Bölüm 6

1.8K 153 136
                                    


"Arka bahçede seni bekliyorum ve inan bana bekletilmekten hiç hoşlanmam Kyungsoo."

Sadist...

Okuduğum mesajla birlikte elim ayağım titremeye vücudum zangır zangır olmaya başlamıştı. İnanamıyordum. Onun bu kadar yakınımda olduğuna inanamıyordum. Telefon numaramı bilecek kadar, istediği an mesaj atabilecek kadar yakınımda olduğuna inanamıyordum. Ya da biriyle bana not gönderecek kadar yakınımda olduğuna inanamıyorum. Lakin öyleydi işte. Yakınımda hatta burnumun dibindeydi. Sadist her an benim yanımdaydı. Benimleydi.

Sonunda ayağı kalkabildiğimde bir kez daha sınıfta yanlız kalmış olduğumu fark etmiştim. Bir kez daha korku içinde ve yanlız.

Salına salına tıpkı bir ruh gibi boş koridorda ilerlerken bütün okların açık hedefiydim. Fakat bu kez değil. Bir kez daha yenilmeyecektim sadiste. Bir kez daha onun kölesi olmayacaktım. İhtiyacım olan yanlızca biraz cesaretti. Ve adını bir kez daha kullanmaktan çekindiğim o duygunun bende mevcut olmamasına rağmen hayatımı karartmaya çalışan bu adamın kim olduğunu bulmak zorundaydım. Hazır fırsat ayağıma gelmişken elimden gelen her şeyi yapmalıydım.

Koridoru aşıp sonunda akşam vaktinin yaklaşmak üzere olduğunu belirten ayaz yüzüme yüzüme vururken botlarımın karın beyaz yüzeyinde çıkardığı gırç gırç sesler eşliğinde öğrencilerin sigara içmek için kullandığı benim fazlasıyla uzak olduğum arka bahçeye doğru yürümeye başladım.

Kalbim ağzımda atıyordu.

Belki de sonunda benimle yüz yüze görüşmeye cesaret edebilmişti. Ve ben artık ona bana bunu neden yaptığını, neden canımı bu denli yaktığını sorabilecektim. Korkmuyordum. Sonunda tüm cesaretimi toplayabilmiştim. Ve hayatımı karartıp ailemi arkadaşlarımı benden alan o adama dünyanın kaç bucak olduğunu gösterecektim.

Soğuk rüzgar montumun açık olan fermuarını delip göğsüme göğsüme derin darbeler atarken sanki buz gibi havayı hissetmiyor gibiydim. Sanki kırk derece güneşin altında yürüyor gibiydim. Yumruk yaptığım ellerimin dış yüzeyi soğuk yüzünden kıpkırmızı olmuştu ama onu bile hissetmiyordum tek istediğim biran önce şu lanet olası yolun bitiminde sadist denilen o şerefsiz ile yüz yüze gelebilmekti...

Lakin oraya gittiğim de hiçte öyle olmamıştı.

Tipinin henüz silemediği büyük ayak izleri oradaydı fakat sadist denen o heriften tek bir iz dahi yoktu. Karın üzerine ve okulun beton duvarlarına sinmiş kan kokusundan başka.

Ümitsiz ve dolan bakışlarımla etrafımda dönüp dolan gözlerle çevremi tararken soğuktan nerdeyse donmak üzere olan dudaklarımı zorlukla oynatıp gelmeyeceğini bilsem bile, duymayacağını bilsem bile ona bağırdım. "Korkaksın işte. Korkak bir adinin tekisin. Ben buradayım ama sen yoksun." Gözyaşlarım artık akıp donmuş yanaklarımı bir nebze de ısıtırken karın üzerine diz çöküp kararmaya başlamış hava yüzünden zorlukla seçebildiğim yola odaklandım. Ve o yolda koşan kişiye. Siyah montuyla birini kovaladığı her halinden belli olan Kai'ye. Okulun arka bahçesinin yolunda koşan Kai'ye.

Oysa ki bir yanım hep ondan şüphe ederken diğer yanım bir ümit onun sadist olamayacağını söylüyordu. Fakat insan tahlili konusunda fazlaca yeteneksiz olan beynim birkez daha yanılmıştı. Sadistle ilgili olan her konudan sıyrılıp çıkmasını başka nasıl açıklayabilirdim ki? Onun sürekli benim en talihsiz anlarımda ortaya çıkmasını başka ne şekilde açıklayabilirdim ki? Sadist Kai'ydi işte. Hislerim artık ne kadar yanılabilirdi.

"İyi misin?" Soğuk artık kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladığında yüzüme doğru uzanan deri eldivenlerin saklamış olduğu büyük el şaşkınlıkla kafamı kaldırmama neden olmuştu. Ümitsizce karşımda duran siyah saçlı adama bakarken yakışıklı yüzünün vermiş olduğu heyecandan dolayı büyükçe yutkundum. "Buradan geçiyordum ve seni gördüm. Soğuktan donmak üzeresin. izin verirsen sana yardım etmek isterim." Erkeksi sesi birkez daha kulaklarımda hoş bir müziğin yumuşak tınısı gibi yavaş yavaş dalgalanırken elim benden habersiz bir şekilde deri eldivenin kaygan yüzüyle buluşmuştu bile.

SADİST(KaiSoo)Where stories live. Discover now