52.BÖLÜM

3.3K 237 10
                                    

Emre günlerdir süregelen rutinini tekrar ediyordu. Kafası allak bullaktı. Ne kalabiliyor ne de çekip gidebiliyordu. Bertan'ın barakasında gecesi gündüzüne karışmış bir haldeydi. Yine uykusuz geçirdiği bir gecenin sabahında soluğu deniz kenarında bir bankta almıştı. Gözleri boşluğa öylesine dalıp gitmişti ki telefonun titremesiyle bir anda irkildi. Elleri ile cebinden çıkardığı telefonun ekranında gördüğü isim "Ne var yine Bertan?" diye söylenmesine sebep oldu. Telefonun ekranında yanıp sönen numarayı meşgule düşürüp cebine atarken tekrar titremeye başlaması canını sıktı. Ama inat etmişti bir kere kimseyle uğraşacak gücü yoktu. Tekrar numarayı meşgule attı. Tam telefonu tamamıyla kapatmaya niyetliydi ki ekranda beliren mesaj kaşlarının huzursuzca çatılmasına sebep oldu. Mesajı sıkıntıyla açtığında yüreğinde bir daralma hissetti.

"Gönderen:Bertan

Hemen barakaya gel. Konu Birce. Acele et durum acil." Yazıyordu.

Adam bir ok misali yerinden fırladı ve telefonu ile Bertan'ı aramaya başladı. Ama bu defa da arkadaşı telefonu ısrarla açmıyordu. Canı yanmaya, soluğu hızlanmaya başladı. Kötü bir şey olmuş olma ihtimali onu yerden yere vuruyordu. Aceleci adımlarla günlerdir kaldığı barakanın yolunu tutarken elinde tuttuğu telefon ile defalarca bıkmadan usanmadan Bertan'ı arayıp ona ardı arkası kesilmeyen mesajlar atıyordu. Ama nafile adamdan tek bir cevap, bir geri dönüş olmuyordu. Yüreği ruhuna korkuları sarıp sarmalıyordu.

Soluk soluğa kalarak geldiği barakanın önünde korku ve panikle "Bertan." Diye haykırarak içeriye girdiği an gözleri öfkeden irileşti. İki eli yanlarında yumruk olurken gözleri sorgularcasına kısılmıştı.

"Senin ne işin var burada?" diyen adamın gözü dönmüştü.

"Bir hoşgeldini de mi çok görür oldun bana?" dedi Birce onun günlerdir gözlerini uykuya teslim ettiği yatağın üzerinde otururken elinde bir çerçeveye gözlerini ayırmadan hüzünle bakıyordu. Adam onun elindekini fark ettiği an daha da hiddetlendi. Aniden üzerine ardılarak "Ver onu bana." Dedi. Kız böyle bir hamleyi bekler gibi oturduğu yataktan fişek gibi kalkarak onun bu tepkisine karşılık verdi. Emre böyle bir tepki karşısına şaşkına dönse de hemen kendisini toparladı.

"Birce, senin burada ne işin var? Beni nasıl buldun?"

"Ne o rahatınızı mı bozdum beyzadem?" dedi günlerdir onu görememiş olmanın hasret ateşi ve gördüğü hoşnutsuz karşılamanın verdiği öfkeyle.

"Evet rahatımı bozdunuz Birce Hanım, şimdi buradan hemen gidiyorsunuz." Diyerek işaret parmağı ile kapıyı gösterdiği an kızın gözleri irileşerek ışıldamaya başladı. Her şeye hazırlıklı olsa da böylesine bir kovulmaya yüreği hazır değildi. Ama bu defa hayatlarında ne gurur ne de yanlış anlaşılmalara yer yoktu.

"Beni kovuyor musun?" dedi inanmak istemeyen, duyduklarının yanlış olduğunu duymak ister gibiydi bakışları.

"Neyi, nasıl anlamak istiyorsun öyle anla Birce." Dedi taviz vermeyen bir tınıyla.

Birce, elindeki çerçeveyi sımsıkı tutmaya başlamış küçük çocuklar gibi yerinde tepinmeye hazırlanırken "Gitmiyorum, kovsan da, dövsen de, yaka paça dışarı da atsan gitmiyorum işte." Diyerek inatla ayağını yere sertçe vurdu.

"Birce beni delirtme."

"Pardon da sen neden deliriyorsun ki? Seni günlerdir arayan benim. İlla ki duymuşsundur seni nasıl aradığımı? Kapı kapı seni deliler gibi sorduğumu."

"Aramasaydın, sormasaydın Birce, seninle konuşmak istesem zaten telefonlarına açardım. Eğer o telefonların açılmadıysa seni görmek istemiyorum, sesini duymak istemiyorumdur. Öyle değil mi?"

Aşk Benim Hakkım# TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin