Benzoylemetil Ekgonin

19.3K 871 197
                                    

Kafamı yastıktan inanılmaz baş ağrısıyla kaldırdığımda beynimin küçülüp sallandığını hissederek yeniden yerine koydum ve gözlerimi gün ışığına inat kapadım.  Kulaklarıma dolan gürültü artık kalkmam gerektiğini hatırlatıp duruyordu. Bir süre dinmesini bekledim. Sesler kesilmediğinde tek çarenin kalkmakta olduğunu anlayarak büyük bir inleme eşliğinde kendimi yataktan aşağı attım.

Dün Ceren'den sonra leptobun başına oturmuş ve istatistikleri düzenleyerek donanımlı bir slayt hazırlamıştım. Ardından kuzenim Eren'e yollayarak onun da düzenlemesini bekleyip sabah erken saatte kalkıp şirkete geçmiştim. Evet evet siz hiç sormadan söyleyeyim, 19'um ve babamın ayak işlerini yapıyorum.

İşim biter bitmez eve dönüp sonunda hak ettiğim uykuya kucak açmak üzereyken kapıma dayanan Fatih'i de kovmaya üşenip, fazla ses yapmamak üzere içeri almıştım.

Aşağıda birden fazla insan olmalıydı ki çok fazla ayak ve gülme sesi duyuyordum. Kısık bir müzik sesi de gelmeye başlamışken elimi saate attım. Eve geleli iki saat bile olmamıştı. Fazla samimiyet her zaman başıma dert oluyordu.

Banyoya sürünerek girip yüzüme su çarptıktan sonra gevşeyen eşofmanımın ipini çekiştirmeye başladım. Merdivenleri çıplak ayakla indikten sonra ışığın artmasıyla gözlerimi kısarak olduğum yerde durdum ve etrafıma bakmaya başladım.

Sanırım beş kişiydiler...

Annem ve kardeşimin evde olmadığını söylemekle büyük bir hata daha yapmıştım. İki üç adım sonra deri koltukların üzerindeki bira şişelerini ve çerezleri görür görmez hatamın büyüklüğünü iyice kavradım.

"Fatih!"
Bağırmamla irkilen Ozan bana doğru dönüp kaşlarını çatarken tek muhattabım Fatih'e odaklanmıştım. Birkaç saniye bekledikten sonra mutfaktan gelen paytak adım sesleri eşliğinde o gevşek sesi duydum, "He kanka?"

Koltukların olduğu tarafı ve yere saçılmış kırıntıları göstererek, "Bu ne kanka?" Diye sordum.

Boş gözlerle annemin deli paralar ödedidiği o krem deri koltuklara baktı. Ardından omuz silkerek, "Takılıyoz kanka." Dedi.

Gözlerimi kapatıp iç çektim. Ardından müzik sesinin geldiği tarafa doğru ilerlemeye başladım. Daha önce hiç görmediğim bir tip bizim koltuklara bayağı bildiğiniz yaylanmış, kafayı geriye atmış uyukluyordu. Kaşlarımı çatarak çevreye bakmak üzere kafamı kaldırdım. "Bir mültecimiz eksikti." Diye mırıldanarak karşısındaki koltuğa çöktüm. Ve tam olarak ayılabilmek için gözlerimi kırpmaya başladım.

Tanımadığım başka bir gencin duvar arkasından kafasını çıkararak, "Ağabey sizinkiler gelmeyecek demi yarına kadar?" Diye seslenmesiyle irkildim. Benim evde mi yatacaksınız birader?

"Yok. Ama siz gece gitmiş olun. Ben sabaha anca temizletirim buraları." Diye cevap verdim. İçten içe hemen siktirip gitmelerini istesem de elimden bu kadarı geliyordu. Çocuk kafasını sallayarak gittiğinde aklıma telefonum geldi. Annemi arayıp sorsam fena olmazdı aslında.

"Fatih!"
"He kanka?"
Bu kez duvarın arkasından başını çıkaran Fatih'i görmemle ağzındaki sigarayı fark etmem bir oldu.
"Salonda sigara içme orospu çocuğu! Safiş fark ediyor lan!" Diye bağırdım. Bunların hepsi benim başıma kalıyordu.

"Pardon kanka." Diyerek ağzından çıkardığı sigarayla boş boş bana bakmaya devam etti.
"Telefonumu gördün mü?" Diye sordum.
İki saniye kadar boş baktıktan sonra kafasını duvarın ardından çekti. Telefonumla geri döndüğünde elinden alıp koltukların olduğu taraftan çıktım.

