&19&

5.8K 319 41
                                    

*Düzenlendi*

"Zırrr! Zııırrrrr! Zırrr-Kapat şunu!" Loretta'nın baş ucuma koyup duşa girdiği alarmına karşı ben büyük bir dirençle uyumaya çalışıyorum. Ama olmuyor. Ne zaman izin verdiler ki zaten uyumama?

"Zırrrrr! Zıı-Yeter artık seni lanet alarm!" evet sonunda beklenen olmuştu. En sonunda dayanamayıp alarmı duvarla buluşturmuştum. Kırıldığı için sesi kesilen alarma bakarak sırıttım ve kafamı yastığa gömdüm. Beklenen sonucu alamayınca döndüğüm taraftan olduğunu düşünüp diğer tarafa döndüm. Yine uyuyamayınca bu sefer yorganı üzerimden attım ve yüz üstü döndüm. Birkaç dakika böyle kaldıktan sonra uyuyamayacağıma karar verip ofladım. Olmuştu işte! Uykum açılmıştı. Ayaklarımı sürüyerek odanın içindeki banyoya ilerledim ve kapıya vurmaya başladım.

"Çık! Çık artık! Bir saat sonunda uyandım ama çıkmazsan tekrar yatacağım! Loretta! Kime süsleniyorsun sen?! Çık artık! Çııı-" yumrukladığım kapının birden açılmasıyla kendimi yerde buldum. Loretta bana baktı ve hafif yüksek ve kızgın sesle konuştu.

"Çıktım işte! Memnun musun? Senin yüzünden rimeli her tarafıma bulaştırdım. Şimdi yerde ne yaparsan yap. Umurumda değilsin!" sözlerinin ardından beni yerde bırakıp çantasını aldı ve odadan çıktı. Zaten giyinik olduğu için sorun olmamıştı. Sonunda yerle olan ilişkimi kesip normal insanlar gibi hazırlanmaya başladım. Önce tuvalete girdim. Sonrada her gün olduğu gibi dolabımın başına dikildim. Havalar serin olduğu için kısa kollulara bakmadan direk kazakları inceledim. En sonunda krem rengi ince bir kazak, kahverengi kot pantolon ve kahverengi uçları püsküllü deri bir yelekte karar kıldım. Onları üzerime geçirdikten sonra krem-kahve rengindeki her zamankinin aksine topuksuz botlarımı ayağıma geçirdim. Makyaj masasından aldığım tarakla saçlarımı taradım ve tepeden sıkı bir atkuyruğu yaptım. Zaten dalgalı olan saçlarım toplanınca hoş bir görüntü oluşmuştu. Rimel, göz kalemi ve parlatıcıdan olan makyajıma ek olarak toprak rengindeki farımı abartı olmayacak şekilde sürdükten sonra hazırdım. Krem rengi kol çantama her zamanki gibi bir defter ve birkaç kalem attıktan sonra lazım olabilecek bir şeyler daha koydum. Onu da alıp odadan çıkarak kantine yöneldim.

Cidden çok fazla susamıştım. Ve içmem gereken şey su değildi. Kandı. Vampir okulunun kantinine girdim ve kendime bir paket kan aldım. Ne gerek duyarak koyduklarını bilmediğim pipeti kutuya taktım. Elimde kanım omzumda çantamla kızları ararken burnumun dibinde olduklarını gördüm. Zaten çıkmış olduğum bahçede benden en fazla iki metre uzakta bir ağacın altında oturmuşlardı. Yanlarına ilerledim ve oturdukları yuvarlakta bana açtıkları yere yerleştim. Nasıl olduklarını sormadan önce yerdeki abur cubur paketlerine baktım. Yine herhangi birimizin aldığı abur cuburlar ortaya dökülmüştü. Kızlarla aramızdaki en güzel olay buydu. Hiçbirimiz cimrilik yapmıyorduk. Birisi alıyordu ve diğerleri sorma gereği bile duymadan yiyordu. Kızlar benim gibi kraliyet ailesinden olmasalar da durumları normalin üzerindeydi.

"Nasılsınız gençlik?" diye sordum neşeyle. Bu gün, her ne kadar güne zorla başlamış olsam da enerjik hissediyordum.

"245 yaşındayım ben. Yani genç filan değilim. Hatta şimdi fark ettim de ben sizin büyük büyük anneniz yaşındaymışım ya!" diye söylenen Buria'ya birlikte kıkırdadık.

"Olsun bebeğim. Sen her türlü grubun bir tanesisin!" dedi Lyandra gülerek. Sonra bana döndü ve elini ağızına siper ederek 'Tabi senden sonra' diye dudaklarını oynattı. Bunu bilerek herkesin anlayabileceği şekilde yapmıştı. Buria bazen onca yaşına rağmen çocuk gibi davranıyordu ve biz onun bu hallerini oyun haline getirmeye bayılıyorduk. Elini hızlıca Lyandra'nın eline vurdu ve

"Pislik!" diye tısladı. Ama kızmaktan çok sırıtıyordu.

"Bu gün dolunay var!" diye ellerini çırptı Ashley. Lyandra ona garip bir bakış attı.

Kehanet; Melez Prenses (Tamamlandı)Onde histórias criam vida. Descubra agora