-9-

9.4K 642 3
                                    


3. BÖLÜM

"Aşkım avucumdaki çizgiler gibi daimiydi... O çizgileri değiştirip yerine yenilerini çizemezdim... "

Lord Eric McVerht'in Not Defteri

*

Bella'ya zaman ilerlemiyormuş gibi gelse de Eric için durum aynı seyirde ilerlemiyordu. Ona baş kaldırmaktan zevk alan İngiliz askerleri ve halkıyla uğraşmak zorunda kalmış, çareyi en sonunda yanında getirdiği bir avuç askerini kalenin dört bir yanına dağıtmakta bulmuştu. Eğer her bir noktadan biraz olsun haberi olursa içinin daha rahat edeceğini düşünmüştü. Alnını ovuşturduğu sırada uzun sarı saçlarının dağıldığını fark ederek kafasını dinleyebileceği sakin bir yer bulmak için askerlerin talim yaptığı alandan uzaklaştı. Elinde duran deri parçasını yumruğunun içinde sıkarken yüzüne yapışan saçlarını elleriyle kontrol etmeye çalışıyordu.

"Rüzgâr bile bana karşı eserken hayata karşı nasıl umutla bakarım!"

"Bu kadar umutsuz olmak zorunda mısınız lordum?" Eric, Bella'nın onu saatlerdir izlediğinin farkındaydı. Bunu genç ve güzel kadının heyecanına vermiş olsa da izlendiğini hissettiği her saniye ona ölüm kadar sıkıntı vermişti. Arkasından gelen ve onu ürkek adımlarla takip edip cesur görünmeye çalışan güzel karısına ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Evlilik nasıl bir şeydi onu da bilmiyordu. İçine düştüğü karmaşadan çıkabilmenin yollarını arayarak geçiriyordu saatlerini.

"Evlendiğim kadın beni sabahtan akşama kadar takip edecekse evet umutsuz olmak zorundayım," dedi Eric arkasını dönmeden yoluna devam ederken, o an sadece Bella'nın ondan uzak durmasını istiyor ve bunun için elinden geldiği kadar kaba, kırıcı olmaya çalışıyordu.

Bu sen değilsin İngiliz!

Böyle olmak zorundayım!

Değilsin bunu sende biliyorsun.

Eric vicdanıyla mı yoksa Tanrı'yla mı konuştuğuna bir türlü karar veremezken işittiği sözlerin nereden geldiğinin önemli olmadığına, aslında ne demek istiyor olduğuna odaklandı. O böyle bir adam değildi ama hayat onu böyle olmaya mecbur etmişti.

Bella aradığı cevapları bulmadan onu bırakmayacaktı, adımları tedirgin olsa da yüreği ona koşmasını ve cesurca davranması gerektiğini söylüyordu. Evlendiği adam kimdi? Onu kilisede neden öpmemişti? Bu evlilik neden gerçek bir evlilik gibi olmayacaktı? Hepsini öğrenmek ve mantıklı cevaplar alarak yoluna devam etmek istiyordu. Eric'in av köpeği gibi peşinde dolaşmak onunda hoşuna gitmiyordu ama cevapları almak zorundaydı. Duyacaklarından hoşlanmayacak olsa da genç adamın her şeyi yüzüne karşı söylemesini ve açık olmasını istiyordu.

"Bir köpek yavrusundan değil, karınızdan bahsettiğinizi size hatırlatmak isterim lordum," dedi Bella gururlu duruşunu bozmadan ellerini beline koyarak Eric'in geriye dönmesini ve bir tepki vermesini beklemişti ama umduğunu bulamamıştı.

Kavga mı istiyorsun İskoç? O zaman istediğini alacaksın!

Eric hızla ilerlerken bir parmağını havaya kaldırdı ve bağırarak konuşmaya başladı. Bella ise onun dediklerini duymak ve ona yetişmek için gururla salınmaktan vazgeçerek nefes nefese koşmaya başladı. Kavga etmek ya da başka onurlu düşünceleri ardında kalmış gibi görünse de ona bu yaptıklarını bir gün ödeteceğine dair kendisine yeminler ederek, koşarkenki yaşadığı utancı bastırmaya çalıştı. Talim yapan askerler her şeyi bırakmış onları izliyor, halk şaşkın bakışlarla olan bitene bir anlam yüklemeye çalışıyordu. Bella ayağına takılan taşlar yüzünden tökezledi ve kendi topraklarındaki düzensizliğin ve karışıklığın ayaklarına dolanmaktan asla vazgeçmeyeceğini düşündü. Yıkılmaya başlayan kale duvarlarını sararak gizleyen sarmaşıklar, çürümeye yüz tutmuş pencereler, azalan otlaklar ve hayvanlar, onu kabullenemeyip bir lorda ihtiyaç duyan halkı... Bella'nın attığı her adım kalbine inen bir darbeden farksızdı. Kalenin dışında uzanan sarı ve gri tonlarındaki surlara ve çelimsiz askerlerine baktı. Eric onu bir köpeğe benzetmekte belki de haklıydı. Halkına ve topraklarına bakamayan zavallı sahipsiz köpeğin tekiydi o! Elini yumruk yapıp ağzına bastırdı ve Eric'in sırtına çarpmak üzereyken topuklarını toprağa geçirerek durdu.

"Bir köpek yavrusu gibi davranmaktan vazgeçmelisiniz leydim bu size hiç yakışmıyor," dedi ve iğneleyici sözlerinin onu üzmesini ve kendisinden uzaklaştırmasını diledi. Ama kulağına gelen düzenli soluklar, arkasında hissettiği sıcaklık Bella'nın amansız bir düşman gibi kapısına dikilmekten çekinmeyeceğini gösteriyordu.

Ben asla bana yakışan davranışlarda bulunmam lordum bunu zamanla öğreneceksiniz!


Hadi  Kalbim Yeniden Sev  (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin