinizi nasıl kullandığınızı gösterin lütfen." Ben nasıl kullanılacağını bilmiyorum ki. Sanırım bunu öğretmene söylesem iyi olur. En azından yardım eder.
"Aslına bakarsak hocam daha önce hava elementi dışında bir element kullanmadım. Sizin bunu bana öğretmeniz gerek." dedim. Hoca kafasını anladım der gibi salladı. Ardından konuşmaya başladı

Kehanet; Melez Prenses (Tamamlandı)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora