Bazı güzel yeni haberler

6.4K 405 60
                                    

Kulüp locasında oturuyorduk. Yani oturuyorduk dediğim, ben ve kolumun altındaki Selen değil; ben ve Kaya oturuyorduk. Selen de vardı tabii. Ve Fatih, Ozan, ismini hatırlamadığım iki kız daha. Kalabalıktık. Ama biliyorsunuz, o an benim için orada sadece Kaya ve ben karşı karşıya oturuyorduk.

Saatler önce sevişmiştik ve üzerindeki kıyafetleri en son ben çıkarmıştım. Sadece bu gerçeği düşünmek bile beni delirtmeye yetiyordu. Tabi bir de Esen'in anlattığına göre Doğa'dan ayrılmıştı. Henüz bunu ona sormasam da olayların oluş sırasını az çok biliyordum. Zaten konuşmuyorlardı. Ve Doğa'nın rahatsız olup söylenmesi sonucu bizimki kızı pek de sallamayıp geçiştirir gibi ayrılmak istediğini söylemişti. Ne yazık ki hiç üzülmemiştim. Aksine sevinçten havalara uçup soluğu çocuğun dibinde almıştım.

"Ay kanka gerçekten çok yakışıklı bu çocuk."

Kulağımda duyduğum ani yüksek sesle irkilerek Selen'e döndüm. Kaya'yı görünce dibi düşüyordu. Ama pek de sorun etmiyordum. Çünkü benimle tanışmadan önce de aynı şeyi benim için diyordu. Ve çocuğu kendine yapma çabası da yoktu. Allah sahibine bağışlasın modundaydı yani.

"Sen bu çocukla kırıştırıyor musun gerçekten?" Diye sorup ağzını yüzünü anlaşılmamak için garip şekillere sokarak bana bakmaya başladı. Omzundaki kolumu hafif kaldırıp tek tutam saçını yakaladım. Saçıyla ilgilenirken Selen'le çok başka şeyler konuşuyormuşuz gibi görünmeye çalışarak, "Evet." Dedim.

Yüzündeki gülümseme büyürken gözlerinde hayranlık parıltıları görmeye başladım. "Helal olsun kankama." Diyip eliyle koluma iki kere hafifçe vurdu. "Çok yakışıyorsunuz." Diye mırıldandığında sesindeki o anlamsız heyecanı fark edip kendimi vücudundan biraz uzaklaştırdım. Fazla abartmıyor muydu çocuğu?

Kaya'ya baktığımda Ozan'a doğru dönmüş, gülüyor olduğunu gördüm. Oturup tüm gece onu izlemeye niyetlenmişken kızlardan birinin, "Berke dönüyormuş!" Diye yayvan bir ağızla bağırdığını duydum. Selen de yanımda hareketlenip, "Ay evet biletini atana kadar inanmamıştım!" Diye seslendi. Kızlar dışında kimse tanımıyordu anlaşılan. Keşke ben de tanımasaydım.

Berke, Selen'in ve benim eski sevgilimizdi. Hayatınızda görebileceğiniz en duygusal piç olduğundan, onunla birlikteyken şiir yazabilir kapasitede oluyordunuz. Gerilerek kızların konuşmalarını dinlemeye başladım. Harbiden geliyordu. Karşıma kesin çıkacaktı. 3 ay takılmamıza rağmen bana çok aşıkmış gibi tavır alıp duruyordu. En son gittiği yerden Rebecca diye bir kızla çıktığını da duymuştum. Çok büyük aşk yaşadığı söyleniyordu. Ama zaten Berker'den bahsediyorduk. O çıktığı herkese büyük aşk besler; sizi onun hayatının dönüm noktası olduğunuza inandırırdı.

Gözümün önünde açık sarı saçları ve giydiği o uzun boyuna yazık eden normal paça pantolonları belirince yüzümü buruşturarak önüme döndüm. Endişeleniyordum. Çünkü karşıma çıktığında yine ayaklarımın bağını çözmeyi başarabilirdi. Tabi bu büyük endişemi çevrede benim dışımda kimse bilmediğinden, dışarıdan bakılınca muhtemelen kabız olmuş gibi falan gözüküyordum.

Selen'in yüzüne baktım. Olaydan son derece memnun, eski sevgilisinin gelmesini bekliyordu. Hatta sanırım önündeki kızla Berke'yle buluşma planı yapıyor bile olabilirdi. Ayrıldıktan hemen sonra nasıl arkadaş kalabildiklerine de inanamamıştım.

Yüzümdeki kabız olmuş ifadesiyle önüme geri döndüğümde Kaya yine gülüyordu. Bardağını dudaklarına yükseltirken kafasını da biraz eğdi. O görüntüsünü görünce gülümsedim. Sarhoş olmaya başlamıştı. Bana baktığında gülümsememi büyütüp bardağıma uzandım. O da gülümsedi. İçimin ısındığını fark edince elimdeki bardağı içmenin de pek anlamı kalmadı. Aynı etkiyi karşımdaki oğlan çocuğundan zaten almıştım.

