13. Bölüm

530 101 10
                                    

  Bu sabah dün gecenin yorgunluğu yüzünden gün doğumunu görmeden, neredeyse öğle saatlerinde uyandım. Bizimkiler uykudaydı, Güney de dün gece benimle beraber çalıştığı için yorgun düşmüştü. Bu yüzden hâlâ uyuyordu, onu bu yüzden uyandırmak istemedim. Ama kızlar bizden önce attıkları için uykularını aldıklarını düşünüyorum, bu yüzden onları uyandırdım. Beraber dışarı çıktık, karşılaştığımız görüntü hiç de hoş değildi. Şekiller gerçekten çok kötü olmuştu ama su geçirmez olmaları işimize yarayacaklarının bir göstergesiydi. "Bunların şekilleri pişerken bozulmuş galiba" dedi Aden, Sera da başıyla onayladı.
"

Biliyorum ama en azından işimizi görürler" dedim. O arada Güney de yanımıza geldi. Yerdekileri görünce, ilk tepkisi bizimkilerden farklı değildi ama ona da aynı şeyleri -kapların şu anlık işimizi göreceğini- söyledim. O da kabullendi.
 
        Sonra içeriye gidip kahvaltımızı yaptık. Kahvaltıdan sonra bavullardan çıkan kıyafet dışında ki eşyaları getirip evin orta yerine döktüm."hadi gelin de şunlara bi bakalım" herkes geldi incelemeye başladık, çıkanları listelersek şöyle olur;
- uzaktan kumandalı araba
- bir not defteri
- bi kaç tane tükenmez kalem
- altı tane tarak
- bikaç tane toka
- iki tane otomatik bıçak
- güneş gözlükleri
- iki tane şişme deniz yatağı
- iki tane el feneri

         İşte listemiz bunlardan ibaretti. Şu anda işime en çok yarayacağını düşündüğüm, not defteriyle kalemler. Çünkü bu adaya  düştüğümüz günden başlayarak bir günlük yazmayı düşünüyorum.
 
         Güneye bu oyuncak arabanın içindeki elektrik motoruyla bize rüzgar enerjisi ile çalışan bir ışık yapıp yapamayacağını sordum. Cevabı
"Bu harika bir fikir Tuna. Tabiki yaparım" oldu. Artık gece evimizin içi aydınlık olacak!!!

          Güney işe başladı, ben de dışarıda ki kapları eve getirdim ben işimi bitirdiğimde Güney'in işi de bitmek üzereydi. Yapraklardan yaptığı rüzgar gülünü koyacağı yeri bulmaya çalışıyordu, hemen yanına gittim ve bi tavsiye verdim "rüzgar ne tarafa esiyorsa o yönde bir yere koymalıyız". "Doğu söylüyorsun Tuna" diye karşılık verdi. Bu işi de bitirdikten sonra eve girip akşam yemeği yedik, yemek bittiğinde hava kararmak üzereydi hemen Güney'e yeni yaptığı ışığı denemenin vaktinin geldiğini söyledim. Güney hemen kabloları birleştirerek ışığın yanmasını sağladı. Işık biraz kesik kesik yanıyordu, aslında bu rüzgarın hızına bağlıydı. Rüzgar hızlı ise ışık çok iyi yanıyordu ama rüzgar az ise ışık kesik kesik yanıyordu. Bu ışıkta, yeni defterimi alıp günlük yazmaya başladım bizimkiler çoktan uyumuştu ben de günlüğü yazdıktan sonra uyudum...

ISSIZ ADAWhere stories live. Discover now