"Ee günün nasıl geçti?"
Yatakta uzanmış şortumun ipiyle oynuyordum. Saat gece 12 gibiydi. Tek elimdeki telefonu kulağıma dayamış, telefon görüşmelerinden nefret etmeme rağmen halimden gayet memnun bir biçimde Kaya'yla konuşuyordum.
"İyiydi." dedi. "Uyumak zor oluyor. Yatağımı arıyorum." Gülümsedim. Benim yanımdayken kolayca uyuyabiliyordu. Cevap vermediğimden olsa gerek, yeniden konuştu. "Yarın dönüyor olmak güzel."
"Evet." Diye mırıldandım. "Sonunda yuvana dönüyorsun ha?"
Kıkırdadı. Gülüşünü gözlerimin önünde canlandırmaya çalıştım. Güzel olmalıydı.
Bir süre sadece nefes alış verişini dinledim. Sonra beklemediğim bir şey yaptı. "Seni özledim." Diye mırıldandı. Biraz doğrulup belki tekrar eder diye telefona dikkat kesildim. Etmedi.
"Ben de." Diye karşılık verdiğimde bendeki geç düşen jeton makinesi ses tonuna göre ne açıdan özlediğini hesap etmeye çalışıyordu. "Hımm." Benzeri bir ses çıkardı. "Haplarını içtin mi?"
Her şeyin başında, biriyle böyle kısık sesle ve yavaşça telefonda sohbet etmem daha önce gerçekleşmemiş bir durumdu. Yani telefonu açar söver ve kapatırdım. Tam şu an içeri benden habersiz biri girip konuşma sürecimi izlerse muhtemelen kahkaha atarken boğulurdu. Yine de kimseler yokken küçük liseli triplerime girebilirdim. Gizli olduğu sürece bir sorun yoktu...
"İçtim." Dedim. "Yarın havaalanından kim alacak sizi?"
"Bilmem." Diye cevap gelince alt dudağımı ısırdım. Gidip ben almak istiyordum. "Bir arkadaş alacakmış." Dedi. "Anladım." Demekle yetindim yine. Çünkü gidip almam saçma kaçardı.
"Odanda mısın?" Diye sordu bu kez. "Hıı." Dedim. "Yataktayım. Gelsene."
Hattın öbür ucundan gülme sesi gelince ben de gülümsedim. Gerçekten gelmesi için ayak serçe parmağımdan falan vazgeçebilirdim. Sonuçta çarpmak dışında pek işe yaramıyordu.
"Yarın gelirim." Dedi. Gülerek, "Oh!" Diye bağırdım. "Çok memnun oldum! Yarın fuck buddym beni tatmin etmeye geliyor!" Kaya gülmeye devam edince ben de gülerek sesimi yabancı porno yıldızlarının bağırma tonları gibi yapıp konuşmaya devam ettim. "Ahh! Thats so good! Youre so fine baby! Immh!"
En son çıkardığım sesle Kaya'nın kahkahaları artınca ben de kendimi bırakıp gülmeye başladım. Kısa süre sonra yine sessizleştiğimizde, "Demek beni özledin?" Diye sordu. Çekinmeden, "Evet." Dedim. Çünkü sorarken neyi kast ettiği bariz ortadaydı. "Sen özlemedin mi?" Diye mırıldandım.
"Çok özledim." Dedi. Sesindeki kısıklık yüzünden gözümün önünde kendine dokunduğu anlar belirmeye başladı. Yüzündeki ifadeyi düşünürken istemeden nefesimi titrek bir biçimde verdim. Duyunca kıkırdadı. Yalandan kızgın bir ifadeyle "Ne yapıyorsun lan?" Dedi.
Gülüp, "Seni düşünüyorum." Dedim. "Karşımda çekerkenki halini." Karşımdakinin erkek olması muhteşemdi. Hele de aşık olduğunuz insanla seks yapabiliyor olmanız... (Veya en azından denemeniz?)
Demek istediğim; Kaya yerinde bir kızın olduğunu düşünsenize. "Karşımda mastürbasyon yaparkenki halini düşünüyorum." Dediğimi? Telefonu kapatıp her yerden engellerdi herhalde?
"Geldiğimde yine yaparız." Dediğini duyunca yaylandığım yerden pişkin pişkin gülümsemeye devam ettim. Yine kızgın çıkarmaya çalıştığı sesiyle, "Aldattın mı beni?" Diye sordu. "Yok." Dedim. "Aldatmadım. Sen?"
Biraz sustu. Üç gün içinde kiminle yatabileceğini düşünmeye başladığımda, "Hayır." Dedi. "İyi." Dedim. Aksiyona bayıldığım için yine aklıma gelen ilk saçma öneriyi dile getirdim. "Hadi telefonda yapalım."
Söylerken ağzım kulaklarımdaydı ve cümle bitene kadar son derece kendimden emindim. Kahkaha atmasını bekledim. Atmadı. Sustu. Tepki gelmeyince gerilip kendime sövmeye hazırlandım...
Ben tam kendi kendime bir takım güzellikler mırıldanmaya başlayacakken, "Nasıl yapacağız?" Diye sordu. Bilmiyordum. Nasıl yapılırdı ki? Telefonla konuşarak kurduğum en uzun ilişki iki üç dakikaydı. Ne anlardım ben telefon eskortluğundan?
Ama öneri baştan çıkmıştı işte ağzımdan. Biliyormuş gibi yapmazsam net aptal veya yoklukta olduğumu düşünecekti. Gerçi bildiğimi gösterirsem de fena sapık olduğumu düşünecekti. Sapıktan çok aptal olduğumu düşünüyordum. Ama bir zararı yoktu. Sonuçta seks arkadaşıydık.
"Sen yapacaksın." Dedim. "Ben de seni dinleyeceğim."
"İyi de..." dedi. "Bir şeyler anlatman gerekmiyor mu? "
Ne anlatabilirdim ki? Kırmızı başlıklı kızın kırmızı başlı oğlan versiyonunu falan mı uyduracaktım? O konuşma işi yaştı. Çocuğun daha ilk nefesinde benim nöronlar paydos verecekti zaten. "Gerekmiyor." Dedim. "Sadece sesini dinlemek istiyorum."
Gülüp, "Neyin sesini duyacaksın oğlum?" Dedi. Gülmeye başladım. Bir işi de doğru yapabilcem harbiden şaşıracaktım. "Şak şak şak." Dediğimde kahkahası büyüdü. Eğlence çıkmıştı çocuğa, daha bırakmazdı beni kesin. Eşi benzeri görülmemiş parlak Alper...
Yine sessizleştiğimizde. "Hadi." Dedim. Niyetliydim, yaptıracaktım. Telefonu kapattıktan sonra ilk işim de bu olay hakkında araştırma yapıp bilgi edinmek olacaktı. "Sen de yap." Diye cevap verdiğinde kaşlarımı çattım. Ne gerek vardı ki şimdi? Ben telefonu kapattıktan sonra yapmayı düşünüyordum ne güzel. Mal mal sesler çıkarmama gerek yoktu hiç.
"Ne nazlandın be." Diyip derin bir nefes verdim. "Yapıyor musun lan?" Diye panikle atıldı. Bir an anlamayıp, "Ne?" Diye sordum. Sonra kareli jeton düşünce, "Haa." Dedim. "Yok bir şey yapmıyorum."
"Ha benimle konuşurken ellemedin yani kendine." Dedi. Kaşlarımı çattım. Sapık değildim ağabey alt tarafı 3 gün ayrı kalmıştık ve eğlenceli bir şeyler arıyordum. "Yoo." Dedim. Sonra içime düşen ilginç kuşkuyla, "Sen?" Diye sordum. Gelen cevap küçük bir nefes ve "hıı." sesi olunca benim gözler faltaşı gibi açıldı. Bir kez daha nefes verince şaşkınlıkla küfür etmemek için ağzımı kapadım. Çekiyordu. Harbiden telefonda benimle konuşurken çekiyordu!
Benden sesin kesildiğini fark edince kıkırdadı. Sonra titreyen bir nefes daha alıp hafif bir inlemeyle verince ben de gerildim. İç çekip arkama yaslandım. Madem yapıyordu, o zaman ben de ayak uyduracaktım. Gözlerimi kapatıp şu anki halini düşünmeye başladım. Mırıltıya benzer bir ses daha çıkardığında gülümsedim. Bu kadar kısa sürece uyarılmamı nasıl sağladığını anlayamıyordum. Ya çok aşıktım, ya da o her şeyiyle fazla iyiydi.
