&11&

9.3K 473 22
                                    

*Düzenlendi*

Sabah perdelerin açılma sesi ve ardından içeriye giren güneş ışıklarıyla gözümü açtım. Düzgün bir şekilde uyandırılmayı özlemiştim. Normal günlerde Ashley'in üzerimde uyguladığı çeşitli uyandırma fantezileri ile uyanıyordum çünkü. Düşüncelerimi bir kenara itmek aklıma geldiğinde yatakta doğruldum ve etrafa bakındım. Benim boylarımda, kahverengi saçlı, açık kahve gözlü tatlı bir hizmetçiyle karşılaştığımda gülümsedim. Sarayda kalmıştım. Benim sarayımda, doğduğum andan itibaren olmam gereken yerde. Düşüncelerimle birlikte gelen hüzün kırıntılarını umursamamaya çalışarak deminden beri bana bir şeyler anlatmaya çalışan tatlı kıza döndüm.

"Çok üzgünüm ama sizi dinlemedim. Kabalık ettim" Sözlerimle birlikte bana bağırıp çağırmasını beklerken o sadece gözlerini büyüttü ve şaşkınlıkla bana baktı.

"Üzülmesi gereken siz değilsiniz Majesteleri. Ben üzgünüm iyice ayılmanızı beklemeliydim. Şimdi eğer arzu ederseniz giyinme odasına gidelim?" Benden özür mü diliyor? Üstelik suçlu olan benken. Değişik ve alışması zor bir durum. Sanırım hiçbir zaman saray hayatına tam olarak alışamayacağım. Kafamı sallayarak ayağı kalktım. Tuvalet ihtiyacımı hallettikten sonra kıyafet odasına girdim. Ama bunların hepsi uzun, çok çok uzun! Ben uzun elbise GİY-MEM! Yanımdaki adını hala öğrenemediğim hizmetçiye döndüm.

"Burada hiç kısa elbise etek tarzı bir şey yok mu?" dedim. Sorumla afallamıştı. Tabi ya afallaması normaldi. Sonuçta bu güne kadar gördüğü bütün prensesler uzun kabarık elbiselerle dolaşıyordu.

"Efendim sanmıyorum. Ama isterseniz kıyafetlerin arasından size uygun bir şeyler bulabiliriz. Belki de üzerlerinde biraz oynayarak istediğiniz şekle getirebiliriz." dedi, gülümsedi ve sabahtan beri fark edemediğim asasını gösterdi. Bu kız mükemmeldi. İçimden gelen bir dürtüyle gidip ona sarıldım. Şaşırmıştı. Hem de fazlasıyla. Ondan ayrılıp gülümsedim ve hala şaşkınca bana bakarken konuştum.

"Hadi ama alış bunlara bu sarayda en yakın arkadaşlarımdan birisi oldun bile." dedim. Bana anlamamışcasına baktı.

"Ama majesteleri ben sadece burada çalışan bir hizmetliyim."

"Artık sadece bir hizmetli değilsin. Buradaki tüm hizmetlilerden daha özelsin benim için. Bir nevi özel yardımcı olarak düşün. Ayrıca majesteleri yok! Alex ya da Cass demen yeterli. Bu arada senin adın neydi?" dedim. Sanırım hayatında ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordu. Bu kızı ilk gördüğüm anda kanım acayip ısınmıştı. Sonunda şaşkınlıktan kurtulduğunda bana cevap verdi.

"Peki majes... ay Cass. Adım Loretta Lanson." gülümsedim. Bir an önce kıyafetleri ayarlasak iyi olurdu.

"Hadi kıyafetlerimi ayarlayalım." dedim. Kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra kıyafetlere bakmaya başladı. Biraz uğraş ve biraz büyüyle kısa sürede kıyafetlerim hazırdı. Beyaz bir büstiyer okuldan getirdiğim deri ceket ve buradaki bir siyah bir eteğin kısaltılmış halini giydikten sonra Loretta'nın zoruyla fazla gösterişli olmayan bir taç taktım. Loretta'yla birlikte odadan çıktık geç kalmak üzere olduğumuz kahvaltıya indim. Ashley beni üzerimdeki kıyafetlerle görünce çok şaşırdı. O eski dönemlerden kalma dantelli uzun mavi bir elbise giymişti. Leydi Diana da bana sorgular bir şekilde bakıyordu. Onun üzerinde de Ashley'in ki ne benzer ama daha farklı model olan kırmızı bir elbise vardı.

"Sen bunları nereden buldun?" diye sordu ağzı hala hafif aralıkken.

"Loretta büyüyle yaptı." dedim. Aklı karışmış gibi görünüyordu. Sanırım kafasında Loretta'nın kim olduğunu tartıyordu. Açıklama gereği duydum. "Hizmetkarlardan biri ama aynı zamanda arkadaşım."

Kehanet; Melez Prenses (Tamamlandı)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon