Yapboz

702 43 9
                                    

Care'den

Eve geldiğimiz andan itibaren Klaus'un bana verdiği odadan çıkmadım. Hiç konuşmamıştı. Beni affetmedi ama en azından yumuşadı diye düşünüyordum.  Yinede onu zorlamanın anlamı yok. O gelip konuşana kadar burda kalmaya karar verdim.
Yatakta uzanırken dünü düşündüm. Bugün her ne kadar bitmek bilmesede bütün herşey daha yeni yaşanmıştı. Riddle'ı öyle özlemişim ki. Yeşil gözlerine bakmayı, dudaklarında kaybolmayı, saçlarımla oynamasını. Onunla ilgili herşeyi özlüyordum ve bu canımı acıtıyor. Şu an beni aradığını biliyorum. Aynı zamanda bulamayacağınıda biliyorum çünkü üstümde gizleme büyüsü var. Peki neden kapıyı açıp içeri girmesini bu kadar istiyırum. Düşünmenin bana iyi gelmeyeceğini anladığımda uyumam için bir büyü mırıldandım.
Odanın kapısı aniden açıldığında gelenin Klaus olduğunu düşündüm. Gözlerim karanlığa alışamıyor o da ışığı açmıyordu. En sonunda lumos diye fısıldayarak ışığı ben açtım. Pekala karşımda görmeyi beklediğim yeşil gözler bunlar değildi.
'"Beni nasıl buldun? Üstümde büyü var"
"Sen bana aitsin Care. Ben senin hangi saniyelerde nefes aldığını bile bilirim. Gerçekten seni bulamayacağımı mı sandın?" Adeta taptığım sesiyle konuşurken bir yandan da yatağa yaklaşıyordu.
"Bana yalan söyledin" yataktan doğrularak yüzyüze gelmemizi sağladım. Bu konuşmayı yapmak istemiyorum ben sadece onu öpmek istiyorum. Ama biliyorum ki eğer öpersem her şeyi unuturum.
"Söylemedim Care bende bilmiyordum. Bunu biliyorsun. Ne aradığımı sorduğunda sana karşı hep dürüst oldum. Şu an sinirlisin ama içinde bi yerlerde bunu hep biliyorsun" bir elini yanağıma koydu. Gözleri ağlamaktan şişmişti
"Sen ağladın mı?" Lütfen ağlamamış olsun buna dayanamam
"Bir kalbim olduğunu biliyorsun Care."
Onu kendime çekip dudaklarını yumuşakça öptüm. Nasılda özlemişim. Yetmeyince beni kendine bastırıp sertçe öpmeye başladı. Nerde olduğumu unutmuştum, yaşananları unutmuştum. Benim gerçekliğim oydu. Bacaklarımı beline doladım ve beni yatağa taşımasına izin verdim. Üstündekileri hızla parçaladığımda ağzından zevkle karışık bir inilti çıktı.
"Noluyor burda?" Sese doğru döndüğümde Klaus'u gördüm. Gözleri öfkeyle büyümüş bir bana birde üstümdeki yarı çıplak Riddle'a bakıyordu.
"Sende kimsin?" Riddle konuştuğunda ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Onu hafifçe üstümden ittirip ayağa kalktım. Kalp atışım giderek hızlanıyordu. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Klaus'un yanına geldiğimde tereddüt etmeden dudaklarına yapıştım. Önce şaşırsada yıllardır bunu bekliyormuş gibi hemen bana karşılık verdi. Öpüşü çok iştahlıydı sanki daha önce kimseyi öpmemiş gibi sanki beni içine sokmak istermiş gibi öpüyordu.
"Careeee" Riddle kükreyince kendimi Klaus'tan ayırdım ve ona döndüm. Bu bakış öldüren lanet gönderme bakışıydı.
"Ben ikinizide istiyorum" ne dedim ben ya. Bana şaşkınca bakan iki çift yeşil gözün arasında kaldım. Ne diyeceklerini bekliyordum. Riddle ayağa kalktığında gideceğini anladım
"Beni bırakma, lütfen beni bırakma"
Yatakta sırılsıklam kendime geldim. Bana sarılan biri vardı
"Şiiişt sakin ol. Geçti ben hep burdayım ve seni asla bırakmayacağım.
"Klauss" sesim titriyordu. Yaşadığım şey o kadar gerçekti ki.
"Burdayım" beni kendine daha çok çekti. Başımı göğsüne koyup kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Kalp ritmi ise bana hiç yardımcı olmuyordu.
