11.BÖLÜM

5.5K 349 3
                                    

Akşamüzeri Birce gökyüzündeki yıldızları seyrediyordu. Ellerini bacaklarına dolamış havanın ılık serinliği yüzünü okşuyordu. Son zamanlarda sürekli yaptığı gibi yine hayatını sorguluyordu. Kendisini bir çıkmazda hissediyordu. Barkın'a ne zaman bu kadar nasıl bağlandığını hatırlamaya çalışıyordu. Ona bağlandığı noktayı bulup var gücüyle çözüp atmak istiyordu. Çözüp atamasa bile o noktadan kesip atmak istiyordu. Gündüzleri bir şekilde bu acıyla baş edebiliyordu. Ama geceleri el ayak çekilip anılarla baş başa kaldığında gücü yetmiyordu ayakta sağlam durmaya. Herkesten gizlediği gözyaşları yanaklarını istila ediyordu. Yine o gecelerin birinde yalnızlığına ortak olan yıldızlara tebessüm etti. Düşünceler içinde kaybolup giderken Gülce elinde büyük bir zarf ile geldi. Birce gözlerindeki yaşları onun görmediği bir anda ve hızda yüzünden temizlemeye çalıştı. Gerçi ikizi bunu fark etmişti ama üzerine gitmek istemediği için sesini çıkarmamış görmezden gelmişti.

"Nabersin kardeşcevazım." Diyerek ona arkadan sıkıca sarılıp yanaklarından sesli bir şekilde öptü. Keyifli olmaya çalışarak onun moralini yerine getirmek istiyordu. Biliyordu bunu da atlatacaktı kardeşi, çünkü o sandığından daha güçlü bir kızdı.

"İyiyim ikizcanım senden naber?"

"İyi ya ne olsun aynı işte şu sınav sonuçlarını bekliyorum. Babamın önüne diplomayı koymam an meselesi." Derken ışıldayan gözlerle ona baktı.

Babasının önüne koyduğu ambargo çilesi sonunda bitecekti ve okulu bitirir bitirmez polislik hayallerine kavuşacaktı. Birce ikizinin ellerinden sıkıca tuttu ve onun gözlerinin içine baktı. "Sen polis olacaksın Gülce, buna o kadar çok inanıyorum ki."

"Biliyorum ikizim, sen olmasan bu dört yıl bu deli halalar ile asla geçmezdi. Malum son zamanlarda bana fena halde sarmış durumdalar." Diyerek gözlerini devirdi.

Üçüz olan evlenmemiş halaları Birce'nin sevgilisi olduğunu düşündükleri için Gülce'ye sarmış durumdaydılar. Her fırsatta evde kalacağını ve bir an önce evlenmesi için harekete geçmesini söylüyorlardı. O da yetmiyor konu komşu akrabalardan Gülce'ye kısmet arıyorlardı. Onu tamamen umutsuz vaka olarak gördüklerinden bu işi el atma gereği duymuşlardı. Genç kız ne kadar istemiyorum, ben evlenmem dese de onların buna pek de aldırış ettiği söylenemezdi.

"Bak bu sana kurye ile gelmiş. Nuriye halam sana vermeyi unutmuş. " Diyerek elindeki büyük zarfı ona uzattı.

"Bu ne ki?" diye elinden alarak şüphe ile baktı.

"Bir şey mi bekliyordun? Evrak falan?"

"Yok hayır herhangi bir şey beklemiyordum." diyerek zarfı açmaya çalışırken Gülce'nin telefonu çaldı. Telefonun ekranına baktığında yüzünde kocaman gülümseme peyda oldu zira arkadaşı İrem arıyordu.

