27. Bölüm - Yolları Saran Buzullar

3.9K 204 170
                                    


4 Şubat 1978 - CUMARTESİ

Beyaz karlarla bambaşka bir görsel şov sunan Hogwarts arazisine çıkmadan önce yeşil beresini tekrar düzeltti Alice.

Cuma akşamı geç saatlere kadar Poppy ile çalışmış olmanın yorgunluğunu kemiklerine kadar hissediyordu ancak biraz ara vermeye gerçekten ihtiyacı vardı. Hava bu kadar soğukken, başka zaman olsa vazgeçerdi. Soğuğu çok sevdiği söylenemezdi çünkü. Ama bir Hogsmeade kaçamağı ona cazip geliyordu o an.

Daha doğrusu Sirius ile olan bir kaçamak cazipti.

Okul kapılarına yaklaştıklarında, uzun zaman sonra bir Hogsmeade gezisinde gergin değildi. Özellikle kapının yanında onu bekleyen Sirius'u görünce daha da büyük bir huzurla dolmuştu. Yüzüne bir gülümseme yayıldı.

"Sonra görüşürüz!" dedi arkadaşlarına yarım bir ağızla.

"Nereye?" dedi Walden çabucak. "Birlikte olacağız sanıyordum."

Alice durdu ve geriye döndü "Ağzımdan öyle bir şey çıkmadı." Kaşlarını çatmıştı.

"Sen ona aldırma." dedi Jane, Walden'ı dirseği ile dürterken. "Bizimle olmayacağınızı tahmin etmiştik zaten."

Alice başka bir şey söylemedi. Geriden gelen diğerleri onlara yetişip, başka sorular sormasın diye çabucak arkasını dönüp, çamurlaşmış kar tabasında yürürken Slytherinlileri düşünmemeye çalışıyordu.

Adrian ile konuşmuyordu. Buna ne o ne kendisini yanaşıyordu. Bella'nın git gide kendisine karşı artan bir nefreti ve sessiz öfkesi vardı. Jake'in ölümü için onu suçluyor olduğunu düşünüyordu ama sanmıyordu. Öyle olsa bunu daha önceden gösterirdi.

Her şeyin içinde Alice'de onlara öfkeliydi. Olan biten her şey unutulmuş değildi. Hiç bir zaman eskiye dönemeyeceklerdi.

Bütün bu gerilimin içinde eğlendikleri tek nokta diğerlerini cezalandırmalarıydı.

Rebecca Harris'in hala okulda yankılanan itiraflarından sonra Alice'in yeni hedefi Guadalupe Dillard'dan başkası değildi. Ama hayır ona sessizce yaklaşmayacaktı. Onun için daha etkili planları vardı.

"Bu ifaden beni korkutuyor." Sirius onu kolunun altına alırken sırıttı. "O güzel kafanın içinde neler dönüyor Prenses?"

"Görürsün." dedi Alice neşeyle. Ardından Lily'e sevecen bir selam verdi. James'i es geçti. Remus ile daha samimi selamlaşırken Peter'a merhaba demekle yetindi.

Bu altılı öğrenci kalabalığının azaldığı köy yolunda ilerlerken laf sokmalar ve şakalar havada uçuşuyordu.

Alice ve Sirius ikilisinin ilişkisi bir ayı geçmişken artık herkesin buna alışmış olduğunu düşünürdünüz. Ancak öyle değildi. Onlar yan yana geldikleri her an bütün bakışlar üstlerinde toplanıyordu. Ardından fısıltılar geliyordu.

Şimdi de farkı yoktu. İkili Hosgmeade'in girişine, Hogwarts öğrencileri ve köyde yaşayanların kalabalığına karıştıklarında yine bütün bakışları topluyorlardı.

"Bütün bu ilgiyi bizden çekip aldığınıza öyle mutluyum ki!" Lily güldü. "Buraya ilk gelişimiz bir kabus gibiydi!"

James sadece güldü ve onun kızıl saçlarına güzel öpücük bıraktı.

Bütün gıcıklığı, huysuzluğu, ukalalığı, düşünmeden hareket etmesi ve sevdiklerine karşı aşırı korumacı tavrıyla birlikte James muhteşem bir insandı. Öyle güzel seviyordu ki birilerini buna hayran olmamak elde değildi.

Slytherin PrensesiWhere stories live. Discover now