Bar Sohbetleri

373 31 8
                                    


Klaus'tan


Bunun gerçekten yaşandığına inanamıyordum. Sanki en büyük hayalimin gerçekleştiği bir rüyadaydım ve uyanmaktan korkuyordum. Damon'la Riddle'dan kurtulmak için plan yapmış eve dönerken salonun ortasındaki ceset ve notla en büyük kabusumun yeniden beni avladığını biliyordum. Bütün kardeşlerimin yüzünde korkuyu görüyordum. Korkuyorlardı ve korkmakta haklılardı da. Binlerce yıl kaçtığımız adam yine peşimizdeydi ve bu konuda yapacağımız hiçbir şey yoktu. Yine kaçacak mıydık? Peki ya Care ne olacaktı? Şuan burada değildi ve ne zaman döneceğini de kimse bilmiyordu. Eğer şuan kaçarsam onu yeniden kaybederdim. Peki buna hazır mıydım?

Riddle'ın alay ve merakla karışık sesini duyduğumda kararımı vermiştim. Kaçmayacak özgürlüğüm için savaşacaktım. Bugün biri ölecekti ve bu ben olmamalıydım. Riddle'ın yardım teklifini duyduğumda ona saldırmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Sonrasındaysa bana işkence edişi ve karanlık. Kendime geldiğimde plan yapılmıştı. Bana da bu plana uymak düşüyordu. Elijah, Kol ve Riddle'a baktım. Riddle ilgiyle olacakları izliyordu. Elijah ve Kol ise korkularını gizlemeye çalışıyorlardı. Ama ben bu ateşe onları atamazdım. Bu iş Michael ve benim aramdaydı. Yüzyıllarca benimle birlikte kaçmışlardı ama onlara zarar gelmesine izin veremezdim. 

"Michael'in karşısına tek başıma çıkacağım" dedim onlar planı son kez gözden geçirirken.

"Seni öldürür Klaus" diye isyan etmeye başladı Kol. Ama onu dinlemek istemiyordum. Ben kararımı vermiştim. Kısa bir tartışmanın ardından istemeyerekte olsa kabul ettiklerinde ben meydanda yürüyordum. Azrailin burada olduğunu biliyordum. Sorun kimin için burada olduğuydu. 

Nefret ettiğim silüeti karşımda gördüğümde karar değiştirmek için çok geç olduğunu biliyordum. Her şey öyle ya da böyle bugün bitecekti. Elindeki kazıkla bana saldırdığında son gücümle onu itmeye çalışıyordum. Kol ya da Elijah artık gelmeliydi. Bir terslik olduğunu hissedebiliyordum. Kol'un çığlıklarını duyduğumda kanım çekilmeye başladı. Bana yardıma gelemeyeceklerdi ve ben burada ölecektim.

"Hiç sanmıyorum" beni kendi monoloğumdan kurtaran Riddle'ın sesi oldu. O konuşurken üzerimdeki ağırlığın azaldığını hissedebiliyordum. Beni kurtardığını anlamam ise biraz uzun sürdü. Michael'in elinden düşen kazığı alıp tereddüt etmeden kalbine sapladım. Sonunda olmuştu. Kabuslarımdan kurtulmuştum. Sonsuza kadar gitmişti. Ne yaptığımı düşünmeden Riddle'a sarıldım. Onun kim olduğu önemli değildi. Önemli olan beni kurtarmak için burada olmasıydı hemde hiçbir sebebi olmamasına rağmen. Ellerini çekingence bana doladığında onu şaşırttığımı anlamıştım. Ama onun beni şaşırttığı kadar olamaz. Yavaşça çekilip ona teşekkür ettim. Kol'un yanına gittiğimde bilinçsiz olduğunu farkettim.

"O cadının geleceğini tahmin edemediniz" Riddle'ın ukalaca konuşması gülmeme sebep oldu.

"Hayatımı sana borçlu olduğuma inanamıyorum" dedim en sonunda

"Bana bir şey borçlu değilsin. Ölmene izin verseydim Care bana çok kızardı" nedense bu durumdan hoşlandığını düşünüyordum

"Eminim Care'e durumu bir şekilde anlatırdın" 

"Ölmene izin vermemi mi istiyordun Klaus?" şakacı ses tonuyla ona döndüm

"Sanırım onlar uyanana kadar bir içki içebiliriz" beni başıyla onaylayıp yerden bir kola kutusu aldı. Asasını ona doğrulttup bir şeyler mırıldandığında çıkan mavi ışığı izledim

"Bu bir anahtar. Onları eve götürecek" dedi şaşkın bakışlarıma cevap olarak. Kol ve Elijah'ın bedeni gözden kaybolurken karşımdaki adamın ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha farkettim.

Aşk büyüsü klaroline- voldemortHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin