Bölüm 5

2.2K 157 208
                                    

Jilet karnımı kesip orada derin yarıklar bırakırken aşağı doğru inen kan izleri yüzünden haykırarak ağlamaya başlamıştım. Canım yanıyordu. Yer yer nefessiz kalıyordum. Fakat bu durum sadisti üzmekten daha çok hoşuna gidiyor gibi görünüyordu. Yüzünü gölgeleyen maskenin altında bana çevirdiği sinsi gözlerini gözlerime kenetlediği an gözlerime bulaşan tanıdık koyu kahve gözler fazla sıcaktı. Bu gözleri daha önce gördüğüme emindim oysa ki fakat dilimin ucunda ki bir cümle gibi hatırlamakta ve söylemekte zorlanıyordum.

Parmakları kan izlerimi takip edip kasıklarıma doğru yol alırken elleri en sonunda testislerimin altında biriken kan ile buluşmuştu. Evet çıplaktım. Lakin bu çıplaklıktan utandığım söylenemezdi. Çünkü şu an için duyduğum acıdan başka hiçbir şeyi düşünemiyordum.

"Çok güzelsin Kyungsoo. Aklımı alacak kadar güzelsin." Elleri kasıklarım da gezinmeye devam ederken dudakları kulaklarıma değdi. Fısıltısı boynumda gıdıklanmaya neden olurken elimde olmadan tuhaf bir farkındalıkla gülmeye başladım. Sanki az önce ağlayan ben değilmişim gibi.

Bu halim sadisti bile şaşırtırken aniden eli yüzünde ki maskeye gitti. Heyecandan nefesim kesilmiş gülümsemem yerini soluk soluk bir bekleyişe bırakmıştı. Maske yüzünden ufak ufak sıyrılırken ortaya çıkan esmer tenin nefes kesici güzelliği ve tanıdıklığı ile birkez daha gülmeye başladım.

Çıldırmış gibiydim.

O aptal gülümsemeyi dudaklarımdan bir türlü silemiyordum. Kai karşımda duruyordu. Üstelik parmaklarından yün halıya damlayan kan benim kanımdı. O kan ellerinden akıp yün halının ortasında kırmızı lekeler bırakırken tişörtünü çıkarıp herhangi bir yere atarak üzerime doğru gelmeye başladı. Bütün tedirginliğim, şaşkınlığım, korkularım yok olup yerini apayrı bir heyecana bırakmıştı. İçten içe sadist olduğunu bildiğim adama karşı içimde kaynar sular kaynamaya başlamıştı.

Canımı yakabilirdi. Hatta beni öldürebilirdi de fakat hayatımda ilk defa bir yanlışın bu kadar doğru olduğunu hissediyordum.

"Güzel günler gelecek Kyungsoo. Önce canın acıyacak ama sonrasında güzel günler gelecek."

****

Gördüğüm kabustan kan ter içinde uyandığımda elim hemen baş ucumda duran su dolu bardağa gitmişti. Nefes alıp almadığımın farkında değildim.

Oda da tek bir ışık huznesi dahi yoktu. Başımı yan tarafa çevirdiğim de Kai'yi de yatağın da bulamamıştım.
Işığı açmak için ayaklandığım sırada dönen başımdan dolayı sarsak bir adım atıp elimi duvara yaslamıştım. Endişeli bakan bir çift koyu kahverengi göz, gözlerimi bulduğunda yutkunup bir adım geri çıktım. Ne diyeceğimi ne söyleyeceğimi şaşırmıştım. O gözlerime böyle bakarken her şey o kadar zordu ki. Üstelik çok korkuyordum.

"İyi misin?" Gözleri endişeden biraz daha açılıp eli bana destek olmak istercesine yanağımın üstünde gezinirken, geriye doğru hızlı bir adım daha atıp ondan uzaklaştım. "Bazen ne düşünüyorum biliyor musun? Bence sen beni takip ediyorsun. Her anımda yanımda olmanı başka türlü açıklayamıyorum çünkü."

"Bence kelimelerine biraz daha dikkat etmelisin Kyungsoo. Çünkü gelecekte söylediğin bu şeyler için pişman olabilirsin."

"Beni tehdit mi ediyorsun?" Gözlerim şaşkınlıkla açılıp farkında olmadan ona doğru yürüdüğümde o da bir adım atıp tam dibimde durmuştu. "Tehdit değil, yanlızca bir uyarı." Sesi fısıltı şeklinde çıkıp çıplak duvarların ardında yok olmuştu. Göğüslerimiz birbirine değiyor, kokusu genzimi yakıyordu. Çekiciydi. Hatta ve hatta fazla çekiciydi.

"Çok fazla gizemlisin ve bu beni senin hakkında yanlış şeyler düşünmeye itiyor." Dediğim de insanı çıldırtacak derece de seksi bir gülümseme gösterdi. Anın büyüsüne kapılmamak için kendimi zor tutuyordum. Beni ona doğru iten bir şey vardı ki her an dudaklarına yapışabilirdim.

SADİST(KaiSoo)Where stories live. Discover now