3.Bölüm

8.3K 567 65
                                    

Gözlerimi aralanmak üzereyken,
kapıdan o dünkü doktor girdi ve konuşmaya başladı.

"Nasılsınız Mehir hanım."

"İyi sayılırım.Acaba ne zaman taburcu olacağım."

"Allah izin verirse bugün inşAllah."

"Peki."

Yanıma gelerek kolundaki sargıyı açmaya başladı,canım gereğinden fazla yanmıştı.
İstemsiz olarak ağzımdan bir inilti fırladı.

"Ah çok özür dilerim.Niyetim canınızı yakmak değil di."

"Önemli değil."

Açmış olduğu bileğimi tekrardan sarıyordu ki bir tane hemşire gelip;

"Deniz Bey bir hasta geldi sizi soruyor,bi bakabilir misiniz?"

"Sen git sevda, ben geliyorum."

"Peki kolay gelsin"

Denizi düşünüyordum, "doktor bana ne düşünüyorsun öyle derin derin diye" sorduğunda ilk baş söylemekte kararsız kaldım ama sonra dayanamayip söyledim ve ağzımdan sadece DENİZ ismi çıktı.

Demek ki adı 'Deniz'

Gökyüzü'nun sonsuz rengi,
gökyüzünden yansıyan deniz rengi kadar saf ve masum olan bu insan' Deniz'

Öyle mi? çok güzel bir adı varmış.
Ben bunları düşünürken o bana geçmiş olsun diyerek yanımdan ayrılmıştı.

O ayrılır, ayrılmaz üzerimi bi gaflet sardı.

Düşüncelerle boğulacak gibiydim, içimdeki boşluk büyümeye başladı.
Bu boşluk sanki gün geçtikçe,
Beni içine biraz daha çekip,çıkmaza sokuyor gibiydi...

Ne yapacak yada nasıl yaşayacaktım...

Yorgun ruhumla bedenim bu hayata nasıl alışacakti...

Acıyla harman olmuş o duvarlara nasıl dayanacaktı...

Kalbimin acı dolu odalarını nasıl görmezden gelecetım...¿

O iğrenç rutubetli,soğuk duvarlara geri nasıl dönecektım hiç bilmiyordum...

Oradaki acı dolu iğrenç hayata nasıl dayanma gücünü nasıl kendimde bulacaktim...¿

Ah Doktor ah !
Niye yaşatın beni.
Niye tükenmiş benliğimin,bitmiş bedenimin yaşamasına izin verdin.
Ben bu düşüncelerle tavanla arkadaş olmuşken, kapı çalındı ' ' ' gir ' dememi bile beklemeden içeri, çok tatlı bir insan edasıyla beyaz gömlekli, gözlüklü bir doktor olduğunu düşündüğüm bayan içeri doğru girdi ve yanımda duran pembe renkli derileri sandalyeyi gıcır gıcır çekerek yanıma oturdu, elini bana uzatarak;

"Merhaba, Mehir hanım
Nasılsınız acaba."

"Iyim de siz kimsiniz aceba."

"Ben psikiyatris uzmanı
'Seher Kara' 
Deniz Bey sizinle konuşmamı rica etti.Biraz konuşabilirmiyiz"

Gözüme soktuğu elini sıkarak,konuşmaya başladım;

"Buraya kadar gelmişsınız Teşekkür ederim ama benim sizinle konuşacak bir şeyim olduğunu sanmıyorum.

Lütfen beni yanlız bırakırmisiniz."

"Peki Mehir hanım ama ne zaman ihtiyacınız olursa bana gelebilirsiniz."

Kafamı sallayarak onaylar gibi yaptım.
Doktor çıktıktan sonra,tekrardan tavanla bakışmaya başladım...ve tavana bakarken aklımda tek bir soru kalmıştı bu Doktor neden benle bu kadar uğraşıyordu...

Deniz' den

Ofisimde  oturmuş, intihar eden hastamin yanına gönderdiğim
Seher hanımı düşünüyordum.
Mehir hanımın neler anlattığını,hayatına kıyacak kadar neler yaşadığını çok merak ediyordum...

Kuran-ı kerimi bile içten okuyamamiştım.

Namaz kılarken bile aklımda o hastam vardı normalde hastalarımin özel hayatına hiç kurcalamaz yada karışmazdim ama bu hastamda farklı bir atmosfer vardı.

