Bölüm 4

2.2K 172 61
                                    

İğrenç bir sabaha uyanmıştım.

Oysa ki gece yorganımın altında tir tir titrerken uyanmamayı diliyordum. Ama birkez daha uyanıp hiç istemediğim bu hayatı yaşamak için savunmasız bir şekilde ortada bırakılmıştım.

Nefret ediyordum. Her şeyden bazen herkesten nefret ediyordum. Çünkü ben bu yaşamı hak edecek hiçbir şey yapmamıştım. Yere düşen ekmek kırıntılarını öpüp kuşlar yesin diye yüksek bir yere koymak dışında.

Küçükken masalların hep mutlu sonla biteceğini bildiğimden hikayenin başlangıcı hüzünlü olsada 'nasıl olsa sonu mutlu bitecek' diye kendimi avutup o hikayeyi büyük bir keyifle dinlerdim. Fakat kendi hikayemin nasıl biteceğini bilmiyordum ve bu yüzden korkuyordum. Sadist beni korkutuyordu. Her an herhangi bir yerden çıkıp boğazıma yapışma ihtimalini düşününce bir çocuğun kaldırıma düşürdüğü dondurma parçası gibi eriyordum.

Yurttan çıkıp okula doğru yürümeye başladığım da soğumaya başlamış havanın ferahlatıcı hissini içime çektim. Bu düşünceler sonunda beni delirtecekti. Belki soğuk beynimi dondururdu da şu insanlara has olan düşünme eylemini bir daha gerçekleştirmek zorunda kalmazdım.

Yurdun bahçesinde epeyce ilerlediğim de az önce içime çektiğim soğuk bu kez beni üşütmeye başlamıştı. Montuma iyice sarınıp koltuk altıma yerleştirdiğim kitabın sıkılığını kontrol ettikten sonra yüzümü montumun yakaları arasına saklayarak varmak üzere olduğum okula doğru bir iki hızlı adım daha attım. Ne yaparsam yapayım şu takip ediliyormuşum hissinden bir türlü arınamıyordum. Bütün o ilaçlar ya da terapilerde hiçbir işe yaramıyordu zaten.

Sesli birkaç nefes alıp hızlı bir adım daha attım. Okulun merdivenlerine vuran ayaz bile bana karşıydı. Yerlerin buz tutması sebebi ile adım dahi atamazken merdivenleri tırmanmak oldukça zor olmuştu. Ve lanet okulumun lanet merdivenlerinde bir koruma bile yoktu. Zorlukla yukarı doğru tırmanmaya devam ederken şansımın her zaman ki gülmemezliği nedeniyle tam düşmek üzereyken bir el tarafından tutulup son anda düşmekten kurtulmuştum.

Üzerimi düzeltip, yere düşen kitabımı aldıktan sonra teşekkür etmek için doğrulduğumda bana gülümseyen yüzü görüp ikinci bir şok daha yaşamıştım. Sehun hiçbir şey olmamış gibi gülümseyip omzumu patpatlarken başımı omuzumun üzerinde ki ele çevirip sert bakışlarımı kattığım mırıltı şeklinde bir teşekkür ettim. Gülümsemesi aniden solmuştu.

"Hayatını kurtaran insanlara böyle teşekkür etmemelisin Kyungsoo. Bir daha ki sefere yanında olmaya bilirim. Hoş bu saatte okula niye geldin onu da anlamıyorum. görüyorsun ya okulda in cin top oynuyor. Ve tuhaf bir şekilde sende resmen başıma bela açmak için geldim dercesine okula geliyorsun."

Elini omuzumdan çekip zorlukla dar pantolonunun cebine koyarak geri çekildi. Şu çocuğun yüzünde ki şu aptal gülümsemeden nefret ediyordum.

"Teşekkür ederim ve hoşçakal Sehun."
Hiç istifimi bozmadan sakin bir sesle teşekkür ettikten sonra arkamı dönüp okul kapısından içeri girdim. Ardımdan şaşkın şaşkın bakıp söylendiğine emindim. Fakat bilirsiniz kötü bir huyum vardı ki birinden ilk görüşte hoşlanmazsam ondan ömür boyu nefret edebilirdim. Sehun da o birilerinin içinde yer alıyordu işte.

Okul koridorunda ilerlerken tuhaf bir şekilde benim adım seslerimden başka bir ses yoktu. Kendimi Amerikan filmlerinde bulunan 'hey orada kimse var mı?' Diye seslenip aynı zamanda etrafına korku dolu bakışlar atan o kızlardan biri gibi hissetmiştim. Okula ne diye bu kadar erken saatte geldiğimi bilmiyordum ve içimde yine sıçtığıma dair korkunç bir his vardı.

Soğuk kanlılığımı korumaya çalışarak metalik dolapların olduğu yöne doğru yürümeye başladım. Kitabımı göğsüme yapıştırmış etrafıma korku dolu bakışlar atmaya başlamıştım. Keşke Sehun'a biraz daha nazik davranıp onunda yanımda gelmesini sağlasaydım. Fakat Sehun'a nazik davranma fikri bu okulda yanlız olacağım fikrinden daha korkutucu geliyordu. Sonuçta birkaç dakika içinde bu okula birileri gelecekti ve bende bu saçma sapan kuruntudan kurtulacaktım.

SADİST(KaiSoo)Where stories live. Discover now