55.BÖLÜM

2.9K 233 6
                                    

"Biz de İzmir'de gururlanıyoruz. Göğsümüzü gere gere kızlarım okullarını bitirdi diye elaleme anlatıyorum. Ah ben anlamalıydım, o insanların yüzüme acıyan bakışlarla bakmasından bir şeylerin ters gittiğini anlamalıydım." Diye kükredi Aydın Bey.

Gülce ve Birce babalarının karşısında hazır ola geçmiş bir vaziyette dikilmişlerdi. Ellerini önlerine bağlamışlar, omuzları çökük bakışlar yerde, yüzler önlerine düşmüş ağızlarını açıp da kendilerini savunacak tek bir söz dahi edemiyorlardı. Zira ağızlarını açtıkları anda babaları tarafından azarlanıp sert bir kükreme ile burun buruna geliyorlardı. Onlarda mecburen babalarının bir nebze olsun sakinleşmesini bekliyorlardı.

"Kaldırsanıza başınızı, cevap versenize, hala mı susacaksınız?" diye elleri arkasında bir ileri bir geriye giden adam bağırmaktan kıpkırmızı olmuştu. Gülce daha fazla dayanamadı başını kaldırıp el kol hareketleri ile "Ama babacığım bir dinlesen..." dediği an babası "Sus Gülce..." diye karşılık verdi. Konuşsa bir dert konuşmasa ayrı dertti.

"Baba Gülce'nin hiçbir günahı yok." Diyerek bir adım ileriye atan kıza "Sen ne kadar suçluysan o da o kadar suç ortağı." Diye bağırdı adam. Birce duydukları karşısında kocaman açılan gözleriyle babasına baktı. Gülce'nin ne demek istediğini şimdi daha iyi anlamıştı. Bu yıllardır tanıdığı babası olamazdı. Onun babası hiç kimseye asla bu kadar yüksek sesle bağırmazdı.

"Sizin yüzünüzden rezil oldum. Başına geleni bir ben duymamışım ki saf saf Murat'ı arayıp geçmiş olsun diyorum. Meğer tüm olayların göbeğinde benim kızlarım varmış. Biri olayların ortasında diğeri tüm olanları gizleniş. Söylesenize bunu hak edecek ne yaptım ben?"

Bu manzaraya daha fazla dayanamayan Nur Hanım "Aydın biraz abartmıyor musun? Kızlarımızın ne suçu var? Barkın'dan böyle bir hareketi sen bekler miydin? Murat'ı Nazan'ı yıllardır tanıyoruz. Rica ediyorum kızlarımın üzerine gitmekten vazgeç artık." Diyerek kızlarının yanına gidip sımsıkı sarıldı onlara. "Baksana ne hale getirdin kızları, aylardır görmüyoruz. Sen tutmuş ağzına geleni söylüyorsun. Çocuklarımızın ne suçu var, yapma böyle artık." Diye sakince konuşup onu ikna etmeye çalıştı. Ama bilmediği Aydın Bey2in sakinleşmeye hiç niyetli olmadığıydı.

"Bu kızların bu hale gelmesinin tek sebebi sensin zaten. Sen girmeseydin aklıma, İstanbul'da kardeşlerin var kızlar orayı da tercih etsin demeseydin bunlar gelmeyecekti başımıza. Hani nerede onlar? Güya başlarında duracak kızlarımıza sahip çıkacaklardı. Ne zaman senin aklına uysam başıma hep bir iş açılıyor zaten." Dedi karısının gözlerinin içine bakarak.

Nur Hanım duydukları karşısında küçük bir şok yaşadı. Yıllardır onu sakinleştirmek bir nevi görevi olmuştu. Aşırı kıskanç bir adamdı. Evliliğin ilk yılları bu davranışları yüzünden kadını bezdirmişti. Ama Nur Hanım öylesine çok sevmişti ki Aydın Beyi vazgeçememişti ondan bir türlü, çok geçmeden nur topu gibi iki evlatları olmuştu. Zaman geçer, kıskançlıkları diner diye beklerken bu defa korumacılığı adeta üst seviyeye çıkmıştı. Sebebi ise çocuklarıydı. Önceden sadece eşini kıskanan adam, şimdi hem karısını hem de çocuklarını hastalık derecesinde kıskanıyordu. Sırf bu yüzden onların İzmir'de dizinin dibinde okumalarını isterken araya giren Nur faktörü ile ilk kez bir konuda sevdiği kadın ciddi ciddi karşısına dikilmişti. Aydın Bey, karısının gözlerindeki vazgeçme ihtimalini ilk defa gördüğü an korkmuş ve kızlarının İstanbul'u tercih etmesine de izin vermişti. Ama şimdi kafasını duvarlara vurmak istiyor, bu kararı verdiği güne lanetler ediyordu.

"Bu biraz ağır olmadı mı Adın Bey?" diye gözleri sulu sulu kocasına baktı.

"Eksik bile kaldı Nur, bunların başımıza gelmesinin sebeplerinden biri de sensin." Dedi acımasızca.

Aşk Benim Hakkım# TAMAMLANDI#Where stories live. Discover now