Kaan'ı (Kardeşim) yola çıktıklarında haber vermesi için tembihlemiştim. İlk yapacağım şey interneti açıp whatsapp'a bakmak oldu.

Birkaç saniye yüklenmesini bekledikten sonra ekranda beliren mesajları görmemle kafamı ekrandan kaldırmam bir oldu. Korkuyla eve baktım ve kafayı telefona geri indirdim. Mesajda uçaktan indikleri yazıyordu. Eve geliyorlardı. Ve mesaj atılalı bir saatten fazla olmuştu. Yani gelmek üzereydiler.

Götümün tutuşmasıyla avazımın çıktığı kadar bağırdım, "Lan! Annem geliyor!"
Bağırmamla yükselen patırtı seslerinden kısa süre sonra Fatih'in yüzü gözümün önünde belirdi, "Ne zaman?" Diye seslendi.

"Az sonra burada olur! Çabuk toparlayın evi! Çıkın dışarı!" Diye bağırdım.
Bağırmamla koğuştaki askerleri uyandıran binbaşı misali emir yağdırmaya başlayan Fatih iki saniyede göz önünden kayboldu.

Salonda uyuklayan çocuk aklıma geldiğinde hızlı adımlarla koltuklara doğru yürümeye başladım. Onca gürültüye rağmen hala rüya görüyor gibi bir tipi vardı. "Lan!" Diye bağırdım. Çıt yok.

Kaşlarımı çatarak "Şş sana diyom!" Diye bağırdım bu kez. Çocuk yine sallamayınca, "Uykusu ağır herhalde" diye düşünerek dürtmeye yeltendim. Tek dizimi koltuğa koyar koymaz gözüme sehpadaki beyaz tozlar ilişti. "Hassiktir."

Doğrularak yine bağırmaya başladım. "Lan evimde toz mu çekti bu orospu çocuğu!"

"Fatih buraya gel lan hanginizin arkadaşı bu!"
Bir yandan çocuğun omzunu dürtüyor diyer yandan bağırarak sövmeye devam ediyordum. "Lan uyanmıyor bu! Alın şunu siktirin gidin annem geliyor!"

Fatihin nefes nefese içeri dalmasıyla arkasından Ozan'ın girmesi bir oldu. Bizimki benim dürtüklemeye devam ettiğim çocuğa yusuf yusuf bakarken omzunun arkasından gülen Ozan'a ilişti gözüm. "Ne gülüyon lan gelip topla şunu buradan." Diye seslendim.

Ozan'la göz göze geldiğimizde çocuk aval aval gülmeye devam etti. Sonra ağzını açtı ve dedi ki, "Kanka o kokain çekti. Zaten ilk kullanışı."

"Ee? Banane amına koyayım."

"Kanka onun kafası 3 saate gelir. Elleyemeyiz şimdi." Dedi bana.

Bana dedi.

Dış kapıdan ses geldiğinde irkildim. Annem burada bu tipi görürse net babama çıtlardı. On yıl gün yüzü göremezdim. Hızla sehpadaki paketi kaptım. Arka cebime koyar koymaz elimle arka bahçeye açılan kapıyı işaret edip çocukların oradan kaçmaları gerektiğini anlamalarını sağladım.

Sonra yanımda yatan tipin tek kolunu omzuma atarak tüm gücümle merdivenlere doğru taşımaya başladım. Boyu yaklaşık benimki kadardı. Bu da 1.85e yakın demek oluyordu. Kilosu muhtemelen benimkinden çoktu. Çünkü dış kapıda annemin olduğunu bilmesem bu çocuğu kaldırmamın imkanı yoktu.

Son basamağı da çıkarak odama doğru tek adım attığımda alt kattan kapı açılma sesi geldi. Gözlerimi sıkarak aşağıda hiçbir şey unutmadıklarını umdum. Hemen oraya inip kontrol etmem gerekiyordu.

Omzumdaki çocuğu zorla odama sokup yatağa attıktan sonra kapıyı çekerek merdivenlere doğru uçtum. "Annelerin en güzeli! Hoş geldin!"
Yanağına bir öpücük kondurur kondurmaz mutfağa dalarak annemin dediklerini dinliyormuş gibi davranmaya başladım. Bir yandan kısa tatillerinin nasıl geçtiğini soruyor diğer yandan çöplerin içine bile bakıyordum.

Sonunda hiçbir şey bulamadan salona geçtiğimde annemin üst kata odasına çıktığını gördüm. Masanın üstünde kalan tozları da elimle yere silkeledikten sonra derin bir nefes alarak odama geri döndüm. Esrarkeşin tekiyle geçirmem gereken 3 saatim vardı.

FUCK BUDDYWhere stories live. Discover now