"Ben çok korkuyorum Klaus" sonunda sesimi tekrar bulduğumda kafamı kaldırıp ona baktım. Yeşil gözleri yorgun görünüyordu
"Bana anlat Care. Korktuğun her neyse benden daha korkunç olamaz. Ben lanetli melezim unuttun mu?" Gülümsediğinde bende gülümsedim.
"Seni kaybedemem Klaus" kendime engel olamadan dudaklarımdan dökülüverdi kelimeler.
"Kaybetmeyeceksin zaten nolursa olsun ben hep senin yanında olacağım."
"Onu da kaybedemem Klaus. Onsuz nefes alamam gibi hissediyorum. Eğer sen olmasaydın şimdiye ölürmüşüm gübi geliyor"
"Onu çok seviyorsun değil mi?" Kimden bahsettiğimi anlamıştı. Gözlerinde tuhaf bir ifade vardı.
"Çok seviyorum"
"Neden ondan kaçtın o zaman Care. Seni neden elinde tutamadı?"
"Çünkü bazen kaçmak gerekir. Özellikle benim gib korkak biriysen" ona anlatmak istiyordum ama bunu kaldırabileceğimden emin değildim. Hala rüyamın etkisinde olduğumdan beynimde mantıklı düşünemiyordu
"Senin aşkını haketmiş olmak için ne yaptığını merak ediyorum?" Ne yapmıştı gerçekten. Ben neden bu kadar sevmiştim onu. Gerçi birşey yapmasada severdim ya.
"Onun bir şey yapmasına gerek yok ki. O benim eksik yarım beni tamamlayan parçam"
"Peki ya yapbozu tamamlayan iki parça varsa?" Ne demek istediğini anlıyordum.
"Hiç başkasını sevmeyi denedin mi Klaus?"
"Denemedim çünkğ yapamayacağımı hep bildim" saçlarımla oynamaya başladı. Parmaklarına doladığı sarı saçlarıma bakıyordum. Tam o sırada konuştu
"İlk hangimizi gördün Care"
"İlk Riddle'ı gördüm. Senin yanına geldiğimde kendimden kaçma sebebim oydu" anladığını belli edercesine kafasını salladı.
"Yani bana geldiğinde ona aşıktın?"
"Hayır değildim. Sadece ona yardım etmiştim ve bu beni korkutmuştu. Ona çok sonraları aşık oldum"
"Beni öptükten önce mi sonra mı?" Gözlerine bakarak konuşmayı sürdürdüm
"Sonra. Ayrıca ben seni öpmedim sen beni öptün" yaptığım açıklama karşısında gözlerini devirdi
"Sonuçta öpüştük değil mi? O benim ilkimdi"
"Biliyorum Klaus. O benimde ilkimdi"
Biraz daha doğrulup kendimi rahat bir pozisyona soktum. Gözleri hala üstümdeydi. Dudaklarında ise hafif bir gülşmseme vardı. Ona yavaşça yaklaştım. Ne yapmaya çalıştığımı anlamadığı o kadar açıktı ki. Gerçi ben neden bunu yapıyırdum. Dudaklarımı yavaşça onun dudaklarına bastırdım. Bu o kadar güzel bir histi ki. Gerçektende Riddle'ı öpmekten çok farklıydı. Riddle'ı öperken gerçeklik kendini yitiriyordu. Klaus'u öperkense herşey gerçek gibi geliyordu. Öpüşüme karşılık vermeye başladığında bir süre daha öptüm onu. Dudaklarındaki aromayı anlamaya çalıştım. Nazik hareketlerle üzerime çıktığında durmamız gerektiğini biliyordum. Dudaklarımızı kibarca ayırdım. Bana büyük bir açlıkla bakıyordu.
"İşte şimdi ben seni öpmüş oldum Klaus." Nefes nefese kalmıştık
"Ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum?"
"Yanımda kal Klaus. Sana çok ihtiyacım var" üzerimden kalktı ve tekrar yanıma uzandı. Ona yaptıklarım için kendimi üzgün hissetmem gerekiyordu ama nedense yapamıyordum. Belkide bugün değil.
"İyi geceler Niklaus" dudaklarına yeniden bir öpücük kondurdum ve başımı göğsüne yasladım.
"İyi geceler" saçlarımla oynarken fısıldamıştı. Huzurlu bir uykuya gözlerimi kapattım.

Selam canlar. Yeni bölüm bu sefer hızlı geldi. Ama hala okuyup oy vermeyenler var üzülüyorum valla. Her neyse care'e çok kızmayın olur mu

Aşk büyüsü klaroline- voldemortTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon