0.1

29.2K 1K 788
                                    

İçimdeki heyecanı bastırmaya çalışarak okula doğru yürümeye devam ettim.

Adımlarımı birbirine yakın ama hızlı bir sekilde atıyordum. Beyaz spor ayakkabımın kenarı toz olmuştu biraz sanırım ama sorun değil. Okula vardığımda silebilirdim.

Ne de olsa bugün okulun, yeni okulumun ilk günüydü ve kimse geç kalmak istemezdi değil mi?

Yani, en azından ben istemiyordum.

Son köşeyi de bir hızla döndüm ve düz saçlarımın önüme gelmesine izin verecek kadar kafamı eğerek yürümeye başladım.

Acaba okuldaki insanlar nasıldı? Dışlarlar mıydı beni? Umarım yapmazlar.

Kafamı kaldırarak ileriye doğru baktım. Okul gözüküyordu. Daha da hızlandım. Kalbim şimdiden hızlı hızlı atmaya baslamıştı.

Yeni okul, yeni hayat..

Eski arkadaşlarımı, okulumu, öğretmenlerimi, mahallemizi seviyordum ve şimdiden özlüyordum ama babamın işi yüzünden ta buralara kadar gelmek zorunda kalmıştık. Geride her seyi, herkesi bırakarak..

Yeni taşıdığımız yerde tek bir kişiyi bile tanımıyordum ama sorun degildi benim icin. Her zaman atılgan bir insan olmuştum bu hayatta ve bu da bana arkadaş bulma konusunda yardımcı oluyordu tabi ki.

Çekingen degildim. Ya da utangaç. Genelde sınıfımdaki herkes severdi beni. Samimi olduğumu düşünen çok fazla kisi vardı ki ben de öyle düşünüyordum. Sınıfta, samimi olduğum kişi yanında her türlü salaklığı yapabilirdim ama yeni okuluma dair bazı duyduğum söylentiler beni endisenlendirmiyor degildi.

Çoğu kişi okulda çok fazla zorbalık olduğunu ve bu yüzden intihar edenler bile olduğunu söylemişti.
Cidden korkunç..

İçimdeki saçma sapan korkuyu bir kenara bıraktım ve derin bir nefes alıp okul bahçesinden içeri girdim.

Bir kac kisi bana bakmıştı. Muhtemelen yeniyim diye. Belki de okula yeni girdim diye çünkü okul çok büyüktü ve herkesin herkesi tanıma ihtimali yoktu.

Biraz gerilsem de fazla umursamadan okul kapısından içeri girdim ve geçen hafta geldiğimizde öğrendigim okul müdürünün odasına dogru gitmeye başladım.

Koridor fazlasıyla uzundu ve her köşede birileri vardı.

Açıkçası söyle bir bakınca gördüğüm bütün kızlar neredeyse mükkemmel derecede güzeldi. Erkekler de yakışıklı görünüyordu. Ben ise kendimi fazla güzel bulmasam da çok da kötü olduğumu düşünmüyordum.

Koridordaki birkaç meraklı gözü umursamadan müdürün odasına girdim ve sınıfımı öğrendim.

2.0.3'tü. Acaba neredeydi? Muhtemelen 2. katta.

Merdivenleri gözümle arayıp bulduktan sonra yavaş adımlarla çıkmaya başladım. Bugün bana mı öyle geliyor bilmiyordum ama tüm gözler üzerimde gibi hissediyordum. Ve bu da gerilmeme neden olmuştu.

Evet rahat bir insan olabilirdim ama bu okulda daha yeniydim ve herkes bana bakıyor gibi geliyordu.

Olabildigince sakin olmaya çalışırak 2. kata vardığımda kattaki sınıfların yazılı olduğu listeye baktım. Ve evet. 2.0.3'de buradaydı.

Koridordaki sınıflara bakarak ilerledim ve sağdan ikinci kapının önünde beklemeye başladım. Sınıf buradaydı ama içeriye öğretmen ile girmem daha iyi olurdu.

Beklerken koridorun tamamen boş olduğunu fark ettim ve saatime baktım. Daha zaman vardı ama kimse yoktu. Alt kat ise tamamen doluydu. Neden?

Kapının önünde bir ileri bir geri sallanarak beklemeye devam ettim.

Koridordan iki kisi kosarak geçti ve hemen karşı sınıfa girdi. Ben onlara anlamsız bakışlar atarken ardından bir kisi daha koştu ve beni görünce bir süre durdu.

" Çabuk sınıfına gir!" diye bağırdı.

" Neden?" diye sordum.

Bu da neyin nesiydi böyle? Ne oluyor?
Çocuk bir şey söyleyecek gibi yaptı ama koridordan gelen ayak seslerini duyunca bir hızla sınıfa girdi.

" Bu ne ya..?" diye hafifce mırıldandım.

Kim geliyordu böyle? Öğretmenler falan mı? Büyük bir merakla gözlerimi koridora diktim ve beklemeye başladım.

Çok geçmeden önde bir kisi, arkasında iki kisi ile toplam 3 kişilik bir erkek grubu yürümeye başladı. Tüm rahatlıklarıyla koridor sanki onlara aitmis gibi yürüyorlardı.

Bütün o korkuların sebebi bu grup muydu diye düşünürken, bana doğru yürüyen gruptan az da olsa korkmaya başlamıştım.

Birkaç adım daha atarak tam dibime girdiler. En önde duran kişiye bakmak için kafamı hafifçe havaya kaldırdım.
Kahverengi saçları bembeyaz teniyle gerçekten güzel bir uyum yaratmıştı. Küçük kahverengi gözleri ve yuvarlak çok da büyük olmayan bir burnu vardı. Dudakları ise son derece kibardı. Evet! Cidden yakışıklıydı!

İçimdeki 'Aman tanrım bu da ne böyle?! Çok yakışıklı! Oha!' düşüncelerini susturarak yanında duran diger iki kisiye de baktım.

Sağ tarafta en az önceki çocuk kadar yakışıklı, mükkemmel yüz hatlarına sahip bir çocuk; öbür yanda ise sarı saçları ve dolgun dudaklarıyla ciddi anlamda 'sexy' olan bir çocuk vardı.

Bir dakika! Neden bunlar bu kadar yakışıklı?! Koridordaki erkelerde böyleydi.

Derin bir nefes alıp verdim ve nereye düştüğümü sorgulamaya başladım. Bana göre bir cennetti sanırım. Yakışıklı erkek sevmeyen yoktur herhalde?

" Ne bakıyorsun?" diye ciddi bir ses isittigimde düşüncelerimden ayrılarak en öndeki konuşan çocuğa baktım.

" Hic." diye kısa bir yanıt verdim.

" Kimsin ki dik dik bakıyorsun bize?

Dik dik mi?

" Dik dik falan bakmıyordum. Gelip tam karşımda dikildiginiz için görüş alanımı kapatmış olabilir misiniz?"

Gözlerimle hepsini süzdüm. Hepsinde umursamaz bir tavır var gibiydi ve bu beni daha da sinir etmisti.

En öndeki çocuk bir adım daha attı ve bacaklarımız birbirine değecek kadar dibime girdi. Refleks olarak bir adım geriye gitmistim.

Yüzüne salak bir gülümseme yerleştirdi ve bir anda elini çeneme koyup kafamı yukarı doğru kaldırdı. Yaptığı değişik haraket karşında tek yapabildigim tam dibimdeki yüzüne bakmak olmuştu.

" Yeni misin?"

Sorduğu soruyu yüzüme fazla yakın olan yüzü yüzünden dağılan dikkatimi topladıktan sonra

" Evet." diyerek cevapladım.

" Simdi anlaşıldı bu fazla cesaretli hallerin." dedi çenemi bırakırken.

" Fazla cesaretli?"

Hafifce güldü. Ve yanındaki iki kişide ona katıldı. Ben onlara anlamsızca bakarken onlar bana gülerek bakıyorlardı.

" Sanırım birinin neler yapabilecegimi görmesi gerek."


MASK | min yoongiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora