Bölüm 24 Final

1.5K 94 81
                                    

Bölüm şarkısı: Beyonce crazy in love

▪▪▪

Sabaha onun koynunda gözlerimi açmak...

Nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Kelimelerim, cümlelerim, paragraflarım yetersiz. Bu konu hakkında ciltler dolusu kitap yazabilirim hatta.

İlk defa uyurken izleme imkanı buluyorum onu. Yurtta her zaman benden önce uyanmayı gelenek haline getirmişti. Ya da hiç uyumuyordu bilmiyorum. O zamanlar tedirgin ve korku dolu zamanlardı. Hatırlamak dahi tüylerimin diken diken olması için yeterli.

O günün üzerinden üç ay geçti. Dile kolay, koskoca üç ay.

Bu sırada sadist, polis gözetiminde bir tımarhaneye tıkıldı. Adını bile anmak istemiyorum. Luhan'dan duyduğuma göre tek başına bir hücrede tutuluyordu. Kai, onun adının evimizde geçmesini yasakladı. Bu yüzden o günden beri onun hakkında konuşmuyoruz. Bazen merakıma yenik düştüğümde Luhan ve Baekhyun bir iki şey çıtlatıyor kulağıma, o kadar.

'Evimiz' derken? Evet artık Kai ile aynı evde yaşıyoruz.

Bende çok şey değişti. Mesela Kai ile birlikte bir evimiz, süpürgemiz, çamaşır makinamız ve daha bir çok eşyamız var. Kulağa komik gelsede her kelimenin sonuna 'miz-mız' ekini koyamadan edemiyorum. Kai ile birlikte yaşamak ve onunla birlikte bir şeylere sahip olmak önceden hayal bile değildi benim için. Ama şimdi gerçekten cennette gibiydim.

Dünya, bir anda benim için toz pembe bir renge bürünüp hayallerimi yaşayabileceğim bir yer haline gelmişti. Gerçi ben halen daha bunun gerçek olduğuna inanabilmiş değilim. Ama olsun. Kai yanımda ya her şey bir şekilde çözümünü buluyor.

Eh nihayet hepimizin okulu bitti ve ben Kai'nin stajyeri olarak işe başladım. Komik değil mi? Oysa ki önceden bir geleceğim olacağına ihtimal bile vermiyordum. Şimdi bir çalışma masam, masamın üzerinde Kai ile ikimize ait bir fotoğraf bile var. Ve inanın bu konuda çok yol kat ettim. Eminim bana hak verirsiniz, Kai mükemmel bir eğitici.

Bunun yanında henüz çözüm bulunmamış problemlerimizde yok değil. Bunu söylerken çok utanıyorum ama halen daha tam anlamıyla birbirimize ait değiliz. O anlamda, anlarsınız işte...

Birbirimize her yaklaştığımızda birden bire bir histeri ve titreme krizi sarıyor vücudumu. Psikologla birlikte epey yol kat etsekte yakınlaşmaya çalıştığımız tüm o anlarda Kai daha tişörtümü çıkarmadan ben tekrar bir kriz içine sürükleniyorum. Belli etmesede üzülüyor biliyorum.

Psikoloğum, ne kadar çabalarsa çabalasın bu işin ancak benim kafamda bitebileceğini söyledi. Kai'yi gerçek anlamda hissetmek isteyip istemediğimi sordu birde.

Kai'yi hissetmek istiyor muyum? diye sordum bende her seferinde kendime. Ve cevabım her seferinde 'evet istiyorum' oluyordu. Fakat bir yerlerde eksik ya da fazla olan bir şey vardı. Ve ben ne olduğunu bir türlü çözemiyordum.

"K-Kyungsoo" dedi bir ses. Sırtım yatağımızın başlığına dayalıydı. Gözlerim, karşı duvarda kaybolmuştu. Sese dönmek istesemde bir an bunu yapamadım. "Kyungsoo, hey sorun ne?" Kai başımı kendine doğru çevirdiğinde gözlerimi nihayet duvardan ayırabilmiştim. "Özür dilerim dalmışım" diye mırıldandım. Bariz bir şekilde rahatlamıştı.

"Bir şey oldu sandım" dedi yatak örtüsünü açıp içinden çıktığı sıra. "İyiyim benim için artık endişelenmene gerek yok." Aynı şekilde yataktan çıkıp, sırtı bana dönük bir şekilde duran adama arkadan sarıldım. Tişörtünü çıkardığı için çıplaktı ve henüz yatağın sıcaklığı vardı bedeninde.

"Bugün seni bir yere götürmek istiyorum" dedi. Aynı zamanda aynaya yansıyan görüntümüze bakıyordu. "Nereye" dedim meraklı bir tonda. Gülümseyip başını iki yana salladı. "Gidince görürsün."

SADİST(KaiSoo)Where stories live. Discover now