17. Bölüm Part 2 - Nefret Ettiğim Her Şey

5.7K 260 789
                                    

Sevgili Alice,

Hayatımda belirdiğin ve aklımda canlandığın gün 7 Kasım değildi. Ancak sana benim için özel ve güzel olan bir tarihi vermek istedim. Her ne kadar Sirius ile doğduğunuz ay aynı olsa bile, bunun sadece tesadüf olduğunu düşünmüyorum.

Sen hayatımda gördüğüm en güçlü kadınlardan birisin. Hep öyle kalmanı ve mutlu olmanı istiyorum. Başına ne gelirse gelsin, karşına ne yada kim çıkarsa çıksın. Asla kim olduğunu unutma ve dik dur, güzel kızım..

Seni üzdüğüm, kırdığım ve başına getirdiğim her şey için üzgünüm. Ama seni sevdiğimi ve benim için her zaman özel olacağını bil.

İyi ki doğdun Slytherin Prensesim. İyi ki doğdun Katherine Allison Riddle.

Sevgilerimle Mells.


Yazar Notu: Normalde ekim sonunda gelecek dediğim ama yayınlayamadığım, 7 Kasım için heveslendiğim ama yine türlü aksiliklerle koyamadığım hikayenin ikinci partı ile buradayım. Ne kadar ayın yedisinde yayınlayamasam da, Alice için ufak bir not yazmıştım onu paylaşmak istedim. Şimdi sizi bölümün kalanı ile baş başa bırakıyorum. Bölüm sonunda görüşürüz. İyi okumalar!




11 KASIM 1977 - CUMA


Ağır taş kapı, kendisinin varlığını algıladığında açıldı. İkisi konuşarak içeri girdiklerinde karşılaştıkları sessizliği beklemiyorlardı.

En azından Alice beklemiyordu.

Doğum günü partilerinde olduğu gibi tüm küçükler salondan kovalanmıştı. Hatta tuhaf bir şekilde, beşinci sınıflarda aralarında yoktu. Alice bir an için, babasının kim olduğunu açıkladığı zamanı anımsadı. Böyle az bir kalabalık vardı ve yine en son onlar gelmişti.

Oturma alanlarına inmeden iki basamaklı merdivenin başında durdu. Gözleri arkadaşlarının üstünde bir bir gezindi. Ona bakmaktan kaçınıyorlardı. Maskeleri kaymıştı birçoğunun, şimdi onları hare gibi saran endişeyi görüyordu.

Kalbi göğsünde olduğundan daha hızla çarptı. "Ne oldu?"

Bir cevap alamadı.

Endişesi hızlı yayılan bir zehir gibi hızla bedenine yayılırken aklından hızla olabilecek her şeyi geçiriyordu. Bir saldırı? Bir ölüm haberi? Gelen bir başka mektup? Bir başka emir? Olabilecek ve hatta olamayacak her şeyi düşündü ama net bir resim oluşmuyordu zihninde.

Daha yüksek bir sesle, "Ne oldu?!" diye sorusunu yineledi.

Lola sanki bütün gün suyun içinde kalmış gibi solgundu ve titriyordu. Jane onun elini sıkıca kavramıştı. Bella ayakta duruyordu ve ifadesini korumaya başaranların başında geliyordu.

Narcissa'nın gözlerindeki yaşları gördüğünde kafası daha da karıştı. Jayleen, sanki kaçıp fırlayacak gibi onun koluna sıkıca tutunmuştu. Esmer teni, en az Lola kadar solgundu. Clara ve Katherine, Onların yanına oturmuş ona bakmıyorlardı bile.

Jane, Lola'yı bırakıp ayağa kalktı. "Alice, biz" ve ona doğru adım attı ama sonra vazgeçip koltuğuna geri döndü.

Alice hiç bir şey anlamıyordu. Kızları duygusal karmaşalarında bırakıp, daha rahat çözebileceği erkeklere döndü.

Leonardo, ellerini birbirine sarmalamış ve dudaklarına bastırmıştı. Ağzından dökülecek şeyleri zaptediyor gibiydi. Mavi gözleri, Alice'e bir şeyler anlatmanın peşindeydi ama kız anlayamıyordu. İlk kez onu anlayamıyordu. Başını çevirdi ve onun yanında ayakta dikilen Rodolphus'a baktı.

Slytherin PrensesiWhere stories live. Discover now