29. Bölüm - Cennet(ten) Gönderilmiş Gibi

4.5K 203 156
                                    

13 Şubat 1978 - Pazartesi

Maçın yankıları okulda sürerken, klasik bir pazartesi günü geçirmişlerdi.

Alice'in, Dillard'a cezası ise Slytherin arasında bir başka popüler konuydu. Bella ve Jane, yapmış olacağını biliyorlardı ancak Walden ve Rodolphus'un hala şaşıran ifadesi bu kadar ileri gitmiş olamayacağını düşündükleri yönündeydi.

Arkadaşlarının düşüncelerini çok umursamıyordu. Yaptığı şeylerin hafif olduğunu söyleyen bir yanıda vardı ama onu da duymuyordu. Dillard ve Harris'e yaptıklarını düşünmemek onun işine geliyordu.

Aklında sadece yeni bir isim arıyordu. Jake'e olanların sorumlusu, onların hayatlarının gidişatını değiştiren kişilerden bir başkası.

Hırkasını biraz daha çekiştirdi dudaklarının arasından bir nefes bıraktı.

Gece nöbetlerini sevmiyordu ancak ona yalnız bir alan sağlıyor olması güzeldi. Yine de Filch'in huysuz bakışları ve uğursuz kedisini görmek hiç güzel değildi.

Birisi kolunu sıkıca kavrayıp onu çektiğinde Alice ne olduğunu anlayamamıştı. Sırtını taş duvara yaslı bulduğunda elini asasına götürdü ama güçlü el onu durdurdu.

"Sıkıldığını duydum sevgilim?"

"Sirius?" Alice derin bir nefes verip gevşedi. "Beni korkuttun, ahmak herif!"

Sirius'un yüzüne alaylı bir sırıtış yayıldı. "Slytherin Prensesi korkar mıydı sahiden?"

Alice göğsüne vurdu elini ama sorusunu yanıtsız bıraktı. "Ne işin var burada?"

"Kızıl, gece devriyesinin sende olduğunu söyleyince yalnız kalma istedim. Ne var bunda?"

Kız gözlerini devirdi ve kollarını göğsünde bağladı. "Senelerdir bunu yalnız yapıyorum zaten."

"Artık yalnız değilsin." Sirius onun perçemlerini geri iterken yumuşak bir şekilde mırıldanmıştı. Tüm alaycılığı buhar olup gitmişti.

Başını eğince, Alice gülümsedi ve ona uzandı. Sirius her zamanki narinliği ile onu öperken ellerini çözdü, boynuna doladı.

Neden onu sevdiğini bilmiyordu. Birisini sevmek için nedenleriniz olmazdı. Sadece severdiniz, hatalarına rağmen severdiniz.

Ama Alice, onda sevdiği şeylerden birinin ne olduğunu biliyordu. Huzuru. Onu öptüğünde, dokunduğunda, onu anımsadığında hissettiği huzuru. Sirius'un varlığının hayatına verdiği huzur.

Geri çekildiğinde yüzünde güzel bir gülümseme vardı.

Sirius bunu fark edince o da gülümsedi. "Neden gülüyorsun?" Parmağını yanağındaki gamzenin boşluğuna bastırdı.

"Her şeyin bu noktaya gelmiş olmasına sanırım."

Sirius'un kaşları havaya kalktı. "Bunun iyi bir şey olduğunu sanıyordum?"

Omuzlarını silkti. "Öyle zaten. Ama her seferinde şaşırıyorum aslında."

"Bir asi ve bir asil." Sirius'un sesi alaycılık doluydu ama onunla eğlendiği belliydi. Alice gözlerini devirdi.

"Bir Slytherin ve bir Gryffindor."

"Daha çok şey ile kendimizi özleştirebiliriz ama yapılacak daha güzel şeyler varken, vakit kaybetmeye ne gerek var." Sirius ona tekrar eğildi ancak Alice bu sefer öpmesine müsaade etmedi. Yanından sıyrılıp koridorda yürümeye başladı.

"Sirius, görev başındayım." Sirius'un homurdanmasını duymazdan geldi. "Ve şu an burada olmaman gerek!"

"Başka yalnız kalamıyoruz!" Sirius Black bazen gerçekten bir çocuk gibiydi. Alice dönüp ona baktığında dudak büzdüğünü gördü. İç geçirdi.

Slytherin PrensesiWhere stories live. Discover now