FİNAL(Part-3-)

5.7K 226 12
                                    

Aydın Bey oturduğu yerde karısının elini avcunun içine almış gençlerin düğünde eğlenmesini seyrediyordu. Herkeste bir rahatlama derin bir mutluluk vardı. Aydın Bey "Şükürler olsun..." diyerek mırıldandığında karısı gülen gözlerle "Efendim hayatım ne dedin?" dedi. Karısının gözlerine gülümseyerek bakan adam "Bugünüme, şu anıma şükrediyorum Nur." dedi büyük itirafını dillendirdi.

"Biliyorum ne yeri ne zamanı ama gerçekten merak ediyorum Aydın, ne oldu, nasıl oldu da o çıkıp geldin?" dedi.

"Ne o gelmem mutlu etmedi mi seni?" dedi yaramaz bir çocuk gibiydi.

"Aydın onu söylemek istemediğimi biliyorsun." Diyerek yapmacık bir kızgınlıkla ona baktı.

Bu cümleyi elbette duyacağını biliyordu. Hüzünlü bir gülümseme ile gözlerini karısından bu anın gerçek mimarına döndürdü. Hikmet Beye...

Hikmet Bey bunu hissetmiş gibi dünürüne bakışlarını döndürdü. İki adam uzaktan uzağa birbirlerinin ne demek istediğini anlamış gibiydiler. Saatler öncesine yaşanan konuşma olmasaydı ve otogarda Aydın Beyi yakalamasaydı şimdi kızının düğününü göremeyecek ve yıllarca bunun pişmanlığını yüreğinde derinden yaşayacaktı.

Üç saat önce

Elinde tuttuğu biletine boş gözlerle bakarak İzmir otobüsünün kalkmasını bekleyen adam bir bankta oturmuş ve kederli bir halde düşünüyordu.

"Ne o korkaklar gibi kaçıp gitmeyi mi layık gördün kendine?" diyen sese kaşları çatık bir halde başını kaldırıp baktığında kendisine öfke ile bakan Hikmet Beyi görmeyi beklemiyordu. O yokmuş gibi davranıp muhatap almamaya karar verirken ayağa kalktı ve gitmeye yeltendiği sırada "Belki bilmek istersin bugün kızının düğünü var." Dedi ve istediğini aldığını Aydın Beyin atamadığı adımın anladı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes bıraktı "Beni baba olarak görmeyen bir kızın düğünü umurumda bile değil."

Hikmet Bey'in bardağının taşmasına sebep olan son damlası da bu cümle oldu. Bir hışımla adamın karşına dikildi.

"O kız senin kızın be adam ne halde olduğundan haberin var mı? Sen gittiğinden bu yana ağlıyor, düğünden bizi vazgeçirmek için ne diller döktü de bizi ikna edemedi. Babam olmadan baba evinden çıkmak düğün yapmak istemiyorum diye ağladı. Sen mi kızının umurunda değilsin, güldürme beni be adam. Ne yaptığını görmüyor musun? Çocuklarımız gizlice evlendiyse bir dönüp kendimize bakmalıyız değil mi? Bu çocukları nasıl bir çaresizliğe sürükledik ki gizlice evlendiler."

"Ben hiçbir şey yapmadım." Dedi inatla.

"Emin misin? Geriye dönüp bir bak istersen. Şimdi bile kızının ardında durmak yerine eline aldığın bir biletle çekip gitmeye çalışıyorsun. Sen kocaman bir korkaksın Aydın Bey, kızının en güzel gününü bile cehenneme çevirecek kadar da zalim bir adamsın." Dedi ve arkasını dönerek gitmeye çalıştığı an "Korkağım anladın mı Hikmet Bey, ben yıllarca nasıl korkularla uyandım haberin var mı senin?" diye hiddetle bağırdığı an adamın duvarlarını yıkmaya başladığını hissetmişti.

Hikmet Bey adama dönerek onun yanına gitti ve daha sakin bir yere götürerek birer çay sipariş etti. Aydın Bey omuzları çökmüş bir halde boş bakışlarla önüne gelen çaya bakarken birden konuşmaya başladı.

"Biz küçük yaşta annemizi ve babamızı kaybettik. Huriye, Nuriye, Düriye daha ilkokula gidiyordu. Biz akrabalarımızın yanında hep birer sığıntı gibi yaşadık. Ben o gün kendi kendime bir söz verdim ve her şeyden ailemi koruyacaktım. O gün bugündür deli gibi çalıştım. Babamın da hatırı sayılır bıraktığı mirası yaşlarımız geldiği an eşit miktarda kardeşlerime paylaştırdım. Sonra kız kardeşlerim büyüdükçe inatla büyüdüklerini kabul etmedim. Her biri evlenme niyetine gittiği an o işi bozmak için her şeyi yaptım. Görüştükleri kişilerin hep sakladıkları yüzlerini ortaya çıkardım. Tek derdim onlara gelecek bir zarardan onları korumaktı. Bir iki derken bir baktım kardeşlerim bana düşman kesilmiş. Sonra büyük bir karar alıp üçü de İstanbul'a taşındı işte ben o zaman gerçek anlamda bir darbe almıştım. Sonra Nur girdi hayatıma sonra Gülce ve Birce... Kardeşlerimin İstanbul'a gidişi kızlarım üzerinde daha fazla baskı kurmama sebep oldu. Ama bilmiyordum ki ben baba olmanın ne demek olduğunu, ailenin gerçekten nasıl korunduğunu... Sadece niyetim onları korumaktı..." Dedi başını önüne eğip karşısında onu anlayışla dinleyen adama bakmadı.

"Bak Aydın Bey, belli ki zor bir yaşam sürmüşsün. Zamanında yaptığın yanlışlar kız kardeşlerinin senden başka bir şehre göç etmesine sebep olmuş. Aynı hatayı tekrar yapma. Kızların ile arana soğuk duvarlar örme. Evet bize göre hata yapmışlar ama kendileri için doğru olanı yapmışlar. Her zaman bizim doğrularımız onlar için doğru olmayabilir. Hem anne baba olmak yanlış da yapsalar onların arkasında durup doğru yolu onlara göstermek değil mi? Sen şimdi böyle yaptın diye yıllar sonra kızının da kendi çocuğuna, senin torununa böyle davranmasını ister misin? Senin yaptığını doğru kabul edip yıllar sonra çocuğunun karşısına dikilmesini ister misin? Bırak gururu bir kenara çocuklarımıza doğrularını yanlışlarını gösterelim. Yalnız güzel günlerinde değil kötü günlerin de yanlarında olalım. Gerekirse ağlayacakları omuz olalım. Hadi Aydın Bey kızların, kardeşlerin, eşin seni dört gözle bekliyor. Bugünün güzel bir anı olarak kalmasını sağlayacak tek kişi şu an sensin bunu anla ve ona göre karar ver. Elindeki bileti alıp otogara giderek ömür boyunca bu özel güne şahitlik etmeyerek kızını da üzdüğün için pişmanlık mı duyacaksın yoksa ailene gerçek anlamda bir adım atarak gerçek anlamda bir şans isteyerek af mı dileyeceksin?" dedi ve ayağa kalktı.

Hikmet Beyin bu sözleri adamın yüreğinde tarifi imkânsız bir güç ve coşkusunun serbest kalmasını sağladı. Ayağa kalkarak elindeki bilete şöyle bir baktı ve bir hışımla yırtarak masaya fırlattı. Hikmet beye dönerek gülen gözlerle "Eee düğün nerede?" dedi. Hikmet Bey duyduğu cümle ile dünürü ile çok iyi anlaşacağını anlamıştı.

***

Aydın Beyin gözlerinde o anlar canlanırken kulağına dolup taşan Onur AKIN'ın "Seviyorum Seni" şarkısı çalarken karısına dönerek "Bu dansı bana lütfeder misiniz hanımefendi?" diyerek ayağa kalkmış ve eşine elini uzatmıştı. Nur Hanım gülen yüzüyle eşinin bu nazik davranışı karşısında biraz şaşkınlıkla baksa da onu geri çevirmeden elinden tutup dans pistine doğru gittiler. Birce'nin gözü anne ve babasına kaydığında yüreğinde derin bir huzur hissetti. Gözleri âşık olduğu adama döndüğünde başını onun sol yanına tam kalbinin üzerine dayadı. Onun kalbinin ritmini dinlemeyi çok seviyordu. Emre sonunda hak ettikleri mutluluğu yaşadığı için çok huzurluydu. Sevdiği kadının kulağına yavaşça eğilerek kendileri için anlamı büyük şarkının sözlerini aşkla fısıldıyordu. Herkesin mutluluğu ortama yayılırken gelecekte kaderin onlar için planladığı çok güzel bir hayat vardı. Mutluluk kaderlerine yazılmış bir tılsım gibi her geçen gün hayatlarında can bulacaktı.

SON 

Aşk Benim Hakkım# TAMAMLANDI#Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang