(Bölüm-13) Piyano Tuşları

255 109 23
                                    

Bölüm şarkısı: Amelie Comptine (Bazı parçalar bakış açınızı değiştirebilir, tıpkı bu parça gibi. Dinlediğinize asla pişman olmayacaksınız.)

Buradan sessiz okuyucularıma sesleniyorum. Her ne kadar vote ve yorumlarda sizi göremesem de sizleri de çok seviyorum. Okuyan gözleriniz dert görmesin. Varlığınızı hissetmek beni mutlu ediyor. İyi ki varsınız.

Hasta. Bu kelimenin ne anlama geldiğini biliyorum. Bu kelime birçok şeyi ifade ediyor. Akla ilk gelen bedensel ve psikolojik sorunları ve nadir olsa da rastlanan beyinsel farklılıkları. Birçok kez rastladığım ve bana yöneltilen bu itham benim bir ahbabım olmuş durumda. Ama şanslıyım! İnsanların gözlerine baktığımda kim olduklarını ve ne düşündüklerini tahmin etmek zor değil. Benim için hasta kelimesi birçok kilidin anahtarı oldu. Söylenmesi gereken ama çoğu zaman zihinde bırakılan sözcüklerin birer birer fısıltı halinde çıkmasına yol açtı. Bu fısıltılar zamanla arttı ve birer haykırışa dönüştü.

Parmağınız piyano tuşlarına çarptığında doğru hamleyi yapmanız gerekir. Yoksa büyük bir gürültü kirliliğine neden olursunuz. Bunun için yeteri kadar çalışma, yetenek ve biraz da hayal gücüne ihtiyacınız var. Benim çoğu zaman hayatımda karşılaştığım değişimlere karşı attığım adımlar piyano tuşları gibi. Ne kadar sık basarsan tuşlara o kadar güzel ama bir o kadar da hata yapma olasılığın yüksek.

Şu an tuşlara hızlı basmaya ihtiyacım var. Bu anı bir an önce atlamalıyım yoksa kendimi tutamayabilirim. Eğer ağlarsam Aden beni yeniden duvardan geçirir. Ama herkesin güvenliği için bunun olmaması gerekiyor.

Ike'ın gönderdiği mesajı yeniden okudum.

"Eğer gelmezsen ölebilirim."

"Ne yapmam gerekiyor?"

Telefonu elimden aldı ve yatağa fırlattı. "Görmezden gel."

Dolan gözlerimi ondan saklamak için ayağı kalktım ve yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Kapıyı kapattığım anda gözlerimden sicim gibi süzülen yaşlar hıçkırığa dönüşeceği an musluğu sonuna kadar açtım.

Aden hızla içeri girdi ve bana sıkıca sarıldı. "Üzülme, ne istersen yaparım." Elini yanağıma koydu ve kafasını hafifçe eğerek ıslanan ve kızaran suratıma baktı. "Ne yapmamı istersin? Eğer istersen şimdi seni duvarın ötesine çıkartabilirim."

"Bu güvenli değil, krizlerim arttı ve burada kriz geçirmem daha güvenli. Orada Ike kendini bana karşı koruyamaz." Ağlamamak için dilimi ısırdım.

Aden'in yüzü buruştu. Geri çekildi ve bakışlarını yere sabitledi. "Ben, seni bu halde göremem. Daha fazla ağlarsan kendimi kaybedebilirim." Bana bakmamaya çalışıyordu. "Üstelik Gace ağlayan kızlardan nefret eder."

Gözyaşlarımı sildim ve ona baktım. "Tamam, bana bakabilirsin." Gözlerini bana çevirdiğinde gülümsedim. "Demek abinin adı Gace. Hadi, hikâyesini anlat bana."

"Aslında çok basit, yönetici olması gerekiyordu çünkü beyin yüzdesi Aldric'inkini geçmişti ama Aldric tabi ki bunu kabul etmedi ve onu öldürtmeye çalıştı ama bunu halktan gizli yapmakta niyetliydi. Çok güçlü biri olduğu için Gace ve biz ona karşı koyamazdık. Bu yüzden ona öldü süsü vererek ortadan yok ettik. Yine de Aldric'in binasında onun bir heykelini görebilirsin. Halk ona bayılıyor ve her doğum gününde heykelin önüne yığılan güllerden dolayı içeri girmek pek mümkün olmuyor."

Madalyon BüyüleriWhere stories live. Discover now