19. BÖLÜM

349 52 12
                                    

Güneşli bir güne uyanmak insanı motive eder, biz burada her sabah güneşli güne uyanıyoruz. Bu büyük bir lütuf bence, hmm demek bu sabah da ilk ben uyandım, bence küçük bi sürpriz herkese iyi gelebilir. Hemen mızrağı kapıp balık tutmaya gittim, şansım yaver gitti ve yeterince balık yakaladım sonra ateşi yakıp balıkları pişirdim. Balıkların kokusu uykucuları yataktan kaldırmaya yetti...

"Oooo. Tuna bunlar ne böyle?"

"Bu sabah biraz erken uyandım ve size motive edici bir sürpriz hazırlamak istedim. ne de olsa bu gün çok yorucu bir gün bizi bekliyor."

"Çok iyi düşünmüşsün, gerçekten harika bir fikir."

"O zaman oturun hadi başlayalım."

herkes oturdu ve balıklar piştikten sonra kahvaltımızı yapıp bize gün boyu yetecek olan enerjiyi depoladık. ilk iş olarak hep beraber buğday tarlasına gidip toplayabildiğimiz kadar ekin topladık, Dünya'nın en yorucu işi olduğunu söyleyebilirim. ekinleri eve taşımak da bi o kadar yorucu bir işti. Tüm enerjim tükenmişti artık kolumu bile kıpırdatacak halim kalmamıştı. neredeyse on çuvalı dolduracak kadar buğday toplamıştık, eve geldiğimizde mutlu olsak ta işimiz henüz bitmemişti, daha buğday tanelerini saplarından ayıklamamız gerekiyordu. bunu yapmadan önce biraz dinlendik ve su içtik, sonra evden çıkıp dışarıda bizi bekleyen ekinleri ayıklamak için işe koyulduk...

Ne kadar zamandır bununla uğraşıyoruz bilmiyorum ama bildiğim tek şey birazdan havanın kararacağıydı.

"Nihayet bitti, hadi bunları eve taşıyalım."

"Tuna sen bunları götür, Güney sen de şu köşedekileri al. Sera biz de bu kuru buğday saplarını evin yanına götürelim, bunlarla güzel ateş yakılır."

hep birlikte buğdayları eve taşıdık o kadar büyük ekin yığınından yaklaşık bir çuval kadar buğday çıktı, bizim için yeterli bir miktar. içindeki buğdayları çıkarılan boş başakları da ateş yakmak için kulandık bu Aden'in fikriydi. Hava kararmıştı ve biz kelimenin tam anlamıyla çok yorulmuştuk, akşam yemeği için kolay yapılan yemekler hazırladık, akşam yemeğini de yedikten sonra yarın yapacaklarımız hakkında konuşmaya başladık.

"Bu gün gerçekten çok yorucuydu, peki yarın ne yapıcaz?"

"Korkma Aden yarın sizin için yorucu olmayacak."

"Nasıl yani?"

"Biz Güney le Hindistan cevizi toplamaya gidicez, siz de Sera ile bu gün topladığımız buğdayı un haline getiriceksiniz."

"Tamam ama ağaca tırmanırken dikkatli olun."

"Peki oluruz (gülümsedim)."

Yarın yapacaklarımızı da kararlaştırdıktan sonra yataklarımıza çekildik, o kadar yorgunduk ki kafamı koyar koymaz uyumuşum.

Gecenin bir yarısı bazı sesler duyup uyandım, anlam veremediğim ancak, insan sesine benzeyen seslerdi. O an gerçekten çok korktum gözüm açık bi şekilde yatakta öylece kalakaldım, ne yapacağımı bilmemenin yanında evden dışarıya çıkmaya cesaretim de yoktu. hiç bir şey yapmadan seslerin kesilmesini bekledim sonra da uyudum ama uyumam gerçekten çok zor oldu...

ISSIZ ADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin