melek görünümlü şeytan-2

7.5K 499 89
                                    


Bizimkiler mekana geçip oturana kadar oyalandım. Harbiden denk geldik ayağına yatmak için sanki arkadaşlarım beni çağırmış gibi gösterecektim. Sonunda beklediğim telefon gelince gülümseyerek açtım, "Efendim kanka?"

"Oğlum nerdesin lan biz geldik." dedi Sümer.

"Kanka çok trafik vardı ya anca çıkabildim kargaşadan. Az sonra yanınızdayım." dedim. Bir yandan kıs kıs gülüyordum. "Tamamdır. Bizimkiler nargileleri istiyor o zaman." dedi.

"İsteyin kanka ben içmiyorum zaten." dedim. Bir yandan park yeri arıyordum. 

Sonunda arabayı bırakıp kafeye girdiğimde Kaya'nın hala oturuyor olmasını diliyordum. Çünkü saatler geçmişti. Etrafa bakınmaya başladığımda arkalarda bir masada bizimkilerin oturduğunu gördüm. Çok da aranmak istemiyordum , herhangi biri fark ederse tavırlarımı garip karşılayabilirdi. Masaya vardığımda selamlaşarak yerime oturdum." Yok abi gittiler." Diye sıkıntıyla mırıldanmak üzereyken onu gördüm. Çarprazda bir masa ileride oturuyordu. Kafayı kaldırıp yakaladığım açıdan dolayı Allah'a teşekkür etmek üzereydim ki birine güldüğünü fark edip yanındakilerin kim olduğunu anlamaya çalışmanın daha mantıklı olduğunu düşündüm.

Sümer birden, "İyi oldu lan çıktığımız." Diyip koluyla yanındaki çocuğa vurunca irkilerek masaya döndüm. "Yoksa bu tüm gün evinde ağlayacaktı."

Gülerek, "Aynen ben de sıkılmıştım." Dedim. Başka biri," Hayırdır kanki manitin terk mi etti?" Diyince gülmeye başladım. Manitin ne lan?

"Sorma oğlum ya." Diyip gelen sorularla eski sevgilisini anlatmaya başlayan çocuktan kopup yine Kaya'ya bakmaya başladım. Yanında oturan çocuğu tanımıyordum. Diğerlerinin de bana arkası dönüktü.

Garsonun tepemde dikildiğini fark edince bozuntuya vermeden içecek bir şeyler isteyip bizimkilere bir göz attıktan sonra yine buraya gelme sebebime döndüm. Bu sefer de bizim Sümer rahat durmayıp omzumu dürtünce küfür etmemek için kendimi tutup gözlerimi çocuktan çektim.

"He kanka?" Lan çocuğu neredeyse üç gündür görmüyorum az sal da yüzüne bakayım da.

"Neye bakıyon oğlum bir sıkıntın mı var?" Dedi bizimki. Bayık bayık bakıp, "Yok kanka tanıdık birini gördüm galiba da o mu değil mi anlamaya çalışıyom." Dedim. Geçerli sebepti bence?

"Hee tamam kanka." Dedi. Başımı sallayıp önüme döndüm. Bu sefer Kaya da dönünce göz göze geldik gülüp yerimden kalktım. Gösteri zamanı bebeğim.

Düşen pantolonumu tek elimle arkadan hafif çektikten sonra masalarına doğru yürümeye başladım. Korkuyla bana bakmaya devam ediyordu. Kahkaha atmamak için dudaklarımın içini ısırıp masanın dibinde dikilince, "Kanka naber ya?" Diyip elimi uzattım.

Bizimki %99 endişeyle arkadaşlarına bakıp ayağa kalktı. Elimi sıkıp yumruk yaptıktan sonra çekti, "İyi sen?" Dedi. Kafamı sallayıp bizim masayı işaret ettim, "Bizimkilerle oturuyoruz da görünce bir selam vereyim dedim." Dedim.

Gülümsemeye çalışırken, "İyi yaptın dedi." Yanındaki çocuğun bana baktığını görünce elimi uzatıp, "Alper dedim." Hafif kalkıp sıktı, "Koray."

Sonra ayıp olmasın diye diğerleriyle de tanıştım, onları ilk ve son kez gördüğüm için isimlerini hatırlamıyorum.

Yine masayı işaret ederek, "Ben kaçayım görüşürüz." Dedim. Masadakiler eyvallah çekerken Kaya'ya baktım. Rahatlamıştı. Gülmemeye çalışıp arkamı döndüm. Bizim masaya geçip oturduğumda hala bana bakıyordu.

