Bölüm 20

977 82 116
                                    

Şöyle bir düşününce, lanetli olmalıydım.

Başka bir açıklamam ya da savunmam yok...

Tek düşünebildiğim lanetli olma ihtimalimdi. Annem eski kocasını bıraktığında adam, çok ah etmiş olmalıydı. İnanın bu durumda olmamı açıklayacak tek mantıklı durum bu.

Kai, Chanyeol'ün bileklerine kelepçeleri sararken böyle düşünüyordum, kesinlikle lanetli olmalıydım. Chanyeol benim arkadaşımdı. Bugüne kadar öyle zannediyordum. Her arkadaşlıkta üç beş küçük kavga olurdu. Bizim aramızda ki kavga da elbet birgün bitecekti. Lakin bu neyin kavgasıydı? Eğer bana bunu yapan Chanyeol'se, neyin kavgasını ediyordu?

Chanyeol'un hayatımı mahvetmek için ne gibi sebepleri olabilir ki? Ya da bir sebebi var mı? Tek istediği kanımı akıtmak mıydı?

Ya da tüm bunları yapan gerçekten Chanyeol müydü?

Zihnimi esir alan düşünceleri başa sarıp sarıp aynı soruları soruyorum kendime.  Böyle bir ihtimalin varlığını bile reddediyorum. Chanyeol'un bana ya da Luhan'a ya da ölen onca insana karşı bu denli acımasız olabilme ihtimalini kanımın son damlasına kadar reddediyorum.

Park Chanyeol, benim arkadaşım, benim dostum. Canı gönülden inanıyorum Park Chanyeol bu kadar kötü bir adam olamaz.

"Chanyeol. Yalvarırım bırakın onu. Onun hiçbir suçu yok." Baekhyun ağlayarak Chanyeol'un önünde durduğunda Kai kelepçelerı sıkıştırıp Chanyeol'ü sırtından itti. Daha sonra Baekhyun'u işaret edip Sehun'a döndü. "Onu da alalım Sehun."

Şaşkınlıkla Kai'ye bakarken dolan gözlerim çoktan boşalmaya başlamıştı bile. "Kai o, dediğin kişi Baekhyun."

"Az önce itiraf eden kişi de Chanyeol'dü Kyungsoo. Kabul et artık. Çoğu zaman insanın başına gelen en büyük kötülük en yakınındakilerden gelir." Kai gözlerimin içine bakıp Chanyeol'un başını sert bir şekilde aşağı ittikten sonra onu polis arabasının içine, tıpkı bir çöp gibi itti. Aynı şeyi Sehun'da Baekhyun için yapmıştı.

Luhan'ın hıçkırıkları ardım sıra yayılırken giden polis arabalarının arkasından dizlerimin üstüne beton yola çöktüm. Artık takadim kalmamıştı. Tüm bunları kaldırabilecek bünyeye sahip bir adam değildim. Taşıdığım yük çoktan haddini aşmıştı. Boğazıma kadar çamura batmıştım.

"B-ben" dedi arkamda ki Luhan. Ağlamaktan cümlesinin devamını getiremiyordu. Ona dönüp her şeyin sona erdiğini söylemek istedim. Fakat şu an ondan çok daha kötü durumdaydım. "Ben inanıyorum Kyungsoo. Hatırlarsana sadist seni kaçırdığında uzun boyu, dikkatini çekmedi mi?" Luhan'ın sesiyle birlikte kötü anılar bir bir zihnime hücum etti.

En son ki seferinde sadistin beni duvarın dibine sıkıştırması geldi aklıma. Göğsünün altına ancak ulaşabiliyordum. Yanında küçücük kalmıştım. Yine de bu mantıklı mıydı? Sırf boyu uzun diye Chanyeol'e bunu nasıl yakıştırırdım.

"Bahsettiğimiz kişi Chanyeol, Luhan."

"Sehun uzun zamandır Kai'nin Chanyeol'den şüphelendiğini söyledi. Birkaç kanıtıda varmış hatta. Üstelik son zamanlarda sana fazla takıktı. Farkındasın sanıyordum. Bu konuyla ilgili Baekhyun sürekli dert yanıyordu bana. Aralarının senin yüzünden açıldığını söyledi hatta." Duyduğum sözler vücudumda ikinci bir şok etkisi yaratmıştı. Gün geçmiyordu ki daha büyük bir sorunla baş başa kalmayayım. Dediğim gibi lanetliyim ben. Başka bir açıklamam yok.

Olamaz.

Güç bela ayağı kalkıp arkamda duran Luhan'a döndüm titrekçe. Nefeslerim bugün bir kez daha sekteye uğramıştı. Acımasızcaydı. Bütün bu olanların hiç acıması yoktu.

SADİST(KaiSoo)Where stories live. Discover now