(Bölüm-12) Benim Katilim

242 134 26
                                    

Tüm sevdiğim okurlarıma bu bölümü hediye ediyorum. Vote ve yorumlarınız yazma şevkimi arttırıyor ve her bölüme ayrı hazırlanmamı sağlıyor. :)

Bölüm şarkısı: Emily Browning - Sweet Dreams

Bu bendeki değişim hiç normal değildi. Sanki bedenim değişiyordu. Daha önce yaşamadığım kadar şiddetli bedensel acılar yaşıyordum. "Ölmek istiyorum." dedim Aden beni sıkıca tutarken.

"Bu çok kolay." dedi bana. "Gerçekten ölmek istiyorsan bu çok kolay, Mathilda."

"Bana ne olacağını bilmiyorum. Neye dönüşeceğimi bilmiyorum." Sesimin ağlamaklı çıkmasını engelleyemiyordum. Canımın bu kadar fazla yanacağını tahmin edemezdim.

"Seni koruyacağım, buna emin ol. Asla bir canavar olmayacaksın. Bana asla benzemeyeceksin."

"Ben zaten bir katilim." dedim onun yüzüne doğrudan. "Ben çocukken bir katildim. Bu yeniden başlayabilir." Gözlerimden yaşlar süzüldü. "Yeniden bir katil olabilirim. Kendimi yeniden kaybedebilirim."

Kafamı sıkıca tuttu. Sanki düşüncelerimi engellemeye çalışıyor gibi kavramıştı beni. "Olmak istemediğin biri olduğumu biliyorum. Ben de bu olmayı istemezdim. Ama buyum." Yutkundu. "Ve sen de kendinsin. Benimle senin aranda koca bir çizgi var. O çizgiyi aşmana asla izin vermem."

Hıçkırdım. "Peki ya engelleyemezsen?" Gözlerimi kapattım ve gözümde biriken yaşlar elmacık kemiğime doğru aktı. "Aileme zarar vermeme asla izin verme."

"Asla." Dimdik bana baktı. "Kendine zarar vermene asla izin vermem."

***

Yatağımda yattığımdan emin değildim. Evde olduğumdan bile tam olarak emin olamıyordum. Hayallerimle gerçek dünyam birbirine karışmıştı. Bazen kiminle konuştuğumu bilemiyordum. Tıpkı çocukken olduğu gibi cümlenin yarısında takıldığım veya neden bahsettiğimi unuttuğum oluyordu. Korkunç anlar yaşıyordum.

Bedenimin içine birileri giriyordu. Onları iliklerimde hissediyordum. Canım çok yanıyordu.

Hıçkırarak ağlamaya başladım. "Buna dayanamıyorum." diye sızlandım. "Ölmek istiyorum."

Dolabın köşesinden bir gölge çıktı. Bu kez gördüğüm insanlar daha sinirlilerdi. Hiç tanıdık insanlar göremiyordum ve bu beni korkutuyordu. Sanki level atlamıştım ve bu kez aşmakta daha çok zorlanacağım kişileri görüyordum.

Kadın çıldırırcasına bağırdı ve saçlarını avuçlayıp koparttı. "Sesini duymaya dayanamıyorum!"

Ağlamamı durduramıyordum. Elimle ağzımı kapattım.

Kadın üzerime atladı ve upuzun tırnaklarını boynuma geçirdi. Boynumun iki tarafında da beş tane uzun çizgi oluşmuştu ve aşağı doğru kan akıyordu. Çıldırırcasına kalktım ve yan tarafımdaki şifonyeri yere devirdim. Aniden gelen deli gücüm sayesinde kadın köşesine geri dönmüştü. "Bana ne yaptınız?" diye bağırdım. "Bana ne yapıyorsunuz?" Bu kez kendimi kendim yaralıyordum. Tırnaklarımı yüzüme geçirdim ve batırabildiğim kadar derine batırdım. "Benimle oyun oynamayın!"

Beni tutan kişi yabancı değildi. Sanırım Aluin'di. Dengemi kaybedip aşağı doğru süzüldüğümde beni yavaşça yere bıraktı. "Sen gerçek misin?"

"Gerçeğim, sakin ol."

"Neden böyle oluyor?" Avuçlarımı yüzümden ve boynumdan akan kanlara sürdüm. Yeniden bağırdım. "Delireceğim! Kendimi durduramıyorum."

Eglantina resmen ağlamaya başladı. "Aden'i çağıralım. Onu sakinleştirsin."

Ne zaman çıktıklarını ve Aden'in ne zaman geri geldiğini hatırlamıyorum. Kulağıma fısıldadı. "Sadece kriz geçiriyorsun, birazdan geçeceğine emin olabilirsin." En az benim kadar acı çekiyordu. "Lütfen sakin ol."

Madalyon BüyüleriWhere stories live. Discover now