Bir Berke cisimciği yaklaşıyor efendim

5.5K 408 104
                                    

"Lan atmıyor mesaj!" Diye bağırdım. Okuldan yeni çıkmış arabama doğru ilerlerken Ceren'le konuşuyordum.

"Sakin ol Alper." Diye mırıldandığında iyice sinirlenerek, "Nasıl sakin olayım kızım?" Diye bağırdım. "İncindi belliki!"  Soluklanmadan, "Konuşmamalıydık işte!" Diye sitem ettim. Kalkıp gittiğim günün üstünden üç gün geçmişti ve Kaya'dan ne bir mesaj ne de bir dönüt alamamıştım. İşin can sıkıcı tarafı, ben de mesaj atmaya çekindiğim için aramız buzul kütlesine dönmüştü.

"Hepsi benim suçum." Diye mırıldandım. Arabanın kapısını açıp, "Ceren." Dedim. Sesimin yüksek çıkmasından dolayı muhtemelen irkilerek, "Hı?" Benzeri bir ses çıkardı. Koltuğa oturup kapıyı ardımdan çektim. "Bana Kaya'yı bul."

Ceren homurdanarak, "Evindedir dedim ya." Diye cevap verdi. Bağırmaktan boğazım ağrıyordu. Yüzümü buruşturarak düşünmeye başladım. Evet evde olabileceğine dair bir şeyler söylemişti. "Onu nasıl görecem?" Diye sordum bu kez. Onu görmem lazımdı.

Yayarak, "Araaa." diye cevap verdi. Bir şey demeden telefonu kapatıp emniyet kemerimi çektim. Ekrana bakarken arayıp ne diyebileceğimi düşünüyordum.

Deneme bir, "Selam, Ben Alper. Fuck buddyn. Geçen gün için kusura bakma büyütmeye gerek yok alt tarafı götünü istemediğin birine vererek az biraz tacize uğramışsın ben de utanıp kalktım. Neyse, naber ya?"

Deneme iki, "Selam Kaya, kusura bakma kalkmam hataydı. Orada oturup sana sarılarak ağlamaya başlamalıydım. Bana vermemen de beni üzdü doğrusu."

Deneme üç, "Kaya Naber ya kardeşim? Seni özledim ha. Buluşup bir şeyler mi yapsak? Mesela yiyişsek falan?"

Deneme dört, "selam kaya, seni özledim. Ben bir aptalım ama olsun. Sen beni böyle sevmeye çalışsan olmaz mı?"

Arama kısmına basıp telefonu kulağıma götürdüm. Nefret ediyordum telefon konuşmalarından. Çalmaya başladığında bir an telefonu fırlatıp bağırarak kaçacak gibi oldum. Ama açtığını duyunca o fikirden vazgeçmek zorunda kaldım. "Efendim?" Dedi. Sesinde kırgınlık veya heyecan yoktu. Daha çok yorgun gibiydi.

"Naber?" Diye mırıldandım. Beynimde kullandığım alan yarıya düşmüştü yine. "İyidir." Dediğinde aklımda sadece onu görebilme fikri vardı. "Evde misin?" Diye sordum. "Evet." Dedi. Davet etmedi. Öyle ya da böyle oraya gidecektim. Ama annesi babası vardır diye sormak durumunda kaldım, "Geleyim mi?"

Birkaç saniye sessizliğin ardından, "Olur." Dedi. İstemiyormuş gibi değil de, cevap vermeyi unutmuş gibiydi. Saatime bakarak, "Yarım saatlik işim var." Diye mırıldandım. "Bir buçuk saate orada olurum."

"Tamam." Dediğinde daha önce neredeyse hiç yapmadığım bir şeyi yapıp, "Görüşürüz." Dedim. Sesinde sevgiye dair küçücük bir şey arıyordum. Yeniden biraz duraksadıktan sonra, "Görüşürüz." Dedi. Düşen modumla telefonu kapatarak yan koltuğa attım. Gidip ne yapacaktım?

Arabayı çalıştırıp arkadaşla buluşmam gereken yere doğru sürmeye başladım. Bir an önce işimi bitirip Kaya'nın yanına geçmek istiyordum. Onu çok özlemiştim. Dürüst olmak gerekirse, başka biriyle yatmış olmasını kıskanıyordum. Ama geçmişte kimle ne yaptığı benim için çok önemli olmamalıydı. Ne yaparsa yapsın o Kaya'ydı. Ve ben onu olduğu gibi sevmeye devam edebilirdim. Bu nedenle yanına gittiğimde ona yansıtmaya çalışacağım ilk düşüncem bu olmalıydı.

Arkadaşıma flash bellek verip arabama geri dönecektim. Yani planım buydu. Hatta belleği uzattığımda Berke'nin bize doğru geldiğini görmeme rağmen planı bozmak istemedim. Görmemiş gibi yapıp arabama geri dönmek istiyordum. Oğuz teşekkür edip selam vermek için tek kolunu kaldırdı ve geriye doğru bir adım attı. Fakat gidemedi. Çünkü attığı adımın hemen ardından Berke elini çocuğun tek omzuna atarak, "Selam gençler." Dedi.

Homurdanmamak için kendimi zor tutuyordum. Oğuz şaşırarak kafasını salladı. Ben tepki vermeden geriye doğru adımlamaya çalıştım. Çalıştım diyorum, çünkü Berke zamansız selamından hemen sonra bana dönüp, "Naber bebeğim?" Dedi. Gülüyordu. Gülümsemeye çalışıp, "İyidir kanka." Dedim. "Eyvallah."

Öpücük atıp Oğuz'a döndü. "Neyse hadi ben kaçtım." Diyip fırsattan istifade arkamı dönüp yürümeye başladım. Otogara inip arkamda adım sesleri duyana kadar da yalnız olduğumu sanıyordum. Belki başkasıdır ama ben yine de kontrol edeyim derken Berke'yle yine göz göze geldik. Ne istiyon dercesine ters bir bakış atıp adımlarımı hızlandırmaya başladım. Hala pişkin pişkin gülüyor olması sinirimi bozuyordu. Onca şerefsizliği yaptıktan sonra dönüp başıma musallat olmuştu.

Arabaya bindiğimde yan koltuğun kapısı açıldı ve bizimki paşa paşa yerine yerleşip kapıyı çekti. Kardeş valla güldük eğlendik tamam bir sal da diye bağırmama az kalmıştı. Üstüne de çok gitmekten korkuyordum. Çünkü bombayı patlatıp yurt dışına kaçabilecek kapasitede bir gevşekti. Alperle bir kere yattık dese zaten biterdim. Ağır konuşmamak için kaçtıkça beni zorluyordu. Yan dönüp "Hayırdır?" Diye sordum.

Gülümseyerek, "Barışmadık mı?" Dedi. "Küs değiliz." Dedim. Tek kaşını kaldırıp, "Öyle mi?" Dedi. "Bak bunu bilmiyordum." Benim arabamda benimle dalga geçiyordu.

Kafa atmamak için önüme dönüp kemerime uzandım. "İn aşağı." 

Kahkaha atıp, "Küs değiliz sanıyordum?" Diye cevap verdi. Delirecektim, çok az kalmıştı.

"Küs değiliz Berke." Dedim. "Bitti gitti; uğraşma benimle."

Sinirle bana doğru eğilip, "Biten ne?" Diye soludu. Fena sinirlenmişti. "Bittik mi Alper?" Diye sesini yükseltince garip oldu. Ürküp yerime sindim. "Bitmek falan yok!" Diye bağırdı. İki elini kavuşturup sıkıca yüzümün önünde salladı. "Bak biz böyleyiz."

Kaşlarımı çatıp napıyor lan bu salak diye düşünmeye başladığımda sinirden ağzından köpükler çıkacak gibi geliyordu. "Sen beni bırakamazsın lan!" Diye bağırdı. "Bensiz yapamazsın!" Önüne dönüp ellerini sertçe bacaklarına vurdu. "Senin beni unutman imkansız."

"Uzatma artık barışalım Alper." Dedi. Aniden bana dönüp kaşlarını kaldırdı. "Kızgınsın biliyorum. Ama seni özledim." Dedi. "Ben sensiz yapamam."

Sustuğunu fark edince önce kafamı eğip dizime yerleştirdiği eline baktım. Sonra sinirle bacağımı çekip kaşlarımı çattım. Kızgın falan değildim. Çıktığı deliğe geri dönsün istiyordum.  "Kızgın değilim. Bitti gitti. Sen kendi yoluna ben kendi yoluma." Dedim. Baktım ses çıkmıyor, kapıyı işaret edip "Hadi." Diye mırıldandım.

Kaşlarını çatıp "O çocuk yüzünden değil mi lan?" Diye sordu. Kaya'dan bahsediyordu. Kaşlarımı çatıp, "Hayır." Dedim. "Hadi Berke."

Bir süre kızgınca yüzüme baktı. Sonra  azar yemiş 6 yaş bebesi ifadesi takınıp arabadan indi. Kapıyı sertçe itip arkasına bakmadan yürümeye başladı.

Homurdanarak önüme dönüp arabayı çalıştırdım. Nasıl olmuştu da bu kadar kör davranıp audisini sarıya boyatmış bir tiple takılabilmiştim?

FUCK BUDDYWhere stories live. Discover now