5. Bölüm

1K 106 18
                                    

"Ajanları tanıyor muyuz?" Lay konuşmanın başından beri koruduğu sessizliğini bozarak sordu. Herkesin yüzü birden Tao'ya dönmüştü. Tao'nun dudakları aralandı. Masadaki her bir kafa o dudaklardan çıkacak isime odaklanmıştı.

"Hala araştırıyoruz." Hayal kırıklığıyla Tao'ya bakıyordum. Bana isim ver ben de gidip alnının ortasına bir delik açayım.
"Ve biz bir şeyler bulana kadar Sehun ve Luhan, siz dikkatli oluyorsunuz. Lay sen araştırma ekibinin başına geçiyorsun. Chen sende yerel polisin sistemini hackleyebilir misin bir bak bakalım. Belki çalıştıkları ajanlarla ilgili bir şey buluruz." Kris in sözleri bittiğinde herkes kafasını sallayarak cevap vermişti. Kris'e itiraz etmeye cesaretiniz varsa edebilirdiniz. Ama zavallı Sang'ın parmaklarını hala karargahın girişinde sergilenirken bu biraz zordu.

Önce Kris arkasından da Tao çıktıktan sonra masada tuhaf bir atmosfer oluşmuştu. Tek bir ses bile çıkmıyordu kimseden. Chen ve Luhan birbirine ölümcül bakışlar atıyordu. İkisine gözlerimi devirip Luhan'nın omzuna bir kere vurdum ve masadan ayaklandım. Hayır yani buraya kadar geldim bir uyarı için. Yani anlamıyordum ki hep birileri bizim peşimizde olurdu. Bu seferki hükümet diye niye bu kadar önemliydi?

#Jongin

Sehun, Luhan'la birlikte dışarıda olduğunu haber verdiğinde eve daha yeni gelmiştim. Tam nerede olduğunu merak ederken mesajı almıştım.

Telefonumu masanın üzerinde bırakıp mutfağa girdim. Sehun gelene kadar bende sofrayı hazırlayabilirdim diye düşünüyordum. Daha yeni tavayı çıkarmıştım ki kapının sesiyle kaşlarımı çattım. Sehun bana mesaj atalı daha 10 dakika olmuştu. Hem kapıyı da çalmazdı ki o.

Merakla kapıya doğru ilerlerken mutfağa gizlediğim PPK-Walther ı (küçük bir silah. Şu pantolonun baçasına ya da eteğin altına gizlenen tabancalardan) yanıma almayı da unutmadım. Kapının deliğinden gördüğüm görüntüyle silahı pantolonumun beline taktım. Kapıyı açıp mutfağa doğru yürümeye başladım.

Kapıyı kapattıktan sonra peşimden geldi. "Nasıl da misafir perversin öyle Kai?"
"Shhh... Gerçekten Baek! Evde Sehun olabilirdi."
Gözlerini devirdi. "Rahatla biraz. Sehun peşinde olduğun bir katil değil ya. Üniversiteden bir takma isim dersin olur biter"
Bu sefer ben gözlerimi devirdim Baekhyun'a.

Buzdolabına gidip tavukgöğsünü çıkardım ve küp küp kesmeye başladım. Baek de bu sırada mutfak tezgahının yanındaki bar taburelerinden birine oturmuştu.
"Benden istediğin şey-"
"Kurşunu aldın mı?"
"Dikkatli olmak hakkında ne demiştin?"

Hiçbir şey söylemeden tavukları kesmeye geri döndüm. "Lafı dolandırdığına göre kurşunu almadın"
Baek güldü. "Ortağını çabuk çözmüşsün."
"Baekkie seninle yeni tanışmıyoruz." Tavukları kesmeyi bırakıp biberleri doğramaya başlamıştım ki dış kapının sesiyle Baekhyun'nun eli beline gitti.
"İndir elini aptal Sehun geldi." diye fısıldarken gözümle mutfak kapısına bakıyordum.

"Bebeğim seni özledim"
"Ben de seni" diye seslendim.
"O zaman seviş-" Sehun mutfağın kapısında yarı çıplak bir halde birden durakladı. "Misafirimiz mi var?" Baek'e gülümsedikten sonra az önce çıkardığı gömleğini attığı yerden alıp geri döndü. Gömlek düğmelerini iliklerken Baekhyun'nun yanındaki sandalyeye oturdu.

"Baekhyun değil mi?"
"Evet, Sehun"
"Kusuruma bakmayın. Jongin sizden çok bahsetmediği için emin olamadım." Sehun'nun sesindeki kıskançlık ve iğneleme 1 km öteden fark edilecek düzeydeydi.
Baekhyun güldü. Sehun'nun elini görmüştü ve arttırıyordu. "Taemin'den sıra gelmiyordur. 7/24 ondan bahsediyor malum"

Sehun elini hızlı bir şekilde masaya vurunca birden yerimden sıçradım ve elimi kestim. Dudaklarımdan istemsizce çıkan çığlıkla iki çift gözde bana döndü. Sehun hızla yanıma gelirken Baekhyun endişeyle yerinden kalktı.
"Derin mi?"
"Hayır hayır ben gidip bir yara bandı yapıştırsam yeterli olur."
"Sen bekle ben ilk yardım çantasını getireyim"
"Sehun saçmalama ufak bir sıyrık diyorum"
Sehun beni duymazlıktan gelip çekiştirerek banyoya götürdüğünde düşünebildiğim tek şey en azından büyük bir kavgayı engellemiş olduğumdu ve gerçekten küçük bir sıyrıktı.

Mutfağa geri döndüğümüzde Baekhyun'nun kalan biberleri de kesip tavada kavurmaya başlamıştı.
"Çok fazla yağ koyma-"
"Bende yemek yapmasını biliyorum Jongin. Kocanla karıştırma beni"
"Demek ki arada benden de bahsediyormuş." Bu bana mıydı yoksa Baekhyun'a mıydı?

"Yemeğe kalıyor musun?" Sorum üzerine Sehun ve Baekhyun'nun bakışları buluştu.
"Hayır, sadece seninle biraz sohbet etmek için gelmiştim. Belki bu gün ölen adamla ilgili farkında olmadığın bir şeye şahit olmuşsundur."
"Zannetmiyorum Baek. Cesetlerden pek hoşlanmam zaten bilirsin"
"Evet biliyorum" derken yüzünde alaycı bir gülümseme yayıldı. "O halde benim gitme zamanım geldi"
Baekhyun'u hızla geçirip ocağın başına geri döndüm.

"Ondan hoşlanmıyorum"
"Sen bana yakın olan dişi yada eri sinekten bile hoşlanmıyorsun ki onu sevesin"
Sehun kahkaha attı. Ben tavaya tavukları ve baharatları eklerken yerinden kalkıp arkama geçti ve kollarını belime doladı.
"Kıskanıyorum işte. Benden başkasıyla konuşuyor olman bile beni deli ediyor" diye söyledi Sehun çenesini omzuma dayarken. Bir yandan tavukları karıştırırken bir yandanda Sehun'nun kollarına bırakmıştım kendimi.
"Kıskanıyor olman hoşuma gitmiyor dersem yalan söylemiş olurum" dediğimde Sehun kıkırdadı.
"Bu yanına fazla yaklaşanları alnından vurabilirim mi demek?"
"Alnından?"
"Evet, kafasının ortasına bir delik açarım. Bir daha senin yanına istese de yaklaşamaz."
Birden ağzımdan bir kahkaha çıkmasıyla Sehun kaşlarını çattı. "Bana hiç kaşlarını çatma. Sen evde böcek görünce korkuyorsun. Kimin anlından vuracaksın" dedim kahkahalarımın içinde.

Ayaklarım birden yerden kesildiğinde ne olduğunu kavrayamadan bir çığlık attım. Daha sonra Sehun'nun omzunda olduğumu kavradığımda sırtına vurdum. Yahu beni ne ara omzuna almıştı o ya.
"İndir beni Sehun napıyorsun?"
"Ne kadar sert olabileceğimi yatakta tartışacağız."
"Sehun saçmalama ocakta yemek var. Yangın çıkacak"
Sehun'nun omzuna attığım yumrukları hiç umursamadan yürümeye devam ediyordu ki durdu ve mutfağa geri döndü. Tam beni indirecek zannederken ocağı kapatıp koridora tekrar çıktı.

"Sehun ben hazır değilim"
"İlk defa yapmıyoruz hayatım"
"Sanırım üşüttüm. Sana da bulaştırmayayım şimdi"
"Baekhyun'a sarılırken hiçbir şeyin yoktu"
"Baekhyun deme bana. Zatüre olsun köpek. Kudurttu seni saldı üstüme. Sonra da kaçtı" hoşuma gitmediğinden değil. İstekli gözüktüğümde Sehun'nun performansı düşünüyordu.
"Benim uykum var"
"Ben uykunu açıcam şimdi"
"Sehun-" Sehun birden durunca susmuştum.
"Jongin sorun ne? Yoksa ortalıkta koşturan küçük Sehun'lar istemiyor musun sen?"

İlk birkaç saniye Sehun'nun kalçalarına bakarak ne dediğini anlamaya çalışmakla geçirdim. "İyi de ben hamile kalamam ki"
"Bu denememize engel değil" Sehun kalçama bir şaplak atarken söyledi ve odamıza doğru yürümeye başladı.

Sırtım yumuşak çarşaflarla buluştuğunda dirseklerim üzerinde yükseldim. Sehun üzerindeki gömlekten kurtulup dudaklarıma eğildiğinde dudaklarımı aralayıp dilinin ağzıma girmesine izin verdim. Madem kaçamıyorduk. Bu durumda tadına çıkarmaktan başka seçenek kalmıyordu.

*~*~

Bu sefer erken geldi bölüm. Çünkü erken yazdım. Ve dedim ki neden paylaşmıyorum. Sonra bu soruya bir cevap bulamadım ve paylaştım. Öyle yani. Ama kontrol etmedim yazım yanlışım olabilir. Şimdiden kusura bakmayın. Ayyy bir sonraki bölümde famfinfon mu var yoksa 😊😊😊

Klişe // SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin