Tablolar

602 44 3
                                    

Selam gençler yeni bir hikaye yazmaya başladım. Tom riddle ve hermioneyle ilgili hikayeyi profilimden bulabilirsiniz

Care'den
Uyandığımda kendimi hem rahatsız hemde huzurlu hissediyorum. Bu nasıl oluyor diye sormayın oluyor işte. Yanımda masumca uyuyan Klaus'a baktım. Bana ne kadar değer verdiği her halinden anlaşılıyordu. Peki ben kime değer veriyordum? Klaus benim için değerliydi bu doğru. Ama geçmişten gelen bir anıydı o benim için. Ben onu hiç geleceğimde düşünmemiştim ki. Benim geleceğim her ne kadar imkansız olsada Riddle'la birlikte olmalıydı. Biz birbirimize aittik ve hiç kimse bizi birbirimiz kadar iyi tamamlayamazdı. Yataktan Klaus'u uyandırmadan doğrulmaya çalıştım
"Dip not. Vampirler en ufak hareketi bile anlarlar" gözlerini açmadan konuşuyordu. Gerçekten de vampir olduğu için duyuları çok gelişmişti
"Seni uyandırmak istememiştim"
"İstersen beni öperek uyandırabilirsin"
"Şansını zorlama Klaus o sadece bir kerelikti" yataktan hızlıca kalkıp banyo olduğunu düşündüğüm kapıyı açtım. Şuan ihtiyacım olan şey ılık bir duştu kesinlikle. Su vücuduma değerken düşünceleri kafamdan atmaya çalışıyordum. Ama beynim artık çabalamaktan yorulmuştu
Beni itmekten vazgeç Caroline. Daha fazla acı çektirme bize.
Zihnime girmesine izin verdiğime inanamıyorum. Öfkeyle duvarı yumrukladım. Zayıf olmamalıydım. Ama onun sesini duymak Voldemort halinde olsa bile bütün direncimi parçalıyordu. Kendimi toplamaya çalışarak duştan çıktım. Enkaz gibi gözüktüğüme o kadar emindim ki. Üzerime bir şort ve tişört geçirip odadan çıktım. Aşağı inmek yerine Kol'un odasını aramaya karar verdim. Bir kapıyı açtım ama içerdeki takım elbiselerden bu odanın Elijah'a ait olduğu izlenimine kapıldım. İlerleyip başka bşr kapıyı açtığımda parçalanmış tablolar gördüm. Kapıyı arkamdan kapatıp odaya girdim. Birçok tablo vardı. Yırtılmış, yakılmış, üstüne boya fırlatılmış. Hasar görenlerin yanında sağlam kalanlarda vardı. Onlardan birini elime aldığımda birkaç yıl önceki beni gördüm. Su kenarında oturmuş bir şekilde gülümsüyordum. Gözlerimin dolduğunu hissettim. Bunlar Elijah'ın bahsettiği resimler olmalıydı. Parçalanan resimlerde benimle ilgiliydi büyük ihtimalle. Asamı en büyük olan tamamen parçalanmış tuvale çevirdim. Reparo. Büyülü sözcüğü mırıldandığımda tablo tekrar kendini onardı ve ben kendimi gördüm. Tamam belkide birebir ben değildim ama bu gözler bu saçlar kesinlikle bendim. Altındaki tarihe baktığımda 1875 yazdığını gördüm. Bana bu kadar benzeyen birimi vardı yoksa Klaus beni mi hayal etmişti?
"İkinci seçenek doğru olan" ne zaman geldiğini farketmediğim Klaus'u karşımda görünce yerimde sıçradım.
"Ben sesli mi düşünüyordum?"
"Fısıldasan bile bu evdeki herkes seni duyar Care" bana doğru yaklaştı ve baktığım resmi incelemeye başladı
"O zamanlar senin böyle gözükeceğini hayal etmiştim. Yani yanaklarını saymazsak bence başarılı bir iş çıkarmışım" bana çapkınca gülümseyen Klaus'a baktım. Kendi hayatım yetmezmiş gibi onun hayatınıda mahfetmiştim.
"Ölümsüzlüğünü başka şeyler için harcayabilirdin Klaus"
"Ne gibi dünyaya barış getirmek için mi? Hiç sanmıyorum. Ölümsüz olsun olmasın herkesin belli bir amacı olmalı ve benim amacım seni bulmaktı."
"Ben başkasına aşığım ve bu değişmeyecek Klaus. Bunu biliyorsun değil mi?"
"Bunu zaman gösterecek ben şuan için sadece hedefime ulaşmanın mutluluğunu yaşıyorum" ona inanmaz gözlerle bakıyordum. Birşeyler olmuştu ama ne olduğunu ben anlayamıyordum. Resmi yavaşça bırakıp odadan çıkmaya çalıştım. Bileğimi tuttuğunda ona döndüm
"Bir şey mi var?" Sesim beklediğimden daha soğuktu.
"Beni neden öptün Care?" Tamam bunu elbette soracaktı ama bu kadar çabuk olmaması gerekiyordu. Ona ne cevap verecektim. Kendim bile bilmiyorken ona bir cevap vermek ne kadar doğru olurdu.
"Bilmiyorum Klaus" en doğrusu ona gerçeği söylemekti. Gözlerinin yeşili koyulaştı. Bana yaklaşıyordu. Ama öpecek gbi değil. Zaten öyle birşey olmasına izinde vermezdim.
"Bence bir sebebi vardır Care. Belkide birşeyler hissettiğin kişi sadece o adam değildir" nefesi dudaklarıma değiyorken kalp atışım hızlandı. Ne söylemeye çalıştığını anlamaya çalışıyordum ama pekte mantıklı düşündüğüm söylenemezdi. Ondan uzaklaşmaya çalıştım ama belime doladığı eli buna engel oldu.
"Kızarıyorsun. Buda bana istediğim cevabı veriyor" yanağımdan makas alıp odadan çıktı. Kendime lanet okuyarak odadaki eşyalara tekme atmaya başladım. Kendimden nefret ediyordum, Klaus'a yaptıklarımdan nefret ediyordum, beni bu hale getirdiği için Riddle'dan nefret ediyordum. Tüm vücudum nefretle dolarken bir kez daha kalkanımın zayıf düştüğünü hissettim
Kimse sana benim gibi dokunamaz Care. Biz birbirimize aitiz. Sen benimsin.

Miniminnacık bir bölüm geldi. Kısa oldu çünkü ardı ardına birçok bölüm yayınladım. Riddle hikayeye geri dönecek ama biraz daha uzakta olmasını istediğimden kısa bölümler yazıyorum iyi okumalar
Bu arada başta bahsettiğim hikayemi okursanız sevinirim

Aşk büyüsü klaroline- voldemortWhere stories live. Discover now