İyi bir plan ve biraz romantik stuff

6.1K 435 77
                                    

Kafede oturmuş, Mertcan ve Onur'un geçen gece içip içip yaptıklarını dinliyorduk. Veya ben sadece dinlemeye çalışıyordum. Çünkü tam karşımda Berke, kolunun altındaki kızla gözlerini dikmiş ters ters bana bakıyordu.

"Aynen ağabey; Mertcan da pizza yemiş. Gecenin sonunda kustu. Ben de neyin kafasını yaşıyorsam başında bekleyip kusmuğunu inceliyom."

"Yiğit'e diyorum abi bu mantar mı lan? He pizza işte, diye cevap veriyor. Bakıyorum bakıyorum aklıma yatmıyo. Yok lan mantar bu diyorum." Diyip güldü Onur.

"Sanki hayatımda hiç pizza görmedim. Mantarlı pizza olabileceği aklıma bile gelmiyor."

Masada birkaç kişinin güldüğünü duyunca ben de gülümsemeye çalıştım. Komik değildi, iğrençti. Ama Mertcan heyecanlanmış olsa gerek ki, hızla lafa atıldı. "Bizim Efe de vardı. Üçüncü bardaktan sonra en son kumda Sefa'yı boğazlıyordu."

Onur gülüp, "Aynen lan, adam içmeyi bilmiyor ki zaten. Hızlı, düzensiz içiyor." Diyip güldü.

Önümdeki bardağa uzanıp bir yudum aldım. Yan gözle bildirim gelmiş mi diye telefon ekranına da bakarken bardağı yerine koyup üstümdeki gözlere doğru döndüm. Berke hala bakıyor, sinirlerimi bozuyordu. Az sonra biri seslenip, hayırdır birader Alper'e niye sikecekmiş gibi bakıyon diyeceğini düşünmeye başlamıştım.

Mertcan yanımdan kalkıp biriyle selamlaşınca geleni görmek için kafamı kaldırdım. Geçen gün yaza veda partisinde tanıştığım çocuğu görünce kaşlarımı çattım. Adı neydi... Tuna?

Sonra Kaya'yı gördüm. Tuna elini uzattığında oturduğum yerden elini sıkıp Kaya'nın Mertcan'la tanışmasını izledim. Sonra dönüp gözlerimin içine baktı. Özlemiştim. Buraya geleceğini biliyordum. O yüzden buradaydım. Gelmemi de o önermişti. Gülümseyerek oturduğum yerden biraz doğrulup elimi uzattım.

Gözlerinin içi gülüyor gibiydi. Hafif gülümseyip elimi tuttu. Sonra salladı. Ben o sırada onu çekip kollarımın arasına almanın hayalini kuruyordum. Ama olmadı. Toplum içinde yapamadık, ben sadece gözlerinin içine baktığımla kaldım.

Yerine geçip oturduğunda bu kez Tuna ve Mertcan konuşuyordu. Kaya karşımda, sağ çaprazımdaydı. Berke de karşımdaki masada Kaya'nın biraz daha ilerisinde kalmıştı. Göz ucuyla baktığımda bakışlarımız buluştu. Muhtemelen Kaya'ya nasıl baktığımı görmüştü. Ve geçen gece evimde de gördüğü için bir şeyleri anlamış olmalıydı.

Gerçi ortada bir şey olmasaydı da Berke kendi kafasından uydurup sıkıntı çıkarabilirdi. O yeteneğe sahipti yani. Homurdanarak önüme döndüm. Yine bitse de gitsek moduna girmiştim. Planladığımız şeyi yapsın diye Kaya'yı bekliyordum. Tuna'ya dönerek güldü. Sonra telefonuna eğilip, "Benim kalkmam lazım." Dedi. "Eve geçiyorum." Tuna'nın yüzüne bakıyordu.

Tuna'nın kendi anahtarına uzandığını görünce, "Ben de kalkıyordum." Diye atıldım. "Gel seni de bırakayım."

Kaya ve Tuna aynı anda yüzüme döndüğünde Onur da bir anlığına yüzüme baktı. Normalde böyle bir şeyi teklif etmeyeceğimi anlamıştı. Ama bir şey diyeceğini sanmıyordum çünkü kapı gibi, "Sana öyle gelmiş kanka." Savunmam vardı.

Beklemiyormuş gibi yüzüme bakan Kaya'ya döndüm. "İyi peki." Dedi. Kafamı sallayıp bizimkilere selam verdikten sonra cebimden çıkardığım parayı masaya bırakıp yürümeye başladım. Gitgide büyüyen gülümsemem arabanın kapısını açtığımda tüm yüzümü kapladı. Mutluydum çünkü fuckbuddym beni eve atıyordu?

Ana yola çıktığımda sağ aynaya bakma ayağıyla çaktırmadan ona da baktım. Bana baktığı için göz göze geldik. Güldüm. Bir yandan aklıma o telefon olayı geliyordu. Ama konusunu da açmak istemiyordum. Kendi açmalıydı ki biraz dalga geçeyim...

"Cuma günkü çocuk da oradaydı." Dedi. Kaşlarımı çatıp cuma günkü çocuk kim lan? Diye düşünmeye başladığımda, "Gördün mü?" Diye sordu. Yüzüne boş bir bakış attığımda anlamadığımı anlayıp, "Ben evindeyken gelen sarı kafalı." Dedi. Gülerek, "Sarı kafalı?" Diye yeniledim. "Berke?" Dediğimde kendi kendine mırıldanarak camın dışına doğru döndü. Triplere mi girmişti şimdi bu?

