Hoşgeldin yeni yl

1.3K 50 43
                                    


Öpüşmemiz gitgide derinleşirken nefesim kesilecekmiş gibi hissediyordum. Nefes almak için geri çekildiğinde gözlerindeki parıltı beni kendine çekiyordu. Üstümdeki salaş tişörtü eliyle çekiştirip boynumu öpmeye başladığında kendimden geçmek üzereydim. Ellerimi sırtına koyup tırnaklarımı bastırdığımda öpüşünü dahada kuvvetlendirdi. Hiç durmasın istiyordum ama durmamız gerektiğini de biliyordum

"Dur" diyebildim nefes nefese.

Dudaklarını boynumdan çektiği anda ise pişman olmuştum. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu

"Ben seninde istediğini sanmıştım"

Yüzüme verdiği nefesi mantıklı düşünmemi yeniden engelledi. Tekrar dudaklarına yapıştım ve üstüne çıktım. Bu sefer daha büyük bir açlıkla öpüyordum. Başta şaşırsada sonradan oda karşılık vermeye başladı. Ellerini vücudumda dolaştırması zaten düşünmeyen beynimi iyice aptallaştırmıştı.

"Kafamı karıştırıyorsun Care" dedi nefes almak için geri çekildiğimde

"Beni sen öptün bunu söylemesi gereken benim" diyerek gülümsedim bir yandanda cüppesinden görünen göğsünde parmaklarımı gezdiriyordum.

"Bunu şuan üstümde duran kız söylüyor" deyip gülümsemesini genişletti.

"Şuan bunu söylemeyi inan hiç istemiyorum ama gitmem lazım" hala göğsünde parmaklarımı gezdirirken söylemiştim bunu.

"Sabaha kadar kalabiliriz kimse yokluğunu fark etmez"

"Belki sonra" dudaklarına son bir öpücük bırakıp cisimlendim.

Banka oturduğumda kalbim bir maraton koşucusundan hızlı atıyordu. Ne yapmıştım ben? En yakın arkadaşımın baş düşmanını kendimden 50 yaş büyük birini daha da önemlisi Lord Voldemort'u öpmüştüm. Her ne kadar bunun öylesine olduğuna kendimi ikna etmeye çalışsamda doğru olmadığını biliyordum. Ben onu sırlar odasında ilk gördüğüm andan beri istiyordum sürekli onun yanında olmamda onu geri getirme sebebimde buydu. Ve şuan bu bankta tek başıma oturduğum içinde pişmandım. Şuan onunla sevişiyor olabilirdim ve bu düşünce beni iyice delirtiyordı.

Yavaş adımlarla yatakhaneye geldiğimde herkesin uyuduğunu görüp rahatladım. Başımı yastığa koyduğumda ise günün yorgunluğuyla hemen uyuyakaldım

Güneş ışığının sislerle loş bir etki bıraktığı ormandayım. Sonbahardan dolayı bütün yapraklar sararmış ve kartpostallara konu olacak güzellikte. Gelen sese doğru ilerlediğimde karşımda yemyeşil gözleri mutlulukla parlayan Riddle'ı görüyorum

"Beni istediğini biliyorum Care beni hep istedin sen" davetkar gülümsemesi dalgalı siyah saçları ve kusursuz fiziğiyle mükemmeldi o

"Peki beni istemedin mi Care" sese kafamı çevirdiğimde mükemmel yeşil gözleri hüzün dolu olan Niklaus'u görüyorum. Sarı saçları ve güçlü duruşuyla o kadar yakışıklı ki . Onun yüzündeki gülümseme ise Riddle'ınkinden çok farklı. Onda masumiyet var. Bende ve Riddle'da asla olmayan masumiyet

"Ben ikinizide istiyorum"

"Care, Care uyan hadi" rüya, rüya gördüm ben

"Kimi istıyorsun Care" diye sordu meraklı gözlerle

"Kimi isteyebilirim ki Herm rüya işte" onu başımdan savıp duşa girdim.

Aşk büyüsü klaroline- voldemortWhere stories live. Discover now