(Bölüm-26) Tuhaflık

64 7 9
                                    

Arkadaşlar, biliyorum bölüm gecikti ama vizelerim vardı ve ikinci sınıf olduğum için derslerim geçen seneden daha zor. İnanın kafamı kaldıracak zaman bulamadım ama vizeleri başarıyla atlattım ve sık sık sizin için yeni bölümler yazacağım. Bu gecikme yüzünden aşırı özür dilerim. İyi okumalar. Hepinizi çok seviyorum. :)


Araba yolculuğu güzeldi. İnsanlar burada arabayı eğlence ve yarış için kullandıkları için bize tuhaf bakışlar atıyorlardı çünkü o kadar hızlılardı ki arabaya ihtiyaçları yoktu. Söz konusu ben olduğumda tabi ki araba kullanıyorduk.

"İnsanların senin buradan kovulan kız olduğunu bilmesi ortalığı birbirine katardı." dedi Kaarlo.

Tabi ki Aden'lerin arabasında değildim, buna izin vermezdiler ve ben de teklif dahi edemezdim. Bu özellikle Aluin'i çok kızdırırdı.

"Yine de bize yetişmesi yakın, yeni yeteneği harika." dedi Eglantina. Ben o sırada Aden'in sürdüğü arabayı görmeye çalışıyordum ama odaklanamıyordum.

Yolculuğun sonunda Aden'in gözleri nihayet üzerimdeydi. Beni uzun süredir görmüyormuş gibi uzunca baktı ve sonra benim dışımda fark eden olup olmadığına bakmak için diğerlerine baktı. Bu kez farklıydı, beni çok tuhaf incelemişti. Sanki ben de bir gariplik hissetmiş gibiydi.

"Kalacağınız yer buraya yakın mı?" dedim Amber'a.

Bana sarıldı. "Evet, çok yakın ve sen yerleşir yerleşmez evimize götüreceğim."

Aden onun sırtına dokundu. "Önce biraz dinlenmeli, gözleri kızarmış."

Aluin elimi tuttu ve beni geri çekti; yüzünden Aden'lerin gelmesinden hiç memnun olmadığı belli oluyordu. "Artık girmeliyiz, yorgunsun."

"Tamam." Aden'e döndüm ve hiçbir şey söylemedim, o ne demek istediğimi anlamıştı ve kafasını salladı.

"Seni ders için akşam almaya gelirim."

"Tamam." dedim ve içeri girdim.

Eglantina havayı kokladı ve mobilyaların toz olup olmadığına baktı. "İyi temizlemişler, burası çiçek gibi kokuyor."

"Ben yemek yapmana yardımcı olurum." dedi Majori. "Birlikte kızartma yaparız, ketçap ve mayonez almak için para verir misin?"

Eglantina bana seslendi. "Marketten istediğin bir şey var mı?"

Kafamı hayır anlamında salladım. "Nerede kalacağım?"

"Odan hazır, merdivenden çıkıp sağdan ikinci kapıya gir tatlım."

Bunu düşünmüş olmaları beni rahatlatmıştı, onlara alışsam bile kendimi fazlalık gibi hissettiğim zamanlar oluyordu ve şuan uyumam için bir yer hazırlamaları beni daha mahcup hissettirirdi.

Oda diğer odama çok benziyordu, sanki her şey kendimi evimde hissetmem için tasarlanmıştı.

Dolabımı yerleştirecektim ki telefonumun çaldığını duydum ve arayanın Ike olması hemen açmama neden oldu.

"Çok üzgünüm, Edith. İnan bana geleceğini bilseydim asla içmezdim."

"İçkiye başladığına inanamıyorum." dedim sinir dolu bir sesle. "Oraya gelmesem daha iyiydi."

"Bu sıralar neler yaşadığımı biliyorsun."

"Ben de tuhaf şeyler yaşıyorum, bunu biliyorsun ve o zaman ben de senin gibi ayyaş olmalıyım. Şimdi daha uzaktayım ve seni görmeye uzun bir süre gelemem." Belki de bir daha hiç göremeyecektim, bu tamamen benim gücüme bağlıydı.

Madalyon BüyüleriWhere stories live. Discover now