1.Bölüm

3.2K 169 86
                                    

Ben Tuna, lise son sınıf öğrencisiyim ama şehir dışında okuyorum. Burada üç ev arkadaşım var yıllardır beraberiz, her zaman birbirimizin yanındayız. Benimle birlikte iki kız iki erkekten oluşmak üzere dört kişiyiz. Ben Tuna, arkadaşım Güney ve kızlar Aden ile Sera. Hepimiz birbirimizi ilk tanıştığımız günden bu yana kardeş gibi severiz. Şu an İstanbulda klasik diye tabir ettiğimiz bir öğrenci evinde oturuyoruz.

Mutfak işleriyle kızlar ilgileniyor, Güney'le ben de market, pazar vb. işlerle ilgileniyoruz. Hayatımız böyle normal bir şekilde ilerliyor ancak bu yaz tatili için kafamızda müthiş bir plan var. Yurt dışına tatile gideceğiz hatta şu an Güney'le Aden laptopta tatil yeri araştırıyorlar. Biz de Seray'la valizleri hazırlıyoruz.

"Valizler hazır!!!"

Bu Sera'nın sevinç içindeki çığlığıydı, ardından Aden de aynı sevinçle;

"Bulduk!!!"

"Gel Sera, bi bakalım sanırım tatil yerini buldular."

İçeriye girip aynı anda sorduk;

"Neyi buldunuz?"

"Gideceğimiz tatil yerini bulduk."

Diye cevapladı Aden. Ben de hemen arkasından;

"Tamam o zaman bizim valizlerimiz hazır, sizde gidip kendi valizlerinizi hazırlayın biz de o sırada Seray'la şu tatil yerine bakarız."

Dedim. Güney'le Aden bavullarını hazırlamak için içeriye gittiler, biz de o sırada laptopun ekranında duran tatil yerini incelemeye başladık gerçekten çok güzel bir yerdi. Sera laptoptan sevdiği bi müzik açtı bunu ne zaman dinlese hep mutlu olurdu. Biraz sonra içerden Güney'in sesi geldi;

"Hazırız."

Akşam olmuştu, neredeyse tüm evi toplayıp temizlemiştik. Aslında hepimizin yorgun olması gerekiyordu ama bizde durum hiç öyle değildi. Bir türlü uyuyamadık, bende aklıma gelen ilk fikri söyledim.

"Madem kimse uyuyamıyor, parti zamanı."

Herkes hep bir ağızdan

"Tamam."

Diye bağırdı. Hemen pizzayla kola sipariş ettik. Kızlar da mutfağa gidip mısır patlattılar.

Hemen bu gece izlemek için bi film aramaya başladım. Kızlar macera filmi olsun dediler, ben de kategorilerden macerayı seçtim.

Filmleri incelerken karşıma -ROBİNSON CRUSOE- çıktı, aslında dünyaca ünlü bilinen bir ıssız ada hikayesidir. Ama daha önce hiç ayrıntılı olarak okumadım ya da izlemedim bu yüzden bu filmi seçtim.

"Mısırlar hazır."

"Tuna, kapıyı açarmısın sanırım pizzalar geldi."

"Tamam açtım!"

"Oooo pizzalar da geldi."

"Güney şu laptopu getir, filmi de açalım hadi pizzalar soğumasın."

"Tamam açtım."

Film gerçekten bu zamana kadar izlediğim en iyi filmler arasında yer alıyordu. İzlerken insanı ekrana kilitleyen bir film. Film üç saat sürdü, gün doğumuna az kalmıştı. Kızlar sahile gidip gün doğumunu izlemek istediler, gerçekten çok iyi bi fikirdi giyinip çıktık. Gün doğumu gerçekten harikaydı. Tan yeri altın sarısına boyanmıştı gerçekten büyüleyici bir manzaraydı.

Hep birlikte sahilde yürüyüş yaptık ve eve döndük. Pizza ve kola kutularını topladık, gün yeni başlıyordu, biz güne enerjik başlamıştık. Ne de olsa yarın uçağımız kalkacaktı, biletlerimizi internetten aldık. İşin aslı uçakla bu kadar uzun bi yolculuk yapmak beni korkutuyordu, ama içimdeki korku yerini heyecana bırakmıştı. Hepimiz banyolarımızı yapıp yarınki yolculuk için hazırlandık.

Saat geç olmuştu odalarımıza çekilip yattık, ilk dakikalar yine uyuyamayacağımı hissetsem de sonradan bastıran yorgunlukla güzel bir uykuya daldım.

Diğer kitabım "Weise" e bakmayı unutmayın. Kesinlikle okumanızı öneririm 🙂

ISSIZ ADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin