6.Bölüm - Hala Çözmeye Çalıştığım Şeyler

6.8K 343 77
                                    


Hogwarts sıradan bir güne merhaba derken; dört binadan üçü, oldukça neşeyle gözlerini bu güneşli sabaha açıyordu. Diğeri ise hala gerginlik ve öfkeyle mücadele ediyordu. Bugün onlar için fazlasıyla uzun olacaktı.

Slytherin Prensesi, dünün etkisini hala üstünden atamamış, gece bile uykusunda rahat edememişti. O yüzden yine erkenden kalkmıştı, çoktan hazırlanmış ve ortak salonu terk etmişti. Kahvaltıya daha vakit vardı, hava da oldukça güzeldi. Gülümsedi ve bahçeye açılan kapılara yöneldi. Daha kapıya varmadan güneşin yakıcı sıcaklığını teninde hissetmişti. Alice, tatlı bir şekilde iç çekip üstünde ki pelerini çıkardı.

---

Remus Lupin, her zaman ki gibi erkenciydi ve ortak salonda kitap okuyordu. Dikkatini merdivenden gelen ayak sesleri dağıttı. Başını kaldırıp merdivenlere bakarken, Sirius Black bağlanmamış kravatı, elinde cübbesi yavaş adımlarla iniyordu.

Remus şaşkınca "Pati?" dedi. 

Sirius irkildi ve başını kaldırdı. Remus'un erkenci olduğunu bir an için unutmuştu. Pervasız gülümsemesini yüzüne yerleştirdi ve "Günaydın Aylak." Dedi neşeyle. 

Remus Lupin, şaşkınca başını salladı. Olacak şey miydi bu? Sirius Black güne ilk kez, ilk ışıklarla beraber başlıyordu. Sirius onun ne düşündüğünü biliyordu, gözlerini devirdi. "Erken kalktım, uykum yoktu. Gel biraz temiz hava alalım." Remus kendini toparladı ve gülümsedi. Başını sallarken okuduğu kitabı masanın üstüne bırakıp, tablonun orada bekleyen arkadaşına yöneldi.

Sessiz adımlarla koridora çıktıklarında Sirius ne konuşuyor ne de ıslık çalıyordu. Oldukça sessizdi. Remus'un kaşları havaya kalktı. 'Bu çocuğa ne oldu böyle?' diye geçirdi içinden. "Sirius." 

Yakışıklı çocuk aynı şaşkınlıkla arkadaşına döndü. Yüzündeki ifade panikti. Hızla etrafına göz attı. Adının anılması da oldukça ürkütücüydü. Özellikle Remus'tan gelince daha da ürkünç. "Ne, biri-" 

Remus gözlerini devirdi. "Hayır Patiayak. Bir garipsin sen bu sabah?" Sirius rahatlayarak iç geçirdi ve ellerini cebine soktu. "Düşünüyorum." diye mırıldandı.

Kumral oğlanın dudaklarından bir kahkaha döküldü ve tüm koridorda çınladı. Sirius belli belirsiz gülümsedi. Bugün ona uymayacak şeyler yaptığının farkındaydı. Ancak Remus'u sesli güldürecek kadar garip davrandığını fark etmemişti. 

"Sen ve düşünmek öyle mi? Merlin!" Remus inanmayarak başını salladı. "Başımıza tezek bombası yağacak." Bu sefer Sirius'da arkadaşının kahkahalarına eşlik etti. 

Birlikte bahçeye açılan merdivenleri inerlerken Sirius konuştu. "Kuzenim olan dünyanın en zeki ama aynı şekilde en aptal insanını düşünüyorum. Hani şu adı Bellatrix olan." Remus'un dudaklarından bu sefer bir şaşkınlık nidası döküldü. Bu sefer kahkaha atan Sirius'tu. "Hadi ama Aylak! Riddle'ın ona ne ceza verdiğini bilmek istemediğini söyleme bana?"

Boynundaki kravatı biraz çekiştirdi. "Bende merak ediyorum ama ben asıl başka bir şeyi daha çok merak ediyorum." 

Sirius'un kaşları 'Neymiş o?' dercesine kalktı. "Aslında Bellatrix'i değil başkasını düşünüyorsun değil mi?" cevap gelmedi. "Alice. Ona dünden beri fazla takıldın."

Sirius, yeniden iç geçirdi. Duygular ve mantık konusunda Remus her zaman en iyileriydi. Onları bu konuda hemen çözebiliyordu. Bu da Çapulcuların işine geliyordu doğrusu. Onların beyni, kalbi Remus'tu.

"Takmak değil de sadece merak diyelim." omuz silkti. "O... çok garip. Ve farklı." bir an duraksadı. "Safkan takıntılı bir manyak ama adalet düşkünü. Ve kim? Gerçekten merak ediyorum bu kız kim? Remus bunu hepimiz bilmek istiyoruz. Ona bir bak. Tüm ölüm yiyenlere – ikisi de yüzünü buruşturdu- diz çöktürüyor. Ceza veriyor. Niye? Bunu yapmak zorunda değil hiç biri. Bu kız kim ki, hepsi Alice Riddle adını duyunca kabuğuna çekiliyor?"

Slytherin PrensesiWhere stories live. Discover now