Ben bu düşüncelerime dalmış beynimi kemirirken kapım bi ahenk ile çalınmaya başladı.
İçeriye Seher Hanım girdi.
Içimi farklı bır heyecan sardı birazdan duyacaklarım,dönüm noktam olabilirdi.

"EsSelamin Aleykum Deniz Bey."

"VeAleykum Selam Seher Hanım.
Mehir hanımla ne konuştunuz acaba sorabilirmıyım."

"Konuşacak bir şeylerimiz olmadığını söyledi."

"Peki seher hanım."

Dedikten sonra tam oturduğu deri siyah koltuktan kalkıyorduki bana dönüp konuşmaya başladı, sesinde imalı bir tın vardı.Ve ortadaki resmiyeti kaldırmiştı.

"Bak ablacim sen bana annenin ve babanın emanetisin elimde büyüdün öyle değil mi ?"

Benden onay bekliyordu,kesinlikle öyleydi Seher abla aile dostumuzun en büyük kızıydı ve benden oldukça büyüktü,
Ayıp olmasın diye hemen cevap verdim.

"Kesinlikle öyle."

"Iyi o zaman açık konuşabiliriz."

"Zaten açık konuşuyoruz Seher abla."

"Bak Deniz sen benim ikinci oğlumsun ve Anneler oğullarıdan bir şeyler saklamaz."

"Bak Seher ablacığım,ortada ne saklanacak bir şey nede anlatacak bir olay var."

"Bak bana Deniz anlimda salak falan mi yazıyor ben 6 yıl okuyup psikiyatris olmuş kadınımi beni yeme.O hastayla neden bu kadar yakından ilgileniyorsun,dökül bakalım."

Kaşlarım istemez olarak çatlıdı ve elim ayağım titremeye başladı sakin olmam gerektiğinin farkındaydım ama bu ima ettiği şey iğrenç ve aşağılık hissetmeme neden olmuştu.

"Seher abla senin ağzından çıkanı kulağın duyuyormu ben Allaha verdiğim sözü tutmayacak kadar düşmedim.sadace yardıma muhtaç birine yardım etmek istedim odamdan çıkarmısın lütfen çok sinirlendim kalbini kırmak istemiyorum."

Galiba sesim fazla çıkmıştı çünkü Seher abla bir şey demeden çıkıp gitmişti.
Allahım bu düşünceleri düşünmesin sağlayan Şeytanın şerinden koru(Amin).
Sandalayeme yaslanarak düşünmeye başladım, yardıma muhtaç bir insana bu aciz kuluna nasıl yardım edebilirim yarabbim.Bana yardım et yoksa kafayı yemek üzereyim bir çıkış yolu göster.
Tam bu düşüncelerle savaşırken gözüm saat'e kaydı Allahımın huzuruna, huzura geç kalıyordum.
Kalbime hançer gibi bir ok saplandı sanki.yerimdem sıçrar misali koşarak abdest almaya gittim.
¤¤¤¤
Seccademi yere sererek,Allahımın huzuruna çıkmaya hazır hale gelmiştim, her zaman olduğu gibi aşkın huzurunda kalbim göğüs kafası dar geliyor gibi atmaya başladı.tekbir alarak sübhanekeyi okumaya başladım arkasından hiç vakti kaybetmeden Eüzü-Besmele çekerek sanki en güzel dualardan daha güzel olan,anlamı kalbe işleyen Fatiha süresını okudum.
Allahın huzurda olmak farklı bir atmosfere adım atmak gibiydi.
Hemen arkasında bir süre okuyarak Rüku'ya vardım
Allahım sana şükürler olsuum beni bu huzurdan mahrum bırakmadigin için doğrultuktan sonra, Allahın huzurunda secde etmeye gelmiştim işte,Allahım bu ne büyük rahatlama, bu ne büyük huzur, bu ne büyük sevinç ağlamaktan helak olmuş bir şekilde kalkarak tekrardan huzurun,sonsuz aşkın önünde eğildım.
Bu huzurun hiç bitmesin istiyordum,ama bitmişti
Ben biliyordum Mü'minler ancak Allah anıldığı zaman kalpleri ürperirdi.'

¤¤¤¤

En Güzel İmtihanimsin .Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin