-30-

7.4K 480 4
                                    


*

"Benim topraklarımda benden habersiz hareket etmen sinirlerimi bozuyor Harold!"

"Dün gece sen, ben ve kral beraber baloyu terk etseydik. Bu diğer lordların her şeyi anlamasına neden olurdu seni kıt beyinli İskoç! İşte bu yüzden seni çağırmak istemedim. Bu toprakların lordu olarak balodaki ev sahibi rolünü iyi yapman gerekiyordu."

Eric elini havada sallayarak küçük kütüphanenin izin verdiği ölçüde kendi etrafında dönmeye başladı. Ne yapacaklarına kral ve Harold çoktan karar vermişti. Eric bu karmaşaya son vermek, Bella'ya huzur dolu bir hayat yaşatmak istiyordu. Kapı tıklatıldığında iki güçlü savaşçıda oldukları yerde kıpırdamadan durdular ve içeri girenin Ian olduğunu gördüklerinde rahatladılar ama ardından odaya giren Heyalof'un yaydığı gergin hava onları oldukları yerde geriye çekilme isteğiyle doldurdu.

Eric başını iki yana sallayarak Heyalof'u gösterdi ve olmaz anlamında başını hızla iki yana sallayarak önüne gelen kitapları öfkeyle yere saçtı.

"O bir kadın dostum! Sadece bir kadın!"

Heyalof iki yanında duran ellerini yumruk yaparak eteğine gömdü ve güzel yüzünü Eric'e doğru kaldırarak ona gücünü göstermeye çalıştı.

"Sizi doğuranda bir kadındı lordum ve oldukça iyi bir iş çıkarmışa benziyor!"

Eric yumruğunu küçük tahta masaya vurarak bakışlarını büyük camın ardındaki görüntüye kilitledi ama aklı arkasında konuşan kadındaydı.

"Sen ne demek istiyorsun kadın?"

"Demem o ki lordum, biz kadınlar Tanrı'nın siz zavallılara verdiği en güzel hediyeyiz, sandığınızdan daha güçlü ve becerikliyiz! O dövmelere ben olmadan ulaşamazsınız!" dedi Heyalof tek nefeste, üç erkeğinde tepesinde toplanıp ona dik dik bakmasına aldırış etmeden aralarından sıyrıldı ve kollarını göğsünde birleştirerek üç savaşçının karşısına geçti. Ian onun dudaklarını yalayıp duruşunu dikleştirmesini gülümseyerek izledi ama aynı gülümsemeyi Eric ve Harold'da göremeyince hemen ciddi duruşuna geri dönmeye çalıştı. Gözlerini kahverenginin hâkim olduğu küçük kütüphanede gezdirdi her yer kitaplarla kaplıydı Ian oranın boğucu havasından hoşlanmayarak bakışlarını onu mutlu eden manzaraya doğru çevirdi ve bu manzaranın adı kesinlikle Heyalof'tu.

"Bana planlarınızdan bahsedecek misiniz yoksa kendi işimi kendim mi yapmaya başlayayım?" dedi Heyalof, öfkeyle parlayan gözlerini kararsızlıkla dolup taşan üç adamın üstünde gezdirdi.

"Her şeyden önce Ian sen Heyalof'un dibinden ayrılmayacaksın!"

"Emredersiniz lordum," dedi Ian, Harold'ın emrini ikiletmeden, bu görev onun hayatı boyunca aldığı en eğlenceli ve sıkıntılı işti. Ellerini arkasında birleştirdi ve küçük adımlarla Heyalof'un arkasına geçti.

"Ben bu adamı yakınımda istemiyorum!" dedi Heyalof Harold'a. Harold önce Eric'e baktı, ardından ellerini beline koyarak kütüphanenin içinde turlamaya başladı.

"Sizin aşk dolu çekişmelerinize izin verecek durumda değiliz! Size denilen her şeyi yapın ya da İskoçya'ya geri dönün," diyerek bağırdığında Heyalof Harold'a karşı çıkmaması gerektiğini anladı, kulağına değen sıcak dudakların etkisiyle bedeni, ruhu her şeyi unutup sadece Ian'a odaklandı.

"Beni kimi zaman arkanda, kimi zaman önünde, kimi zaman altında ve üstünde bulacaksın Heyalof," dedi Ian ıslak dudaklarını Heyalof'un kulağının arkasına sürterek. Ona en ahlaksız düşüncelerini vaateden sözlerini söylediğin için mutluydu. Şimdi acıyla sızlama sırası Heyalof'taydı.

Harold Ian'ın aşk oyunlarını sabırla izledi ve sinirinin katlanarak içinde birikmesiyle nefes alamadığını hissetti. Ian'ı omuzlarından tutarak Heyalof'tan uzaklaştırdı ve kendisine döndürdü.

"Lord Carter, Lord Owen, Lord Alan, Lord Felix, Lord Evan, kralın bize verdiği bu beş isimle başlayacağız araştırmaya, krala göre bu adamlar onu sevmiyor, tahttan indirmek istiyorlarmış. Julie'nın verdiği isimler kralın verdiği isimlerle uyuşuyor ama sizden yine de dikkatli olmanızı istiyorum. Zaten bir tanesini yakalayabilir ve gerçekleri itiraf ettirebilirsek diğerlerine de ulaşabiliriz," dedi Harold ve gözlerini Heyalof'un üzerinde gezdirdi.

"Heyalof şimdi Julie ve Bella'nın yanına gitmeni, üstüne çeki düzen vermeni istiyorum," dedi Harold ve bunu söylerken yaşadığı rahatsızlığı gidermek için bakışlarını onu dinleyen güzel kadından saklamaya çalıştı.

Heyalof başını arkasına çevirdiğinde mor bir suratla karşı karşıya geldi ve gülerek lordları karşısında reverans yaparak kütüphanenin kapısını açıp dışarı çıktı. Ian onun arkasından çıkmak üzereyken arkasını döndü ve onu izleyen iki adama onları öldürmek ister gibi baktı.

"Bunu yapmak zorundayız Ian!"

"Ona bir şey olursa sizi öldürürüm!"

Ian odandan gelen kahkahaların biraz olsun azalmasını bekledi ama iki adamında yerlere yatıp gülmeye devam ettiklerine yemin edebilirdi. Belki çok saçma laflar etmişti ama Heyalof'a duyduğu sevgi onu bu hale getirmişti. Ve ona bu çaresi olmayan duygularını dizginleme konusunda ne Heyalof'un ne de başka birinin yardımı dokunuyordu.

Aşk ince bir hastalıkgibi damarlarına işliyordu... Ve Ian bu hastalığın tek çaresinin Heyalof'un dudaklarındasaklı olduğunu biliyordu...xt-Bɽ3�I�

Hadi  Kalbim Yeniden Sev  (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*حيث تعيش القصص. اكتشف الآن