-10-

10.4K 683 11
                                    


Eric bu sefer elini havaya kaldırdı ve onu dinlediğini bildiği karısına bakmadan yüzünü buruşturarak Quer topraklarının vahim durumunu gözden geçirdi. Topraklar verimli olsa da halkı harekete geçiren biri olmamıştı ve bu yüzden araziler boş kalıp çoraklaşmaya başlamıştı. Askerler ise iç karartıcı durumdaydı. Kralın koruması altına girip hepsi rahat nefes almak istedikleri için daha ilk günden Eric'den nefret etmeye başlamışlardı. Onları zorladığının farkında olan Eric başka çaresinin olmadığını bilerek yenilmişcesine elini aşağıya indirdi.

"İkincisi bana bir daha lordum demeyin leydim! Ben bir askerim ve hep öyle kalmak istiyorum," dedi ve gitmek için harekete geçtiği anda koluna yapışan minik elin hafifliğiyle durmak zorunda kaldı. Arkasını döndüğünde gördüğü yüz ise ona kendisine söylemek zorunda kaldığı yalanları bir bir unutturmuştu.

Uzun sarı saçların koruduğu deniz mavisi gözler, minik bir burun ve kemikli kusursuz bir çene... İnsanın kalp ritmini bozan dolgun kırmızı dudaklar... Minik ama dolgun bir vücut, kılıç tutmaktan kaslarla süslenmiş olan kollar, üzerine geçirdiği insanın aklını zorlayan tuhaf elbiseler...

Aklım olduğu yerde kalmalı kadın, onu benden alamazsın! Ya da çoktan aldın!

Eric ellerini kılıcının üstüne koyarak onlara hâkim olmaya çalıştı ve Bella'nın kıyafetine dalıp gittiğini fark edemeden neden kadının böyle giyindiği üstüne kafa yormaya başladı. Rahat oturup kalkabilmek için mi? Yoksa belinde duran minik kılıcı rahatça kullanabilmek için mi? Eric onun siyah taytının sardığı bacaklarının her ayrıntısını görebiliyor ve ona dokunuyormuş gibi elleri uyuşuyordu. Bacaklarında uçuşan siyah tüller onu gizlemek konusunda yetersiz kalmış sadece Eric'in hayal dünyasının çalışmasına neden olmuştu. Gözleri Bella'nın yıpranan çizmelerine takıldığında dişlerini sıktı, bu kötü gidişatı nasıl değiştireceğini düşünürken Bella'nın onu uyaran öksürüğüyle düşüncelerinden sıyrıldı.

Sana uzun süre bakmamalıyım kadın!

Ona bir ömür bakacaksın İngiliz.

"Bir hafta önce topraklarıma gelen ve beni her şekilde bozguna uğratan adam sizdiniz değil mi lordum! Aaa! Pardon size lordum demeyecektim! Asker, beni korumak zorunda olan bir asker! Tanrı'nın önünde evlilik yeminleri ettiğim sıradan bir asker! Hayır! Hayır, bunların hiçbirini kabul edemem. Biz evlendik lordum ve siz ister kabul edin ister etmeyin ben sizi ömür boyunca izleyecek ve size lordum diyeceğim çünkü iyi bir eş olmak bunu gerektirir," dedi ve tüm isyanıyla Eric'in önünde titremeden dimdik durmaya çalıştı. Ona bakan yeşil delici gözler ya da aklını çelen sert dudaklar umrunda bile değildi. Tabii ki bu tamamen yalandı, Bella onun yakışıklı yüzü ve korkutucu bedeni karşısında kendini kanadı kırılmış bir kuş gibi hissediyordu. Ona muhtaç olmak, kırılan kanadının, kolunun onun tarafından sarılmasını istiyordu. İhtiyacı olan tek şey onu koruyan kollardı ama ona gelense onu yerin dibine sokmaktan ve üzmekten vazgeçmeyecek olan bir adamdı.

"Bir eş olmak ağır başlı olmayı ve saygılı olmayı da gerektirir! Sizce de bu tarz kıyafetler içinde, belinde kılıcıyla dolaşan bir eş pekte uygun bir eşmiş gibi görünmüyor değil mi leydim," dedi Eric konuşabildiği için Tanrı'ya şükretmek istedi. Şimdi yapması gereken şey Bella'yı kendisinden uzaklaştırmaktı. Bella ise ruhuna inen tokatları umursamadan göğsünü gere gere Eric'in gözlerinin içine bakarak kendi onurunu Eric'in ayakları altından çıkarıp almak zorundaymış gibi hissetti.

"Bundan önce iyi bir eş olacağına inandığınız kadının sonradan neler yaptığını kendi gözlerinizle gördünüz ve acısını yaşadınız lordum! Şimdi benden de ona benzememi mi istiyorsunuz, önemli olan burada olmam ve kendim olmam değil mi? Bir başkası gibi davranıp veya giyinip sizi aldatmamı mı istiyorsunuz?"

Buna ne cevap vereceksin çok merak ediyorum İngiliz.

Ben İngiliz değilim ve bunu bende merak ediyorum.

Eric kolunu Bella'nın elinden kurtararak hızla arkasını döndü ve ondan kaçarcasına uzaklaşmaya çalıştı ama her adımında ayakları onu geriye götürüyor gibi olduğu yerde sayıyordu. Bella Eric hakkında birkaç şey duymuştu ama daha fazlasına ihtiyacı olduğunu düşünerek sözlerine başlamıştı. Onunla evlenen adamın öfkesini gördüğünde fazla ileri gitmiş olabileceğini düşünerek tüm sözlerini geri almak istedi ama bunu yapamayacağının farkına vararak hızla düşüncelerinden kurtularak Eric'in arkasından koşmaya başladı. Ona yetiştiğinde Eric'in gömleğine yapıştı ve nefes almaya çalışırken kendisini konuşmak için zorladı.

"Ben özür dilerim lordum," dedi Bella sesinde gerçekten hissettiği pişmanlığın izleri vardı. Ve tüm sözlerini Eric'in aklından söküp almak istiyordu. Kendisini toparlayarak onun önüne geçtiğinde Eric'in donuk gözlerle kalenin etrafını saran küçük evlerden tüten dumanlara baktığını gördü.

"Hep onlar gibi olmak istedim leydi Bella."

"Kim gibi olmak istedin Eric seni anlamıyorum," dedi Bella, onun isminin dudaklarından dökülüşü kendisine bile bu kadar tuhaf gelmişken Eric'in nasıl hissettiğini merak ederek gözlerini onun gözlerine dikti ve genç adamdan bir şeyler duymak istedi ama o önünde duran evlerin dumanında kaybolup gitmiş gibi görünüyordu.

Bella'nın dudaklarından dökülen ismi, hep hayalini kurduğu sıcak bir yuva ve kalbinde hissedemediği onca duyguya hasret kaldığı anda her şeyin aslında önünde uzanıyor olduğunu gördü. Bella yanındaydı ve her şeyiyle ona aitti ama o kendisini buraya ve Bella'ya ait hissetmiyordu. Yanında duran kadın onun yabancı olduğu bir yüze ve kokuya sahipti ve Eric bunun değişeceğine asla inanmıyordu. İngiliz topraklarına adım attığı günden beri hislerinden arınmış yaşarken toprağın altına girmiş gibiydi.

"Lordum beni duyuyor musunuz?"

Bella ona defalarca seslenmiş olmasına rağmen Eric bakışlarını kararmaya başlayan gökyüzünden ayırmıyor, ona cevap vermiyordu. Bella bu sefer daha sakin bir ses tonuyla Eric'e dokunmaya çalıştı. Bir hafta geçmesine rağmen yabancısı olduğu bu adama karşı nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu ve bu durum gün geçtikçe canını daha çok sıkmaya başlamıştı. Şimdi ise ona nasıl yardım edeceğini, onunla nasıl konuşması gerektiğini kestiremiyordu. Belinde uçuşan tülleri çekiştirdi sanki bunun ona bir yardımı olacakmış gibi kızarak rüzgâr karşısında savrulmalarını sessizce izledi ve o sırada aklından onlarca şey geçti ama hiçbirini yapamadı, ilerleyen zaman sadece heyecanının artmasına neden oluyordu. Göğüslerini ve kollarını kaplayıp tüm bedenini gizleyen kumaşın üzerinde ellerini gezdirdi, terleyip titreyen ellerini bir nebzede olsa hem kendisinden hem Eric'den gizlemeye çalıştı.

"Lordum neler oluyor, benimle konuşmayacak mısınız, neden böyle davranıyorsunuz," dedi ve ellerini nereye koyacağını bilemiyormuş gibi alnına bastırdı. Derin ve sık nefesleri, yaşlarla dolu gözleriyle baktığı ama gerçekte göremediği kocasının ona bir kapı aralamasını bekledi. Ama değil Eric ona bir kapı aralamak bir kapı gösterecekmiş gibi durmuyordu.

"Lisa benim ilk ve tek aşkımdı Leydi Bella," dedi Eric gözlerinde biriken yaşlarda, geçmişini elinin tersiyle silerek sözlerine devam etmeye çalıştı. Ama Bella onun sözlerinin daha en başından canını bu kadar yakacağını tahmin dahi etmemişken daha fazlasına nasıl katlanacağını düşünerek ellerini ince bedenine dolayarak kendisine güç vermeye devam etti.

"Sevdiğim o güzel kadınla güzel bir geleceğin hayalini kurduğum her an içime dolan mutluluğun başımı döndürmesine her geçen gün daha fazla alışmıştım. Bu duygu o kadar güzeldi ki Lisa'yı kaybettikten sonra belki de onu sevmeyi sevmiş olabileceğimi düşünmeye başlamıştım. Ben bir daha bir kadını sevebilecek kadar güçlü olup olmadığıma inanmıyorum ve gerçek sevgiyi hak eden bir kadının var olduğuna da inanmıyorum. Hayal edemeyeceğiniz kadar çok savaşın içinde bulunmama rağmen bedenimde tek bir kılıç izi yoktu şimdiyse zavallı bir kadının ruhumda ve bedenimde açtığı yaraların iyileşmesini dileyerek geçiriyorum her günümü... Bana yaptığı işkencelerin sonunda kazandığım yaralarsa yıkılan hayallerimin yanında önemsiz kalıyor... Yaralı bir adamın yanında hala durmak istediğinizden emin misiniz? Doğru düzgün yürüyemeyen ve sevemeyen bir adamın peşinde dolanmamalısınız," dedi Eric ve kuruyan dudaklarını diliyle ıslatarak başını yavaşça iki yana sallayarak Bella'ya döndü, evlendiği güzel kadının minik yüzünü elleri arasına alarak onu kendisine bakmaya mecbur etti.

Hadi  Kalbim Yeniden Sev  (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*Where stories live. Discover now