25. BÖLÜM

209 16 2
                                    

Amerika... Buraya gelmek bizim için maddi anlamda imkansızdı ancak şu an beş kuruş dahi vermeden buradayız. Hayat biraz garip, önce ıssız bir ada sonra da Amerika burada gezmek gibi bir düşüncemiz yok, gemide karşılaştığımız Türkler'in yardımıyla İstanbula gidiş için uçak bileti aldık bu akşam gidiyoruz. Döner dönmez hepimiz ailelerimizin yanına gideceğiz, içimde çok büyük bir heyecen var. Sanki dejavuda gibiyim iki yıl önce tatile çıkarken de içimde büyük bir heyecan vardı ve uçağa binecektim yine aynı şeyler resmen dejavu...

Akşam oldu, artık size net bir saat verebiliyorum saat şu an 19:30 bizim uçağımızın kalkmasına tam bir saat var şu an havaalanına gidiyoruz.

Havaalanına geldik, yine o an uçağa biniyoruz hep birlikte uçağa bindik. Bavulumuz yoktu iki yıl boyunca adada eskittiğimiz çantalarımız vardı sadece... Bu kez uyumadım, iki yıl önce uyuduğumda başımıza çok kötü şeyler gelmişti. Camdan bulutları izleyerek İstanbul'a gitmeyi bekledim ama bizimkiler çoktan uykuya daldı.

Nihayet geldik, görebiliyorum evet görebiliyorum boğaz, kız kulesi, galata...
"Tuna, Aden, Sera uyanın geldik hahahah"
"Oğlum gelmişiz lan"
"Aaaaa! Gelmişiz Sera kalk hadi"
"Oh. Sonunda geldik..."

Şu an yaşadığımız duyguları anlatmak imkansız, uçaktan iner inmez iki yıl önceki öğrenci evimize gittik ama üzücü bir haberle karşılaştık evsahibimiz ölmüş evi ise çocukları satıp kendi aralarında paylaşmışlardı.

Sadete gelecek olursak, İstanbul'da bir iki gün çalışarak para biriktirdik ve anne babalarımızın yanına gitmek için bilet aldık. Hepimizin yolu ayrıldı. Ben şu an otogardayım ve Samsun'a gidiyorum, Aden İzmie'e, Tuna Mersin'e, Sera da Antalya'ya gidiyorlar umarım kimsenin başına bir şey gelmez. Annem ve babam hala aynı yerde mi yaşıyor? Beni görünce ne yapacaklar? Aklımda bir sürü soruyla otobüse bindim ve cam kenarına oturdum, benim yolculuğum başlamıştı umarım arkadaşlarım da kazasız belasız giderler...

Sekiz dokuz saatin ardından şu an Samsun'dayım kalbim çok hızlı atıyor. Şimdi bizim eve gidiyorum yürüme mesafesiyle yaklaşık bir iki saat. Heyecanımı bir türlü yenemiyorum, eve çok az kaldı bir kilometre kadar bir yol daha gittikten sonra anne babamın tepkisiyle karşılaşacağım muhtemelen ikisi de evdedir çünü annem çalışmıyor babam da emekli küçük bir evde mutlu bir hayat sürüyorlar... Evet geldim, evin önündeyim ve elim heyecandan zile basamayacak kadar titriyor, derin bir nefes "huhhh" üç iki bir "din donnn" kapıya doğru yürüyen ayak seslerinin ardından kapı açıldı annem karşımdaydı heyecanım iki katına çıkmıştı kqlbim küt küt atıyordu, annem bana bakıyordu ama donup kalmıştı ne diyeceğini bilemedi gözlerinin içi gülüyordu resmen. Söze ben başladım.
"Anne"
"Oğlum, Tuna sen misin?"
"Evet anne benim"
Babam içerden seslendi
"Hanım kim gelmiş?"
Annem cevap vermeyince babam da kapıya geldi ani bir şok yaşadı ama kendini kontrol edip beni içeriye çağırdı. Hep beraber oturduk annem de babam da çok şaşkındı, babam sordu
"Oğlum biz sizin ölüm haberinizi iki yıl önce aldık nasıl olur? Neredeydin bunca zaman? Diğer arkadaşların nerede?"

O koltukta beş altı saat boyunca tüm başımızdan geçenleri anne ve babama anlattım, gerçekten film gibiydi. İkisi de onca saat gözlerini bile kırpmadan beni dinlediler, her şeyi anlattıktan sonra duşa girdim ve kıyafetlerimi değiştirdim annemle babam hala çok şaşkındı bana sürekli sorular soruyorlardı, en sonunda aklıma bizimkileri aramak geldi babamdan telefonunu isteyip önce Güney'in Babası Kemal amcayı aradım telefonu açtığında beni tanıdı anlaşılan Güney de eve gelip her şeyi anlatmıştı Güney'le konuşup iyi olduğuna emin olduktan sonra tam Aden'i arayacaktım ki o beni aradı Güney de Sera'yı aradı. Aden de gayet iyiydi sesi iyi geliyordu ve her şey yolundaydı.

3 GÜN SONRA

Sabah saat 10:30' da telefonum çaldı -Evet yeni telefon aldım- arayan Sera'ydı
" Tuna bu gün kimlik çıkartmaya gittim nüfus müdürlüğüne, adımı soyadımı ve tc kimlik numaramı söylediğimde oradaki veznedar bana kayıtlarda ölü görünüyorsunuz dedi ben de mecburen durumu anlatmak zorunda kaldım. Ben anlatırken arkamda sırada bekleyen adam haberci olduğunu söyledi ve bunun müthiş bir haber olacağını söyledi ben de tek başıma bi karar almak istemedim, adam bana kartını verdi ne dersin haberlere çıkalım mı?"

Bunun son bölüm olmasını planlamıştım ama hala yazacak şeylerim var yani bir bölüm daha çıkar bir sonraki bölümde görüşmek üzere...

ISSIZ ADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin