octo

2.4K 363 133
                                    

Luke, Michael'ı neredeyse bir haftadır görmüyordu ve bu kafasını karıştırmıştı. Bazı günler sadece Michael'la arkadaş olmak istiyordu ama bazı günler ise ondan sonsuza dek kaçmak ve bir daha onu görmemek.

Luke asla Michael'la arkadaş falan olamazdı. Onun Luke'tan beslenmesi gerekiyordu ve rastgele gelen korkutucu anlar onu aşırı korkutuyor ve ağlamasına sebep oluyordu. Arkadaşlık buna benzemezdi.

Bu çok sinir bozucuydu.

Ama şu an emin olduğu tek şey vardı, o da Michael gittiğinden beri yalnız hissettiğiydi, ve bu oldukça garipti. Artık özgür olduğuna sevinmesi gerekmez miydi? Calum'u araması, tekrar birlikte takılmaya başlamaları ve mutlu olması gerekiyordu.

Ama mutlu değildi.

Saat akşam 9 gibiyi ve ailesi akşam yemeği için dışarı çıkmıştı ve sarışın çocuk da bilgisayarıyla uğraşmaktan sıkılmıştı, o yüzden boş odaya onun adını seslendi.

"Michael?"

Sessizlik.

Önceden de Michael'la iletişim kurmak için kullandığı kağıdı yere koydu ve üzerine iki kalem yerleştirdi.

"Mikey Mikey, orada mısın?" Kalem hareket etti ve cevabın üstünde durdu.

Evet.

"Benden uzak mı durmaya çalışıyorsun?"

Evet.

"Bunca zamandır evimde miydin?"

Evet.

"Bana sin-"

"Bu çok salakça."

Luke arkasını döndüğünde Michael'la yüzyüze geldi. Hayaletin hissettiği duyguları yüzünden okuyamıyordu. Üzgün ve sinirli gibiydi ama Luke yine de emin değildi ve ona gülümsedi.

"Michael!"

"Ne?"

"Neredeydin? Seni özledim." Dudaklarından dökülen kelimeleri engelleyememişti ve şimdi de yanakları kızarmış bir şekilde Michael'ın onu duymamış olması için dua ediyordu.

Gerçekten Michael'ı özlemiş miydi?

"Beni mi özledin?"

"Yani...evet. Seni özledim."

Michael o anda sadece istediği Luke'a sıkıca sarılıp onun yer yerini öp-

Ne?

"Michael?"

"Ne?" Oh doğru. "Ben de seni özledim Luke...senden kaçtığım için özür dilerim..."

"Evet onun hakkında...sana karşı yapmamam gereken bir şey mi yaptım?"

"Hayır sen sadece- Luke, benden nefret mi ediyorsun?"

"Hayır."

"Ama öyle demiştin. Benden nefret ediyorsun."

"Hayır be- oh, Michael ben ciddi değildim."

"Yani benden nefret etmiyorsun?"

"Asla etmeyeceğim."

"Yemin eder misin?"

"Yemin ediyorum."

Michael hafifçe gülümsedi ve tam arkasını dönüp etraftan kaybolmak üzereyken Luke'un kollarını onun beline dolayıp kafasını boynu ve omzunun arasına koymasıyla irkildi.

"Birazcık kal lütfen."

"Peki."

Birlikte Luke'un yatağına uzandılar, ve Luke'un kafası Michael'ın göğüsüne yaslanmış ve kolları beline dolanmış bir şekilde uyudular.

İkisinin kalpleri de göğüslerini delercesine hızlı ve gürültülü atıyordu.

Luke, derin nefesler alarak uykuya daldı.

Michael, o gece yaşıyormuş gibi hissetti.

mikey mikey challenge //muke {türkçe}Where stories live. Discover now