Doğa ayrılık konusunda üstüne gidince, Kaya da başkasını seviyor olabileceğine dair bir şeyler söylemişti. En azından duyduğum kadarıyla böyleydi. Benim dışımda bu kadar çok takıldığı birinin olmadığından emindim. Bana mesajlar atıyor, sürekli birbirimizden haberdar olmamızı sağlıyordu. Ben düşünmeye devam ederken, Selen'le Kaya'nın konuşmaya başladığını görüp kaşlarımı çattım. Evet başkasını seviyor olabilirim demişti; ama sevmiyor da olabilirdi. Veya o "başkası" ben de olmayabilirdim. Sonuçta hâlâ sadece takılıyorduk. Çok fazla üstüne düşüp umutlanmamam gerekiyordu.

Bardağı fondipleyip orta masanın üzerine bıraktım. Kaya'nın dudakları her açılıp kapandığında dudaklarımda bıraktığı baskıları hatırlamaya başlamıştım. Ya çok içtiğimdendi, ya da onu çok izlediğimden.

Birkaç bardak sonra kaşlarım iyice çatılmış, kolum Selen'in omzundan çekilmiş ve iyice kendi köşeme çekilmiştim. Arada belli olmasın diye çevreyi de izliyordum. Ama aklımı kemirmeye başlayan düşünce hemen yanı başımda oturan biriyle alakalıydı. Belki de Doğa'dan ayrılmamalıydı.

Sevgilisinden yeni ayrılan erkeğin çevresi bir anda yeni kızlarla dolardı. Sevgilisi varken yanaşamayan, ayrıldıklarını duyunca yapışmaya başlayacaktı. Belki de Doğa'nın var oluşu benim için en başından beri bir avantajdı. Kaya'nın benden başkasıyla ilgilenebilecek olması fikri mideme krampların girmesine sebep oluyordu.

Selen birden ayaklanınca yanımda hissettiğim boşluğun kapanması bir oldu. Şaşırarak kolumu attığım yere döndüğümde göz göze geldik. Kaya bana dönmüş, elindeki viskiyle gözlerimin içine bakıyordu. "Naber?" Diye sorup gülümsedi. İçtiği için kızarmıştı. Kızarık yanaklarından sonra dudaklarına baktım. Sonra da açılmış yakasına. Güzeldi. "İyi." Diye cevap verip bardağı yine fondipledim. İçmeyi bilmiyormuş gibi sürekli kafaya çekip duruyordum.

Tam önümde Ozan'ın bağırdığını görünce ilgimi bu kez masaya verdim. Fatih'le yeniden düzenlenebilecek kutlama programı düşünüyorlardı. Fatih sitemle, "Yürü git oğlum ya!" Diyince, Ozan kaşlarını çatıp "Daha iyi bir fikrin mi var?" Diye sordu.

"Çocuk muyuz oğlum? Gerçek mi cesaret mi oynayalım dersen kim takar seni?" Diye cevap gelince, Ozan, "Oğlum öyle demedim ki. Benzer olsun yeter." Dedi. "Bayılır millet öyle vurmalı soymalı şeyleri."

Fatih, "Ne bulacağız işte o tür?" Diyince aklıma gelen o muhteşem fikirle ortaya atıldım.

"Kanka ne yapalım biliyonuz mu?" Diye açılışı yaptım. İlgiyi üstüme toplayınca da, "İngiltere'de öğrenip sizle oynadığım o oyunu hatırlıyon mu Fatih?" Diye sordum. Ortaya bir şişe rus vodkası koyuyorduk. Herkesin önünde de üçer bardak shot oluyordu. Veya ortak karar verilen alkollü üç bardak da olabilirdi. Herkes aynı anda içmeye başlıyordu. En son bitiren ortadaki şişeyi karar verilen ölçüde fondipliyordu.

Fatih biraz düşünüp başını salladı, "Hee aynen."

"Faruk falan da vardı demi?" Diyip denetlemek için içtiğimiz yerin adını da söyledi.

"Evet." Dedim. "İşte o ortadaki şişeyi diken sonra ortak karar verilen bir şeyi yapsın."

Birkaç saniye düşündükten sonra aklına yatmış olacak ki, "İyi lan." Dedi. "Olur bu." Gülerek arkama yaslandım. Fatih benim oyunu Ozan ve Kaya'ya anlatmaya başladığında kendi başıma açacağım işlerden habersiz mutlu mutlu etrafıma bakınıyordum.

#DirenAlper

FUCK BUDDYWhere stories live. Discover now