"Alo İrem hayırdır kızım daha az önce ayrıldık. Ne çabuk özledin beni?" Diye telefonu keyifle açmıştı. Ama duyduğu ses ile allak bullak olan yüzü hayalet görmüş gibi bembeyaz kesilmişti. "Sen ne diyorsun İrem? Ne zaman olmuş? Şimdi nerede? İyi mi?" diyerek nefes nefese arkadaşını soru yağmuruna tuttu. "Tamam, tamam ben hemen hazırlanıp çıkıyorum orada buluşuruz seninle? İrem..." Dedi acı içinde. "Bana doğruyu söyle kötü bir şey yok değil mi?" diyerek demir bir bilye yutar gibi yutkunmuştu. Aldığı cevap ile gözlerini derin bir rahatlama içinde derin bir nefes bıraktı. Acele ve panik ile yerinden kalktı.

"Hayırdır Gülce kötü bir şey mi olmuş?"

"Hasan." Dedi kederle "Motosiklet kazası geçirmiş. Deli çocuk kaç defa binme şu iki tekerlekliye dedim dinlemedi beni? Dinlese şaşarım zaten." kızgınlıkla söyleniyordu.

"İyi miymiş peki?"

"İrem hastaneye kaldırıldığını sadece bacağının kırıldığını söyledi. Umarım sadece bununla kurtulmuştur çünkü gidince sağlam kalan bacağını da kafasını da ben kıracağım."

"Gülce..." dedi uyarırcasına.

"Ne? Ne Gülce ya, adam uyarılarımızı tınlamıyor, Allah korusun ya daha kötüsü olsaydı."

"Gülce yoksa sen Hasan'a..."

"Bana bak Birce sende o ağzının ayarı kaçmış insanlar gibi saçmalıklara başlama yoksa onların ağzının gözünün yerini değiştirdiğim gibi senin de ayarınla fena oynarım bir daha da fabrika ayarlarına geri dönemezsin bilesin." Dedi işaret parmağını havada sallarken tehdidinin boş olmadığını hissettirmişti.

Birce teslim olur gibi iki elini de havaya kaldırdı "Tamam kızma hemen bir şey demedim." Diyerek ağzının fermuarını çeker gibi bir hareket yaptı.

"Hah şöyle bir de kardeşim çıkmasın başıma, her neyse ben gidiyorum. Büyük ihtimal bu gece İrem ile hastanede kalırız." Diyerek onun yanaklarından seslice öptü. "Sende bekleme daha fazla burada totonu üşütmeden gir içeriye." Diyerek koşarak hazırlanmak için içeriye yöneldi.

Birce "Deli kız." Diyerek önünde duran zarfa gözlerini çevirdi. Yavaşça zarfın kenarını yırttı ve usulca açtı. İçinden çıkanlar asla görmek istemeyeceği gerçeklerdi. Zarfın içinden çıkanlar nefesinin an be an kesilmesine sebep oldu. Birce elini göğsünün üzerine yerleştirdi ve derin derin nefes almaya çalıştı. Gözleri yaşarmaya başlarken bir damlası acı içinde zarfın içinden çıkanların üzerine süzülüp gitti. Bu kadarı da fazla değil de neydi?

NOT: Herkese hayırlı sabahlar, hikayemiz kaldığı yerden tüm hızıyla devam ediyor. Bu gece inşallah bir bölüm daha yayınlayacağım. Sizden küçük bir ricam var okunmaya değer gördüğünüz bu hikayem ya da diğer hikayelerimi arkadaşlarınıza önerirseniz çok mutlu olurum. Aynı duyguları paylaşacağımız insanlarla bir arada olup hikayemizi hak ettiği yere ulaştırmak sizlerin ellerinde. Şimdiden keyifli okumalar. Gecenin ilerleyen vakitlerin de yeni bölüm gelecek. Bu arada deneme okumayı sevenleri "Ah be Arkadaş" adlı hikayemdeki kısa yazıları okumaya davet ediyorum. Herkese hayırlı geceler. Beğeni, olumlu ya da olumsuz eleştirilerinizi bırakmayı unutmayın. Varlığınızı hissettirmekten çekinmeyin ;)

Aşk Benim Hakkım# TAMAMLANDI#Where stories live. Discover now