10.BÖLÜM

6K 375 3
                                    

Bir Hafta Sonra

Birce İstanbul'a geri döneli tam bir hafta olmuştu. Her ne kadar Emre geri dönmek istemese de onun isteğine saygı duyarak geri dönmeye sessiz kaldı. Ama adım attıkları ilk andan bu yana bir dakika bile onu yalnız bırakmadı. Barkın ne kadar onunla konuşmaya yeltense de bu her defasında engellenmişti. Genç kız onun aramalarını açmıyor, mesajlarına cevap vermiyor, dışarıda yalnız dolaşmıyor, onu görme ihtimali olan yerlere adım bile atmıyordu.

Gülce de sonuna kadar kardeşine destek veriyordu. Bu zorlu süreci atlatması için ailevi ilişkileri düzenliyor onu çok fazla halalarının sorularına maruz bırakmıyordu. Adeta kendisini ikizinin önüne siper edip kendini Huriye, Nuriye, Düriye halalarına feda ediyordu. Birce ikizine, Emre ve arkadaşlarına öylesine minnettardı ki onlar için güçlü olmaya çalışıyordu. Çünkü değmezdi. Birce'nin artık tek istediği ise Barkın yüzünden aksattığı derslerin bütünleme sınavlarını geçmekti. Yaşadığı acı olayın ardından sadece okulu bir an önce bitirip bu şehirden gitmek istiyordu. Her şeyi ardında bırakıp yeni bir başlangıç yapmak istiyordu. Kendisini sınavlara öylesine kaptırmıştı ki bölümünün yaklaşmakta olan mezuniyetini bile unutmuştu.

Emre'yi beklerken okulun bahçesinde oturmuş elindeki ders notlarını inceliyordu. Her ne kadar toparlanmış gibi gözükse de içten içe çöküntü yaşıyordu. Fırtına öncesi derin bir sessizliğe gömülmüş gibiydi. Elindeki sınav notlarından ve havanın sıcaklığı ile yaşadığı bunalım sebebi ile "Of!" diye sesli bir şekilde iç çekti. Yüzünü sıkıntılı bir şekilde sıvazlarken sıcaktan ensesine yapışmıştı saçlarını havalandırdı. Sırtında hissettiği bir dokunuş birden vücudunun buz kesmesine sebep oldu. O sıcakta vücudunun buz kütlesine sebep olacak dokunuşun tek bir sahibi vardı. Gözlerini istemsizce kapattı ve dişlerinin birbirine sertçe bastırdı. Geriye dönüp bakmak istemiyordu. Tahmin ettiği kişiyi görmeye hazır mıydı? O kadar güçlü müydü?

"Birce." Dedi bu defa da iğrendiği ses kulaklarında acımasızca yankılandı. Arkasına dönüp bakma gereği bile duymadan "Çek o pis ellerini üzerimden." Diyerek sert bir şekilde onu ikaz etti. Adam onun kesin tavrı karşısında eli ateşe değmiş gibi geriye çekildi.

"Lütfen açıklamama izin ver. Günlerdir seninle konuşmak istiyorum. Yalvarırım bir kere beni dinle." Birce'nin karşısına teklifsizce utanmadan oturdu. Yüzü bile kızarmıyordu. Nasıl bir pişkinlikti ki bu? Gözlerini kısıp ellerini göğsünün altından birleştiren genç kız öfkesine hakim olmaya çalışıyordu. Ellerini yumruk yapmış ve üzerine atılmamak için kendisini zor tutuyordu.

"Defol git buradan Barkın, benim seninle konuşacak hiçbir şeyim yok."

"Ama benim var." Dedi sesinin tonunu ayarlayamayan adam farkına varmadan yumruk yapmış eliyle masaya sertçe vurdu. "Yeter artık Birce bırak çocukluğu ve olgun biri gibi davran."

"İyi o zaman." Dedi genç kız masadaki eşyalarını toparlarken ayaklandı. "Sen kendi kendine konuşup havaya anlatmak istediklerini anlatabilirsin. Belki sana inanacak hayali bir külahımı bulabilirsin." Diyerek arkasını dönüp gitmeye yeltendi. Tam o sırada yerinden ok gibi fırlayan adam ışık hızıyla kızın dibinde durup sertçe kolundan tuttu. "Birce beni delirtme." Diye tükürürcesine tısladı. Onun bu hareketi ile öfkesini dizginleyemeyen genç kızın artık hiç kimse ve hiçbir şey umurunda değildi. Duyan duysun, bakan baksın, kınayan kınasın dedi içten içe artık umursamıyordu.

"Eee yeter artık be." Diyerek haykırırken kolundaki arlanma bilmeyen elini sertçe ittirdi ve adamın tutuşundan kurutuldu. Elindeki çantasını ve ders notlarını yere düşünmeksizin fırlattı. Geriye döndü ve iki eli ile göğsünü doğru vurarak onu geriye doğru ittirmeye başladı.

Aşk Benim Hakkım# TAMAMLANDI#Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang