17- Mama

131 45 4
                                    



Tik, tok. Tik, tok.

Cennetten daha büyük bir hediyedir adalet. Ulaşılamaz olandır. Bulunamayacak olan. İşte o yüzden insanlık hep ona ulaştığını sanır.

Adalet tarafsızlıktır. Ama adaletin kendisi bir taraf değil midir zaten?

Tik, tok. Tik, tok.

Adaleti arayanlar karşılarında gerçeği buldular. Gerçek sırıtıyordu, bir kişiyi daha bilince ulaştırdığı için. Mahsurluğunun. Ve o kişi gerçeği gördüğünde aslında kişi olmadığını anladı. Ve o varlık gerçeği gördüğünde varlığının ne kadar bağımlı olduğunu anladı. Ve o, sadece o kaldı. Küçük, bağımlı, değersiz bir o.

Tik, tok. Tik, tok.

Ve o, kendisini kişi sananlar arasında tek kaldı. Onlara bağırmaya çalıştı önce, ama sesi çok yukarıdan geliyordu artık, kimse duymadı, aslında olmayan değerleri hakkında şişinmeye ve büyüklenmeye başladılar. Çok şişinenler patladı, geriye tozları kaldı. Ve bu tozlardan sağlıksız, ruhunda çürümüş çiçekler çıktı. Bu çiçekler olmayan değerleri hakkında şişindiler.

İnsanoğlu gözlerinin önündekini göremedi. Bundan ders alamadı. Adaleti arayanlar gerçeği buldu. Gerçeği bulanlar belki patlamadı; ama onlar gerçeğe ulaştıklarında ölmüşlerdi zaten. Yaratan izin vermemişti. Yedi kat yukarısından bağırsalar da ermişler endişeyle, duyulmadılar.

Tik, tok. Tik, tok.

Adaleti arayarak en büyük günahı işlemişlerdi. Gerçekle ödüllendirilerek en büyük cezayı almışlardı.

Ceza ve ödülü nasıl tanımlarsınız? Bir paranın iki ucudur ceza ve ödül. Biri acıyla, diğeri pembeyle eğitir sizi, ama amaçları ortaktır; taraflı adaletlerini yerine getirmek. Ne kadar da acı, kimse tarafsız adaleti gerçekleştiremiyorken taraflı adaletle hak sahibi olanlar sonuna kadar savunuyor davalarını.

Ve savunduklarının yanlış olduğunun bile farkında değiller. İşte bu onları daha tehlikeli yapıyor.

Tik, tok. Tik, tok.

Zaman akıyor.

Tik, tok. Tik, tok.

Asil kanla birlikte.

Tik, tok. Tik, tok.

Yıkanıyor.

Tik, tok. Tik, tok.

Beyinler ve kalpler.

-

Anneciğim, sana kötü haberlerim var. Bu haberleri vermeyi hiçbir zaman istemedim, çünkü gözlerinden bir damla bile yaş akmasını istemiyorum; akan her damla sana ihanetimin izidir çünkü, seni üzdüğüm veya üzmelerine izin verdiğim için. Bu cümleleri yazmak istemezdim inan bana, bu mektubu yazmamın tek nedeni senin iyi olmanı istememem, olamayacağını bilsem bile. Lütfen bana sorular sorma anneciğim, beni bulmaya çalışma, ağlama da, senin ağlamanı istemiyorum.

Anneciğim, hepimiz yalanlarla doluyuz. Dünya böyle yetiştirmiş bizi, daha iyi olamıyoruz. Yönettiğimizi sanıyoruz, ama anneciğim, biz o kadar küçük ve aşağıyız ki aslında, sinekler içiniz. Bunların hiçbirini yapmamı istemezdin, biliyorum. Böyle biri olmamı, bu lanet olası silahla yaptıklarım benim de kalbimi yakıyor. Ama gerekliydi, ama yapmalıydım. Öyle bir durumdayım ki şu an, cehennem bile o kadar kötü değil, ölmüş bedenlerin kokusu dışında anneciğim, o kokuyu yeniden duymamak için neler yapardım bir bilsen.

Anneciğim, sana kötü haberlerim var. Yazamıyorum bile baksana, yüreğim el vermiyor. Biliyorum, seni bırakmayabilirdim. Biliyorum, daha iyi bir evlat olabilirdim. Biliyorum, evde duran normal bir kadın olabilirdim. Olamadım. Her şeyi değiştirme şansım olsa bile olmazdım. Ama ağlamanı istemiyorum anne, ihanetimi yüzüme çarpmana dayanamam. Yalvarırım, yapma. Biliyorum, kazanırsam bu son zaferi, oturduğum koltukta kalmayı başarabilir, başlatabilirsem devrimi, görmek istemeyeceksin beni. Geri dönsem de görmek istemeyeceksin. Haklısın, anneciğim. Bunu kabul etmekte zorlansam da haklısın. Haklısın.

Anneciğim, sana kötü haberlerim var. Anneciğim, hepimiz cehenneme gidiyoruz.*

-

"Emin misiniz?"

"Evet."

"Kaydedilmiştir. No-37." Yankı sırayla tanıdıklarının isimlerini ve rütbelerini söylüyor ve yanındaki adamın sisteme kaydetmesini bekliyordu. Kaydettikten sonra, sıradakine yürüdü. Adamın yapılı vücudunu ve sert, kararlı yüzünü inceledi.

"Tanımıyorum." dedi sakince. "Ama asker gibi gözüküyor."

"Tahmini asker tanısı mı koydunuz?"

"Evet."

"Emin misiniz?"

"Evet."

"Kaydedilmiştir. Göreviniz sona erdi. Tanılamanız için teşekkürler. Ama Komutan'ın sizden son bir isteği daha var." Yankı yüzüne kan bastığını hissetti. Adam ona bir kağıt, bir de kalem uzattı.

"Buraya tanıdığınız tüm Alean-dışı insanları yazmanızı istiyoruz. Sizin bu küçük desteğiniz nedeniyle zarar görmeyeceklerini temin edebiliriz. Yardımınız için size minnettarız." Yankı kağıda baktığında, altına karalanmış birkaç kelimeyi gördü.

Umutları boşa çıkmayacak.

Ve bayıldı.

Gözlerini açtığında köşeye dayanmış küçük bir masaya oturtulmuştu; önünde o kağıt, kalem ve su duruyordu. Titreyen ellerle aldı suyu, ağzına dayadı, içmeye çalışırken büyük bir kısmını üzerine döktü. Karşısında oturan beyaz yelekli ise hiç tepki vermemiş, keskin gözlerle onu izlemekteydi.

"Bir hastalığınız mı var, bay Dear?"

"Yok, ben sadece..." Yankı yüzünü buruşturdu.

"Siz sadece?"

"Zorlama çocuğu Dunworthy." dedi bir yerlerden çıkmış olan kadın beyaz yelekli. "Burası kokuyor." Kadın gülümsedi.

Adının/soyadının Dunworthy olduğunu öğrendiği adam her ne kadar başını huysuzca sallayıp kokuyu kendisinin de almasına rağmen bayılmadığına dair bir şeyler mırıldansa da Yankı'ya bir soru daha sormadı.

"Yazacak mısınız, Bay Dear?" Odaya ilk girdiğinden beri ağzından zorla çıkan saygı ifadelerini üstüne basa basa söylemişti. Yankı başını salladı ve kalemi kağıda bastırdı. Harflerin nasıl yazılacağını kısa bir süreliğine hatırlayamayarak kaşlarını çatsa da sonrasında normale döndü.

"Arkadaşlarınızı ele vermek istemiyor musunuz?" diye sordu Dunworthy, kadın ona sert bir bakış attı.

"Arkadaşlarınız da en doğru sonucu bulabilmemiz için tanılama yapmak üzere buraya çağırılacak ve en sonunda sizin gibi serbest bırakılacaklar. Bir zarar vermeyeceğimize emin olabilirsiniz. Komutan'ın emri."

Komutan'ın emri.. Bu iki kelime her şeyi çözümlüyor gibiydi; dediklerinin doğruluğunu garantiliyor, önemli bir şey olduğunun altını çiziyor, kutsallaştırıyor.

Yankı yavaşça tanıdığı genufidleri yazmaya başladı. Kağıdı geri uzatıp evine gönderildiğinde rahatlamıştı. Ama Komutan Yankı'nın listesini okurken hiç değildi.

...Tina Woolf, Adam Oackwood, Hailey Shin, Finn Bearly, Amber Choan.



*My Chemical Romance- Mama şarkısından esinlenilmiş ve sözleri kullanılmıştır.

24.12.14Where stories live. Discover now