unus

5.7K 458 232
                                    

Luke, ruhlarla konuşulduğuna inanılan oyunlardan nefret ederdi. Bu onu korkutmaktan başka bir işe yaramıyordu. Dürüst olmak gerekirse onların gerçek olduğuna inanmıyordu, onu asıl korkutan şey arkadaşı Calum'dı. Paranormal şeyleri severdi ve ne zaman Luke'la ouija gibi şeyler denemeye kalkınca bunun gerçekten işe yarayacağını düşünürdü. Ama aynı zamanda Calum şaka yapmayı da severdi, ve ne zaman bir ruh çağırmaya çalışsalar Luke'u korkutmak için bir yol bulurdu. Şimdiyse, en iyi arkadaşının odasında yere oturmuş, önündeki kağıt parçası ve iki kaleme bakıyordu.

"Bunun nasıl çalışması gerekiyor demiştin?"

Calum gözlerini devirdi, "Sana bunu nasıl yapacağını yüz kez anlattım, sadece korkuyorsun... Şimdi onları bana ver."

Calum kalemleri ve kağıdı alıp yere, ikisinin arasına koydu. Sol üst köşeye ve sağ alt köşeye "Evet" yazdı. Sol alt ve sağ üste de "Hayır." Sonra da iki kalemi üstüste dengeli bir şekilde yerleştirdi.

Luke iç çekti. "Gerçekten bunu yapacak mıyız? Zaten işe yaramayacak."

"Oh, kes sesini ve kristalleri kağıdın etrafına yerleştir, ben gidip suyu getireceğim."

"Kristaller ve su olayı kurallarda bile yoktu." Luke arkadaşının istediğini yapmak için ayağa kalktı.

"Kristaller daha fazla ruh toplar, ve su da öyle gerizekalı. Burada uzman kim?"

"Uzman demekle internette saatlerce karanlık ruhlar hakkında araştırma yapan bir ineği kastediyorsan, evet sensin." Luke sırıttı ama Calum onu umursamadı.

Her şeyi hazırladıktan sonra Calum'ın odası hariç her yerdeki ışıkları kapattılar ve kağıt parçasının iki tarafına oturdular.

Calum boğazını temizledi. "Mikey Mikey, orada mısın?"

Hiçbir şey olmadı.

"Mikey Mikey, oynayabilir miyiz?"

Hala hiçbir şey yok.

İki soruyu da tekrarlamaya devam etti ama kalemler hala düzgün bir şekilde duruyordu.

"Denemek ister misin Luke?"

"Hayır." Daha çok hayatta olmaz.

"Hadi ama" Calum arkadaşını biraz cesaretlendirmeye çalıştı.

"Hayır dedim ya. Hadi aşağı inip Fifa oynayalım, zaten bunun işe yaramayacağını biliyordum."

"Tamam ama sadece bir kez denersen."

Luke cidden bazı nedenlerden dolayı denemek istemiyordu. Başından beri bundan korkuyordu ve tek kaçış yolu gerçek olmadığını düşünmekti. Ayrıca çok acıkmıştı ve hemen aşağı inip Calum'ın annesinin aldığı soğanlı cipsleri yemek istiyordu. Kafasıyla onayladı ve kağıda doğru eğildi.

"Mikey Mikey, oynayabilir miyiz? Hadi Calum şimdi gi-"

Oh.

Sadece şaşkınlıktan açılan gözleriyle "Evet." yazısını işaret eden kaleme bakıyorlardı. Luke ağlamamak ya da Calum'ın suratına yumruk atmamak için kendini zor tutuyordu.

Ne kadar da inekçe.

"Mikey Mikey, futbol takımım bu pazar maçı kazanacak mı?"

Evet.

Luke konuşamıyordu, daha sonra da korkudan titrediğini farketti. Dışarıda oynayan çocukları duyamıyordu, ya da sokaktan geçen arabaları, ya da komşusunun çaldığı jazz müziği. Tek duyduğu şey siyah saçlı çocuğun hayalete sorular sormasıydı.

"Ben de bir şey sormayı deneyebilir miyim?"

Calum gülümsedi ve Luke'a daha fazla alan bırakmak için kağıdın önünden çekildi. Luke karnında garip bir his hissetti ve sorusunu sordu.

"Ben üçüncü sınıftayken hamsterım gerçekten annemin söylediği gibi evden mi kaçtı?"

Hayır.

"Biliyordum... Annem her zaman hayvanlarımı besleme konusunda kötüydü..."

"Oh ve nasıl öldün? Hasta falan mıydın?"

"Luke! Hayalete kişisel sorular sorma! Neyin var senin böyle?!"

Luke'un başı dönmeye başladı ve etraftaki mumlar daha parlak yanmaya başladı. Kalemleri alıp fırlattı ve nefes nefese banyoya koştu.

"Luke ne sikim yaptın?!"

"Ne? En anlamlı şeyi yaptım! Ya hayalet bizi öldürseydi? Bana oldukça kızmış gibiydi!"

"Yapılacak en saçma şeyi yaptın, salak! Oyunu bitirmenin tek yolu "Miley Mikey, durabilir miyiz?" dedikten sonra kalemler "evet" gösterdiği zaman elvada demektir. Şimdi hayalet bize ölene kadar takip edecek. Neden her şeyi mahvetmek zorundasın?!"

"Tüm bunları nasıl bilebilirdim?! Ve hadi ama, buna inanmamalısın, bu oyunlar tamamen sahte, bu sadece senin yaptığın aptal bir şaka. Şeytanlar ya da onun gibi şeyler çağrılamaz."

Calum cevap vermek için ağzını açtı ama Luke ayağa kalkıp kristalleri (annesinin kolyelerini) topladı, ve başka bir şey söylemeden deri ceketini alıp merdivenlerden aşağı indi.

Evine giden yol bomboş görünüyordu, kulağına üç kere fısıldayan bir ses duydu, iki kere arkasına baktı ve kimse yoktu, ama bir kere daha birinin boynuna dokunduğuna yemin edebilirdi.

Luke yatağına uzandı ve aşırı hızlı atan kalbini umursamamaya çalışıp sarı saçlarını elleriyle dağıttı.

{I'm just translating. Owner is flyawayclifford , thank you so much for your permission!}

mikey mikey challenge //muke {türkçe}Where stories live. Discover now