"Aynen." Dedim. "Gördüm. Selamlaştık." Cevap vermedi. Açıklama yapmak istiyordum. Eski sevgilim demeyi düşündüm. Ama "Sormadık kardeş" diye çıkışır diye de korkmuyor değildim. O yüzden sustum. Susuşum bayağı da uzun sürdü. Siteye girene kadar ağzımı açmadım. O da bir şey demedi. Sadece bakışıyorduk.

Sırtım yatağa çarpana kadar sesimi çıkaramadım. Sanırım Kaya'nın yanında gerilmeye başlamıştım. Veya Berker'in aramızda sorun çıkarabileceğini sezip panik olmuştum. Üstüme eğilip dudaklarını dudaklarıma bastırdığında endişem yeni yeni kaybolmaya başlamıştı. Tamamen toparlanıp havaya girmem belki de bir dakikayı aldı.

Tişörtünü çıkarıp attığında yer değiştirmemiz için doğruldum. Üstüne çıkıp boynunu öptüm. Kafamı çektiğimde gülümsemiş olduğunu görüp ben de güldüm. Yüzüne bakınca mutlu oluyordum. Belki de birkaç fotoğrafını odamda saklamalıydım?

"Demek bensiz kendini tatmin ettin?" Diye sorup gülerek hesap vermesini bekledim. Gülümseyerek biraz gergin bir ifadeyle, "Sensiz değildi." Diye cevap verdi. Gülümseyip, "Hımm." Benzeri bir ses çıkardım. Boynuna ufak öpücükler bırakmaya başlayıp, "Öyle mi?" Dedim.

Dilim göğüs ucuna değdiğinde dudaklarının arasından sesli bir nefes kaçtı. Bacağını da hareket ettirince tek elimi pantolonunun önüne uzattım. Sertleşmişti. Gülümseyerek göğsünü dudaklarımın arasına aldım. Bacakları yerinde duramıyormuş gibi yavaş yavaş sallanıyordu. Kollarıyla da ensemi tutmuş beni izleyerek inliyordu. Tam olarak bu halini seviyordum. Bana tamamen teslim olmuş, sadece benim olan halini.

"Bakalım ben yapınca nasıl oluyormuş?" Diye mırıldanıp pantolonunun düğmesini açtım. Kalkıp üste geçmeye yeltendi. Ama ben sırtından geri itince seve seve arkasına yaslanıp kafasını geriye attı. Açılan boğazıyla dudaklarımı üste çıkardım. Özlemiştim. Dudaklarını birkaç kez hızla öptükten sonra boynuna indim. Hala liseliydik değil mi? Liseli morlukları bırakabilirdim?

Ufak ısırıklardan sonra verdiğim acıyı telafi eder gibi yavaş öpücükler bırakıyordum. O da cevap olarak saçlarımı karıştırmaya devam ediyordu. Tek elimle pantolonuna uzanıp ufaklığı kavradığımda saçlarımı çekti. Gülümseyip elimi hareket ettirirken bırkamaya çalıştığım morluk üzerinde oyalanmaya devam ettim.

Güzeldi. Onu özlemiştim. Ve altımda bu şekilde kıvranıyor olması beni mutlu ediyordu. Yüzmek ve uyumaktan sonra en yeni hobim Kaya'yı tatmin etmekti sanırım. Kendimi boşverip onu düşünmeyi seviyordum.

Her şey bittiğinde ve ben dudaklarından bir öpücük daha almak istediğimde birden üzerime çıktı. Beklemediğim için aralık dudaklarım ve o aptal şaşkın ifademle yüzüne bakıyordum. Eğilip öpmedi. Veya üstümden kalkmadı. Bunlar yerine, gözlerimin içine bakmaya devam ederek, "Seni özledim." Dedi.

Birkaç saniye sadece yüzünü izledim. İçten söylemişti ve sırt üstü uzanıyor olmasaydım düşüp bayılabilirdim. Evet öpüşüyorduk, yiyişiyorduk ve bu kadar heyecanlanmıyordum. Belki de benim için verdiği fiziksel has yerine duyguları ve düşünceleri daha çok önemliydi. Belki de aslında dış görünüşünü değil, karakterini beğenmiştim.

Alt dudağımı ısırdım. Benim de onu özlediğimi biliyordu. Çünkü bir önceki gece  dayanamayıp mesaj atmıştım. Dile getirmeme gerek yoktu. Beklemedi de. Eğilip dudaklarımı öptü. Sonra elini önümdeki şişliğe atıp gülümsedi. "O Berke piçine de yüz verme."

Gülümseyip cevap vermek üzereyken susmam için dudaklarımı yeniden öptü. Berke'nin adını ve kim olduğunu bana sormadan öğrenmişti bile. Yani beni umursuyordu.

Göğüs kafesimin içine dolan sıcaklık hissiyle gülümsemeye devam ederken birden soğuk eliyle dakikalardır aşağıda evrene yardım sinyalleri gönderen beyefendiyi avuçladığını hissettim. Güzel bir küfür dudaklarımın arasından çıkarken yine nöronlarım paydos vermişti.

FUCK BUDDYWhere stories live. Discover now