(Bölüm-3) Fotoğraflar

502 270 47
                                    

Soğuk madalyonu parmaklarımın arasına alıp sıkıca kavradım. Masamın ilerisine, boşluğa diktim gözlerimi.

Görebileceğim bir şey aradım ama hiçbir şey yoktu. Havada bir dalgalanma bile oluşmamıştı. İstemsiz olarak gözlerim doldu ve madalyonu hızla boynumdan çıkartıp masaya, notun yanına koydum.

Nefes alış verişlerim şiddetlenmişti. Sanki gözlerimi kapatsam, bana dokunduğunu hissedebilecektim. Ama ben ne gidebiliyordum ne de ilerliyordum. Yaklaşık beş dakika boyunca olduğum yerden kıpırdayamadım. Sonra kapının gıcırtısıyla arkama döndüm.

Ike, uykusuzluktan kızarmış gözleriyle bana bakıyordu.
"Uzun bir süre sesin çıkmayınca bir şey olduğunu düşündüm." dedi çatallanan sesiyle. Boğazını temizledi ve içeri girdi. Yanıma yaklaştı ve kolumu tuttu. Yüzümdeki korkuyu gördü. "Gördüğün şeyler seni artık bu kadar korkutmuyordu. Diğerlerinden farklı ne gördün Edith?"

Alt dudağım titriyordu ama ağlamamak için tırnaklarımı avuç içlerime bastırdım. "Hiçbir şey farklı değil, sadece biraz bunaldım."

"Benimle uyumak ister misin? Sen uykuya dalana kadar beklerim."

"Buna gerek yok, televizyon seyredeceğim."

"Ben de seninle seyretsem iyi olacak." Ellerini asker tıraşı saçlarında gezdirdi ve dilini şaklattı.

Omuz silktim. "Annemin yalnız kalmamız konusunda ne dediğini biliyorsun, buna sebep olmak istemiyorum. Üstelik ben iyiyim, sen gidip uyu."

Yüzü endişeyle buruştu."Ters giden bir şeyler olduğunda beni uyandır Edith, tamam mı?"

Tebessüm ettim. "İyi geceler."

"Pekala." Ensesini kaşıyarak dışarı çıktı ve kapımı kapattı.

Hemen arkama dönüp odamın her köşesini inceledim. O varlığı burada hissetmeye çalıştım ama hiç ses ya da kıpırtı yoktu.

Abime söylemememin nedeni bunu daha önce konuşmuş olmamızdı. Madalyonu boynuma benim taktığımı ve notu kendi kendime bıraktığımı söyleyecekti. Kendime bu hayali karakteri uydurup ona inanmış olacaktım.

Sabaha kadar televizyonda basket maçı seyrettim.
Her kıpırtıda ensemdeki tüyler diken diken oluyordu ve birinin omzuma dokunmasını bekliyordum ama sadece sesler başlayıp sonra son buluyordu. O tarafa dönersem dehşetle dolu gözler göreceğime emindim. Bu yüzden hiç ses duymuyormuşum gibi televizyona odaklanıyordum.

Okul için hazırlanmama yarım saat kala annem Lorraine tarafından uyandırıldım. Öne doğru eğilmişti ve mavi gözleri, gözlerimin tam hizasında ışıldıyordu.

"Günaydın tatlım." dedi bana gülümseyerek. "Neden burada uyudun?"

"Uyku tutmadı." Doğruldum ve mutfağa göz attım. Yemek yiyip kaçmak istiyordum. Okula gitmeyecektim, sınava girmek istemiyordum. "Biraz sınava çalıştım ve kafa dağıtmak için aşağı indim."

Yüzüne düşen saçları geri itti ve gülümsemeye devam etti. "Mutfağa gel ve kahvaltı yap."

Babam Malcolm sanki mutfağa girmemi bekliyordu. Çatalını, sanki yemek yiyormuş gibi salatasına batırmıştı ve gözlerini kapıya sabitlemişti. Beni gördüğünde ne durumda olduğumu inceledi. Bedenimde yara olup olmadığına baktı ve istediği cevabı aldığında iç geçirerek salatasını nihayet ağzına attı.

Ike'ın yanına oturdum ve ağzıma bir lokma ekmek attım.

"Bugün seni okula bırakmamı ister misin?" dedi babam.
Kafamı iki yana salladım.

Madalyon BüyüleriWhere stories live. Discover now