Masanın üstünden bir dal çekip dudaklarıma sıkıştırdım. Gülümseyip yakınca kafasını çevirdi. Adam akıllı konuşamasak da onu gördüğüm için keyfim yerine gelmişti. Reddetmeye tenezzül bile etmiyordum çünkü beni mutlu eden bir şeyden kaçmanın pek anlamı yoktu.

Telefonuma gelen mesajla eğilip ekrana döndüm. Kaya atmıştı. Kafamı kaldırıp bana bakıyor olduğunu görünce gülüp önüme geri eğildim. "Bu neydi şimdi?" Yazmıştı.

Gülmeye devam ederek, "Selam verdim?" Yazdım.
"Hani vermeyecektik?" Yazdığında, "Arkadaş değil miyiz? Doğa öyle biliyor." Dedim. Kafamı kaldırarak tepkisine baktım. Bildirime eğilip gülümsedi. Sonra o da kafasını kaldırıp bana bakarak yazmaya devam etti, "Doğru tamam."

Mesajı açıp güldükten sonra bardağıma uzandım. Bir yandan ne yapıp Kaya'yla baş başa kalırım'ın cevabını düşünüyordum. Sonra aklıma gelen fikirle telefonu açıp, "Burada lavabo var mı ya?" Yazdım.

Telefonunu çıkarıp güldükten sonra kaşlarını çatarak bana baktı, "Yanında arkadaşların yok mu?" Yazdı. Onlara sor diyordu. Gülüp, "Yerini göstersene." Dedim. Birden ayaklanınca yazıyor olduğunu gördüm, "Kasanın ordayım."

Masadakilere dönüp, "Ben bir lavaboya gidip geleyim." Diyip ayaklandım. Mal mal sırıtarak kasanın önüne kadar gittiğimde Kaya bir şey demeden yürümeye devam etti. Kapıyı çekip içeri girdiğinde ben de arkasından girdim. İki el yıkama yerinin ilerisinde iki pisuvar ve kapalı bir kabin vardı. Tek eliyle kabinin kapısını itip boş olduğundan emin olduktan sonra gülerek, "Burada olduğumu kim söyledi?" Diye sordu.

Tamam şimdi sakince ve tüm ikna yeteneğimle bana inanmasını sağlamam gerekiyordu. Yani gülmemeliydim. Kaşlarımı çatmaya çalışarak, "Niye seni takip edeyim?" Diye sordum. Omuz silkip ciddileşen yüzüyle bana bakmaya devam etti. "Arkadaşlar çağırdı beni de. Burada olduğunu bilmiyordum." Dedim. Kollarını göğsünde bağlayarak kaşını kaldırdı, "Yaa?"

Pişkin pişkin sırıtıp, "Ama iyi oldu kendini hatırlatmış oldun." Dedim. Kendimi hatırlatan bendim ve şu an kahkahayı basmamak için zor duruyordum.

"Akşam arayacaktım zaten." Dedi bu kez. Ciddileşip dalga geçip geçmediğini anlamaya çalıştım. Geçmiyordu galiba... Kafamı salladım.

"Sen aramayacak mıydın?" Diye sordu birden. Kaşlarımı çatarak boğazımı temizledim. "Ben de bu akşam arayacaktım." Güldü. "Aramayacaktın." Dedi. Evet çünkü akşamı beklemek yerine seni görmeye geldim orospu çocuğu.

"Ee şimdi beni niye çağırdın buraya?" Dedi. Güldüm, "Tam selamlaşamadık. Diyip dudaklarına uzandım. Hızlı bir öpücük kondurup, "Akşam ara." Dedim. Daha fazlasını yapmak istiyordum. Ama yakalanmaya da niyetim yoktu. Bir şey demesini beklemeden tuvaletten çıktım. Bir an için durup gözlerimi kapatarak o tatlı dudaklarını ve güzel yüzünü düşünmek istedim. İçimdeki istek çoğalırken aklıma Doğa'nın gelmesiyle hırsım arttı. Kaya'ya o kız hakkında tek kelime etmeden ayrılmalarını sağlayacaktım. Telefonumu çıkararak yürürken bir yandan da Esen'e mesaj yazmaya başladım, "Esen naber?"

Mesajı anında açtı. "Oha ben de sana mesaj atmak üzereydim." Diye cevap verdi. Omzumun üstünden arkaya bakıp Kaya'nın orada olup olmadığını kontrol ettim. Anlaşılmasın diye peşimden gelmemişti. "Hadi ya? Ne oldu?" Yazarak gönderdim.

FUCK BUDDYDonde viven las historias. Descúbrelo ahora