Dreaming of a nice headbutt

4.3K 332 38
                                    




Selen tam karşımda oturmuş, seçtiğim masanın lavaboya gitmeyi gerektirmeyecek kadar kuytuda olduğuna karar vermiş, rujunu sürüyordu.

"Kaya'yla Berke hakkında mı konuştun?" Diye sordum. Buraya gelmesi uzun sürmüştü ve ben beklemekten ötürü gerilmiştim. Henüz cevap vermesine fırsat vermeden, "Ona ne anlattın?" Dedim.

Çünkü Ceren konuşmamıştı. Ceren Berke'yi  tanımıyordu. Onunla konuştuğumda, "Berke diye birinin varlığını Kaya sorduğunda öğrendim." Demişti.

Selen ince açık kahverengi kaşlarını çatarak, "Ona bilmesi gerekenleri anlattım." Diye cevap verdi. Masaya yaslanarak içimi kaplayan endişeyle, "Yani?" Diye sordum. Berke'nin kendi başına gidip Kaya'yla konuşması başlı başına bir felaketti zaten. Allah bilir neler atmıştı ortaya. Fakat her şeye rağmen Kaya'nın tavrı çok iyiydi. Yani tehlikelerin en büyüğünü atlattım sayılırdı.

Selen bu kez uzun uzun konuşmalarını anlatmaya başladığında içim rahatlayarak endişenin yerini intikam duygusuyla doldurmaya başlamamı sağladı. Selen'in aniden Kaya'yla arasını iyileştirmiş ve samimi bir ilişkiye çevirmiş olması benim için büyük nimetti. Berke'yle ilgili sadece isteyeceğim şeyleri anlatmıştı. Ardından kalp kırıklığıyla sürünmem yerine arkadaşlık barındırmayan sadece tatmin olmaya dayalı bir ilişki olduğunu falan söylemişti. Yani Kaya boş zamanlarında oturup hala Berke'yi seviyor olma ihtimalimi düşünmeyecekti.

Bunu atlattığımıza göre tamamen rahatlamam için geriye bir tek Orospu çocuğı Doğukan kalıyordu. Ara ara hayata mola verip o çocuğa bir güzel kafa atmanın hayaliyle tutuşuyordum. Zamanı gelmeliydi artık.

Selen'in telefonuna odakladığı ilgisini üstüme çekmek için, "Pişt." Benzeri bir ses çıkardım. Kafasını kaldırır kaldırmaz, "Doğukan'ı tanıyor musun?" Diye sordum. Kaşlarını çatarak, "Hangi Doğukan?" Dediğinde ben de bir an düşünür gibi oldum. Doğukan ama, hangi Doğukan sahiden?

Kaşlarımı çatarak, sanki çok açıklayıcı bir cevap veriyormuş gibi "Kaya'nın arkadaşı olan." Dedim. Tek gözünü hafif kısarak dudağını büktü. Düşünüyordu. Ben de o sırada İnstagram'a girip Kaya'nın takip ettiği kişiler kısmına Doğukan yazmaya koyuldum. Sıfır sonuç çıkınca hadi dedim bir de takipçilerinde arayayım. Tek bir sonuç çıktı. Çıplak üstüyle ayna pozu vermiş bir tip gördüm profilinde. Ama üstüne tıkladığımda profilinin kitli olduğunu fark edip küçük çaplı bir hüsranla telefonu masanın üstüne atıp, "Bu galiba." Diye mırıldandım.

Selen telefonu önüne çekip üstüne eğildikten sonra, "Adı tanıdık ya." Dedi. Kafasını kaldırıp yüzüme baktıktan sonra, "İstek yollayayım mı?" Diye sordu. Dudak büküp, "Kendi hesabından yolla istersen." Dedim. Kafasını sallayarak telefonuna döndü. Ben de telefonumu yeniden alıp ortak takipçilerimiz var mı diye baktım. Ağabey çektiğim bir iki tip vardı. Onları kullanarak çocuğun ortamına giremezdim. Zaten daha yüzünü görmeden kim olduğunu da çıkaramazdım. Bulduğum hesabın bu olup olmadığını da bilmiyordum. Ama bir ihtimal, eğer bu oysa nerelerde takıldığını az çok tahmin etmeye başlamıştım. Gidip suratında çiçekler açtırmama kimse engel olamayacaktı.

Selen'in aniden yüzü parlayıp, "İsteği kabul etti." Diye seslenişini duyunca ilk olarak whatsapp'a girip, Ceren'e mesaj attım. Doğukan'ın soyadını biliyor olmalıydı. Ardından yüzüme doğru kaldırılan ekrana kısık gözlerle bakıp yüzünü seçmeye çalıştım. Şerefsizin her fotoğrafında yanında birileri vardı. Tek başına çekilememe özürlülüğü olsa gerek diye mırıldanıp sinirle önüme attığımda gelen mesaj sesiyle kendi telefonuma döndüm.

"Doğukan'ın soy adını ne yapacaksın?" Yazmıştı. Yiyeceğim. Doğukan'ı da, soyadını da, soyunu da sopunu da yiyeceğim. Veya belki yediririm. Evet evet, yedirmek daha çok hoşuma giderdi.

"Bir şey yapmayacağım." Yazdım. "Söyle işte."

Mesajımı anında gördükten sonra soyadını yazıp, "Bir delilik yapma." Yazdı. Verdiği soyadın bulduğumuz tiple aynı soyad olduğunu görünce sevinip gülümseyerek, "Yapmadan önce anlatırım sana." Yazıp yolladım.

Her şeyi planlamıştım. Öyle herhangi bir sıfatla kafa atmayacaktım o çocuğa. Random biriymiş ve bela arıyormuş gibi davranıp şahtına kayacaktım. Şansım varsa ve eğer onun da yaşayası tutarsa komaya girebilirdi. Aslında pek de şiddet yanlısı değildim, sicilimde tertemiz bir beyefendiydim fakat hak edeni de mahrum bırakmıyordum.

Yüzünü unutmamak için son kez Selen'in telefonunu alıp hesaba göz attım. Yüzümde git gide büyüyen gülümsememle arkama yaslanıp huzurlu bir nefes aldım. İyilerin dostu, kötülerin düşmanı Alperenman ortaya çıkmaya hazırdı. Haydi biraz kafa göz dağıtalım!

FUCK BUDDYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin